Çocuklar arası cinsel taciz

Çocuklar arası cinsel taciz

Genellikle çocuklara yönelik cinsel taciz vakalarını duyarız ve hepimiz çocuklarımızı korumaya çalışırız. Ancak son yıllarda çocuğa yönelik taciz olayları hepimizi sarsan bir şekilde yön değiştirmeye başladı. Çocuğa yönelik taciz, çocuğun çocuğa yönelik tacizi olarak gündeme geldi.

Geçmişte yani bundan 15-20 yıl kadar önce çocukluk çağları dediğimizde 16-17 yaşlara kadar olan süreci anlardık. Sonrasında ergenlik ve genç erişkinlik diye bilirdik. Ancak son yıllarda çevresel etkenler ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak ergenlik 9-10 yaşlara kadar düştü. Hatta 7 yaşında erken ergenlik nedeniyle tedavi gören çocuklar var. Baktığınızda bu çocuklar yine çocuk ama hormonal ve duygusal açıdan ergenlikteler.
Bu da, cinsel hormonların da faaliyete geçtiği anlamına geliyor. Bu süreçte çevresel faktörleri de dikkate almak gerekiyor elbette. Eskiden çocukların masumiyetini korumak ve onları yetişkinlerin sapkın cinsel dürtülerinden sakınmak gibi bir sorunla baş etmeye çalışırken şimdi çocuğu çocuktan korumak zorunda kalıyoruz.
Bu iki kat artan tehlike demek aslında. Çünkü çocuklar okulda, sokakta, evde, arkadaş ortamında beraberler. 

Akran çocuklar arası veya yaşı biraz daha büyük çocuk ve ergenlerin daha küçük yaştaki çocuklara yönelik cinsel eylemleri oldukça tehlikeli bir hale geldi.
Çocuklar arası cinsel merak ve ilgi değişen ve gelişen hormonal yapıları nedeniyle doğal karşılanmalı. Ancak bu merak arkadaşına yönelik eyleme döküldüğünde durum taciz olarak tanımlanabiliyor.

Peki ne oluyor da çocuklar arkadaşlarına karşı cinsel eylemlere yöneliyorlar?
Çocuklar bizim anlamadığımız kadar hızlı bir değişim geçiriyorlar aslında. Özellikle son yıllardaki hormonlu gıdaların ve giderek bozulan çevresel şartların da bunda payı var. Bunun dışında anne baba ilişkisi ve aile tutumları çok önemli.

Arkadaşını taciz eden her çocuk kişilik bozukluğu yaşayan ya da olumsuz aile koşullarında büyümüş çocuk değildir. Çocuklar için çevrelerinde gördükleri ve duydukları şeylerin onlar için model oluşturacağını bilmek gerekiyor.
O nedenle doğru anne baba tutumları, sağlıklı aile ortamı ve çocukla açık iletişim diye ısrarla vurguluyoruz. Çocuklara mahremiyet duygusunu erken yaşlarda vermek, hem onun mahremiyetine saygı duymak hem de kendi mahremiyetimizi korumak zorundayız.

Toplum olarak cinselliğe bakış açımızın da ikiyüzlü olduğunu kabul etmek gerekiyor. Genellikle çocuklara ve gençlere sağlıklı bir cinsel eğitim verilemedi.
Cinsellik bizim gibi içe kapalı toplumlarda hala bir tabu olarak görülüyor, ayıp, yasak, günah kavramları ile etiketleniyorken, yazılı ve görsel medyada durum böyle değil. Neredeyse her dizide yakın akrabalar arasında bile yaşanan karışık ilişkiler, bizi biz yapan akrabalık ve aile kavramlarımıza ciddi zarar verdi.

Çocuklar sağlıksız, saldırgan, olumsuz örneklerle özdeşim kurdular. Üstelik yetişkinlerin cinsel taciz ve tecavüz haberleri her gün gündemi oluşturan en önemli olaylar arasında yer aldı. Çocuklar bu görüntüleri izleyerek büyüdüler.
Kaldı ki gelişmiş cep telefonları, tablet bilgisayarlar ve sosyal ağlar olarak bilinen paylaşım platformları yoluyla her an her türlü bilgiye ulaşabildiler.

Aile içinde şiddet gören ya da tacize uğrayan çocukların bu tür bir eyleme yönelebileceğini göz önünde bulundurmak gerek.
Hepsinden öte asıl bilinmesi gereken şu ki, çocuklar bazı şeyleri erkenden öğrenebilirler ama bu öğrendiklerinin ahlaki muhakemesini yapacak düzeyde bir gelişim düzeyinde olamayabilirler.

Çocuk ekranlarda gördüğünü, duyduğunu, arkadaşıyla denemek isteyebilir, zor kullanarak uygulayabilir de ama bu eylemin nelere yol açabileceğine dair kesin bir yargısı oluşmamıştır.
Bilişsel anlamda o olgunluğa henüz ulaşmamıştır. Onun için yaptığı şey sadece hormonlarının etkisiyle harekete geçmektir. Çocuklar öfke ve cinsellik gibi duygularını kontrol altına alamazlar, genellikle dürtüleriyle harekete geçerler. 
Dolayısıyla çocuğun çocuğa yönelik cinsel tacizini sapkınlık olarak nitelemeden önce ortam şartlarını değerlendirmek ve çocuğun henüz bilişsel gelişimini tamamlamamış bir birey olduğunu unutmamak gerekiyor.

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Serap Duygulu

Psk. Serap DUYGULU, İstanbul'da doğmuştur.  Psikoloji dalında gerçekleştirdiği çalışmalarına önemli ölçüde katkılar sağlayan, Sosyoloji, Edebiyat, Kamu Yönetimi alanlarında da Lisans  düzeyinde akademik eğitimler alan Serap Duygulu İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Uygulamalı Psikoloji’ üzerine Yüksek Lisans yapmış ve  "Afazi Hastası Yakınlarında Depresyon ve Olumsuz Otomatik Düşünceler" başlıklı tezi ile lisansüstü derecesini almıştır.  Ayrıca bu çalışma bu alanda yapılmış ilk ve tek psikolojik araştırma olarak önemini halen korumaktadır.  2009- 2011 yılları arasında Bakırköy Halk Eğitim Merkezi ile yürütülen ortak bir çalışma sonucunda her hafta Perşembe günleri, Bakırköy Halk Eğitim Merkezi'nde Bakırköy halkına kişisel gelişim seminerleri vermiştir. 2012 yılında Cine5'te her gün canlı olarak yayınlanan ‘ ...

Etiketler
Cinsel eğitim
Psk. Serap Duygulu
Psk. Serap Duygulu
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube