Çocuklarda okuma alışkanlığı

Çocuklarda okuma alışkanlığı

Okuma Alışkanlığı Kazandırmanın Püf Noktaları

“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”

Kuran-ı Kerim; Zümer Suresi (9)

“Bildiğimizi zannetmemiz öğrenmemizin en büyük düşmanıdır.”

C. Bernard

“Okuma zevkini kazanmayanın öğrenimi yarıda kalmıştır.”

Piaget

“Okuma ihtiyacı barut gibidir, bir kere tutuşunca artık sönmez.”

Victor Hugo

“Tek bildiğim, bilmediğimi bilmektir.”

Socrates

Konu okuma olduğunda akla hemen, klasikleşmiş olan, Türk toplumunun okumaya verdiği önemin azlığı gelir. Buna sebep olarak çoğunlukla ekonomik bahaneler ve zaman yetersizliği söylenir durur. Gerçekten de toplumsal olarak okumaya gerekli ilgimizin olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Günümüz toplumunda insanların sigara alışkanlığı nedeniyle ayda 200-300 lira harcadıkları, günde ortalama olarak 4-5 saatlerini televizyon karşısında geçirdikleri düşünülürse okuma ile ilgili öne sürülen bahanelerin yersizliği gün gibi ortaya çıkar.

Ortalama bir kitabın 15-25 lira olduğu ülkemizde sigara içen bir kişinin ayda 5-10 kitap alabileceğini, günde 2 saatini harcayarak ayda 3-4 kitap okuyabileceğini görürüz. Bu yapılabilmesi çok da zor olmayan bir etkinliktir. Ne yazık ki toplumumuz gün geçtikçe okumaktan uzaklaşmakta, televizyon denen illete daha bir bağımlı olmaktadır. Bu kara tablo karşısında çocuklarımıza okuma ilgi ve alışkanlığını kazandırmanın da güçleştiği aşikârdır.

Çocuğun alışkanlıklarının ilk edinildiği yer olarak düşünüldüğünde aile ortamı, okuma alışkanlığını kazanmanın en etkin yolu olarak karşımıza çıkar. Çünkü çocuk duyduğunu değil gördüğünü uygular.

http://animapsikoloji.com/Resimler/o4.jpg

Ailenin tutum ve davranışları, aile içinde okumaya yetişkinlerin verdiği önem, evde bir kitaplığın bulunup bulunmaması, çocuğun rol modeli konumunda olan başta anne ve babanın belirli bir okuma alışkanlığına sahip olup olmaması gibi faktörler çocuğun okumayı sevip sevmemesini belirleyen önemli etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuklardaki okuma zevki oluşumu için en belirleyici faktör aile kadar çevredir de. Çocuk çevresinden edindiği izlenimleri de zihinsel olarak değerlendirmektedir. Uygun okuma alışkanlığının olduğu çevresel koşullarda yetişen çocukların okuma alışkanlıklarını daha kolay kazandıkları gözlenmiştir. Ancak koşullar ne kadar olumlu da olsa bireysel farklılıklardan ötürü her çocukta okuma zevki ve ilgisinin farklı olabileceği gözden çıkarılmamalıdır.

Çocuklara okuma zevkini ve alışkanlığını kazandırmanın ilk yolu küçük yaşlardan itibaren çocuğa kitabı sevdirmektir. Ve unutulmamalıdır ki anne babaların sevdiği, değer verdiği, önemsediği şeyleri çocuklar daha kolaylıkla sever, değer verir ve önemserler. Kitap belirli bir yaşın faydalanacağı bir şey değildir. Her yaşın ihtiyacı olan bir şeydir. Kitaba bu gözle bakmak bizim tutumlarımızı belirleyecektir. Çocuklara daha ilk yaşlarından itibaren kitap okumak, resimlerle okunanları desteklemek, bunun için zaman ayırmak, ilgi sunmak, çocukta kitaba olan ilgiyi artıracak faaliyetlerdir. Bunu yaptığınızda aynı zamanda “Bak, ben kitapları ve okumayı çok seviyorum; kitaba ve okumaya değer veriyorum; bu çok önemli bir konu.” mesajlarını da çocuğun bilinçaltına vermiş olursunuz.

Çocuklara sıklıkla kitap okuyun. Bu, çocuğu okumaya katmanın en etkili yoludur. Birlikte yapılan okumaları çocuklar çok severler. Çocuklara kitap okurken çocuğun ilgisini de gözlemlemelisiniz. Eğer çocuk okuma esnasında size sorular soruyorsa bu onun ilgisini gösterir. Böyle durumlarda okumayı kesip sorusuna odaklanmalı, tatmin edici bilgiler verilmelidir. Bir öykü okunurken belirli yerlerde durup açıklamalar yapılmalı, çocuklara “böyle bir şeyle karşılaşsaydın sen ne yapardın?” gibi sorular sorularak onların hayal güçlerine katkı sağlanmalıdır.

http://animapsikoloji.com/Resimler/o2.jpg

Evde kitaplığınız var mı? Evlerde kitaplık olup olmadığıyla ilgili ülkeler bazında yapılan bir araştırma bizim için ne yazık ki yüz kızartıcı olarak sonuçlanmıştır. Üçüncü dünya ülkesi olarak gördüğümüz ve bilinçaltımızda bizden çok gerilerde olduklarını düşündüğümüz (daha doğrusu sandığımız) birçok Afrika ülkesinden bile gerilerde olduğumuz gibi acı bir gerçekle karşılaştık bu araştırma sonucunda. Evet, maalesef durum gerçekten vahim görünüyor. Evimizde bir kitaplığın oluşu kitaba verilen değerin bir ölçüsüdür. Ev ortamı okumaya verilen değeri yansıtır nitelikte olmalıdır. Evinizde bulunan kitaplıkla çocuğunuza “Kitaplar, okunması, ihtiyaç duyulduğunda alınması, korunması için evde özel bir bölüm ayrılan bir şeydir.” mesajını iletirsiniz. Bunun yanında evinizde gazete ve dergilere de yer vermelisiniz. Okuma ne kadar çeşitlendirilirse çocuk için de o kadar ilgi çekici hale gelebilir.


http://animapsikoloji.com/Resimler/o3.jpg
Çocuklar kendilerine ait olduklarını hissettikleri şeyleri daha kolay benimserler. Bundan dolayıdır ki çocuğun adına bir dergiye abone olmanız çok yararlı olabilir. Her ay kendi adına gelen ve kendisine teslim edilen bir dergi çocuğun çok hoşuna gidebilir. Bu tür abonelikler çocuklara verilebilecek bir yıl boyunca sürecek uzun türden hediyelerdir ve çok da masraflı değildir. Ona yıldönümü, doğum günü, bayram gibi özel günlerde kitap hediye edin. Hediye almak keyif vericidir ve çocuğun ilgisini kitaba çekmiş olursunuz.

Tüm bunların yanı sıra yapmayı tasarladığınız faaliyetler ne olursa olsun tutum ve davranışlarınız da çok önemlidir. Çocuğa okuma zevki aşılamak için tutumlarınız yaşamsal bir öneme sahiptir.

Yapılan her şeye rağmen çocuk kitap okumayı reddedebilir. Bu gibi durumlarda çocuğa baskı uygulamak ters tepkiler doğurabilir. En doğru yaklaşım uygun model oluştur. Siz okumayı ne kadar sever, okumaya ne kadar ilgi gösterir ve zaman ayırırsanız, kitaplarla ne kadar iç içe olur, sohbetlerinizde kitaplardan, yazarlardan söz ederseniz çocuğun kitaba ilgisi, değeri, sevgisi o kadar artacaktır.

Okuma alışkanlığı kazandırmaktan önce kendinizi sorgulayın. Kitaba verdiğiniz değeri, ilgiyi tartın. Kitaba ayırdığınız zamanı gözden geçirin. Eğer doğru yaptığınızı düşünüyorsanız korkacak bir şey yok demektir.

 SAĞLIK VE ESENLİK DİLEKLERİMLE..

Bu makale 10 Ekim 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Eser Ölçer

Psk. Eser Ölçer, 7 Temmuz 1977 yılında Adana'da doğmuştur. 1996 yılında On Dokuz Mayıs Üniversitesi Psikoloji bölümünde başladığı eğitimini 2000 yılında başarıyla tamamlayarak Psikolog unvanı almıştır.  Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), Çocuk Davranış Problemleri, Alt ıslatma, Geç Konuşma Problemi, Kekemelik ve Ritim Bozukluğu, Dikkat Odaklanma ve Hafıza Teknikleri, Bütünsel Kavrama ve Hızlı Okuma Teknikleri, Aile İçi İletişim, Etkin ve Verimli Ders Çalışma Teknikleri gibi konularda ağırlıklı olarak çalışmalar yapan Psk. Eser Ölçer, bunların yanında çocuklarda görülen çekingenlik, inatçılık, kıskançlık, korkular, okul korkusu, öfke nöbetleri, özgüven eksikliği, parmak emme, tırnak yeme, saldırganlık, utangaçlık, uyku ve yeme problemleri, yalan söyleme, çalma gibi pek çok problemlerde çocuklara terapi; ailelere bilgile ...

Psk. Eser Ölçer
Psk. Eser Ölçer
Adana - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube