Kaygı bozuklukları, ergenlerin ve ayrıca ebeveynlerinin ve ergenlerle çalışan ve onları tedavi edenlerin karşılaştığı en önemli sağlık sorunları arasındadır. Tahmini yaygınlığının %30 olup, kızlarda erkeklerden daha yaygındır. Kaygı bozuklukları ergenlerde en az tedavi edilen ruh sağlığı sorunlarıdır ve son veriler kaygılı ergenlerin yüksek oranda (%80’nine yakın) tedavi görmediğini göstermektedir.
Tüm kaygı bozuklukları aşırı korku, korkulan her şeyden kaçınma ve korkulan her şeyle karşılaşılacağı beklendiğinde kaygı ve endişe yaşama gibi ortak özelliklere sahiptir.
Kaygı bozukluğunu çocukluk ve gençlik döneminde gelişimsel olarak görülen “normal” kaygı ve ya korkulardan ayırt etmek önemlidir. Gelişim sırasında, çocuklar belirli nesnelerden veya durumlardan korkabilirler. Örneğin, bebekler yüksek sesten irkilebilir, büyük nesneler ve ya yabancılardan korkabilirler, yeni yürümeye başlayan çocuklar 12-18 aylıkken yabancılara karşı tedirgin olabilirler, anne babadan ayrılmak istemezler. 5-7 yaş aralığındaki çocuklar karanlık, hayali yaratıklar, yalnız uyuma, doktorlardan korkabilirler. Ergenlerin akran kabulü veya reddi konusunda biraz endişeli olması yaygındır ve normal kaygılardır. Ancak, normal olarak tanımlanan bu kaygılar genellikle geçicidir ve günlük yaşamda bozulmalara yol açmaz. Çocuğun sosyal ve okul becerilerini etkilemez. Buna karşın, çocuk ve gencin evde, okulda veya akranlarıyla işlevselliğini etkileyecek şekilde devam eden ve sürekliği olan kaygılar “kaygı bozuklukları” kapsamında değerlendirilmelidir.
Çocuk ve gençlerdeki kaygı bozukluklarının nedenleri arasında, genetik yatkınlık, mizaç özellikleri, olumsuz yaşam olayları, ebeveyn tutumları, ebeveynin özellikle kaygı bozukluğunu içeren ruhsal hastalıkları sayılabilir.
Çocuklarda en sık karşılaşılan kaygı bozuklukları ayrılık anksiyetesi iken ergenlikte sosyal fobi ve yaygın anksiyete bozukluğudur. Çocuklar ve ergenler genellikle kaygı belirtileri olarak daha sıklıkla fiziksel şikâyetler (yani mide veya baş ağrısı vs) yaşadıklarını dile getirirler. Genellikle sosyal fobi, ayrılık anksiyete bozukluğu veya yaygın anksiyete bozukluğunda okula gitmek istememe ve okula devam güçlükleri yaşarlar. Okula devam zorlukları, akademik becerilerde düşüklük, örgün eğitimi tamamlayamama gibi sorunların kaygı bozuklukları ile ilişkili olma olasılığı yüksektir. Ancak sosyal ilişkilerde bozulma, içe kapanma, okula devam sorunları sadece kaygı bozukluklarına özgü olmayıp, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, öğrenme güçlükleri, akran zorbalığı, depresyon gibi ruhsal sorunlarda da görülebilir.
Çocuk ve gençlerdeki kaygı bozukluklarının bir özelliği de diğer kaygı bozuklukları ile yüksek oranda birlikte görülmesidir. Bununla birlikte depresyon, obsesif-kompulsif bozuklu, öğrenme güçlükleri, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, madde kötüye kullanımı kaygı bozuklukları ile eş tanı olarak sık görülür.
Kaygı bozuklukları çocuk ve gençlerde sosyal ve akademik ilişkilerde bozulmalara neden olur. Bu bozulmalara ek olarak intihar girişimi için risk oluşturur. Kronikleşir, ergenlik ve erişkinlik döneminde ek ruhsal hastalıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlar.
Çocuk ve gençlerde sık görülen kaygı bozuklukları ve belirtileri aşağıda verilmiştir.
Yaygın anksiyete bozukluğu; bozukluğu; başarı, sağlık veya aile gibi çeşitli alanlarda ve etkinliklerde kontrol edilemeyen, aşırı kaygı ve endişeli beklenti (kuruntu) vardır. Çocuklarda aşağıdaki belirtilerden bir belirtinin bulunması tanı için yeterlidir.
Huzursuzluk, gerginlik
Kolay yorulma
Odaklanmakta güçlük
Sinirlilik
Kas gerginliği
Uyku bozukluğu
Sosyal fobi/sosyal anksiyete bozukluğu; Başkaları tarafından olası incelemeyi içeren bir sosyal veya performans durumunda aşağılanma veya mahcup olma korkusu. Korkulan duruma maruz kalma anında kaygı yaşanır. Çocuklarda buna ağlama, öfke nöbetleri, donma, yapışma eklenebilir.
Kişi olumsuz olarak değerlendirilecek bir biçimde davranmaktan ya da kaygı duyduğuna ilişkin belirtiler vermekten korkar
Söz konusu toplumsal durumlardan kaçınır ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile bunlara katlanır
Ayrılık anksiyetesi; evden ya da bağlandığı kişilerden ayrılma konusunda aşırı kaygı, korku duyma.
Aşağıdaki belirtilerden üçünü sergilemek gerekir:
Evden ya da bağlandığı kişilerden ayrılacak gibi olduğunda aşırı kaygı duyma
Bağlandığı kişileri yitireceği ya da hastalanacağına yönelik aşırı tasalanma
Bağlanılan kişilerinden ayrılmasına neden olacak olaylarla ilgili aşırı kaygı duyma
Ayrılma korkusu nedeniyle okula veya başka yerlere gitmeyi reddetme
Evde veya başka ortamlarda yalnız veya önemli bağlanma kişileri olmadan kalmaya isteksizlik
Bağlandığı kişiler olmadan evden uzakta uyumayı reddetme
Ayrılmayla ilgili karabasanlar görme
Ayrılma veya beklenen ayrılık sırasında fiziksel belirtiler (baş ağrısı, mide ağrısı, mide bulantısı veya kusma gibi) yaşama
Seçici konuşmamazlık; çocuk kaygı uyandıracak ortamlarda konuşmamayı seçmektedir
Başka durumlarda konuşuyor olmaya karşın özgül bazı toplumsal durumlarda konuşamama (örn. Okulda, öğretmenler, ev halkı dışındaki kişiler, arkadaşlar.
Özgül fobi; Belirli bir nesne veya durumdan korkma (örneğin, uçma, yükseklik, hayvanlar, enjeksiyon yaptırma, kan görme).
Korkulacak nesneye/duruma maruz kalma anında kaygı tepkisine neden olur. Çocuklarda buna ağlama, öfke nöbetleri, donma, tutunma dâhil olabilir.
Panik bozukluğu; yineleyen, beklenmedik panik atakları (dakikalar içinde doruğa ulaşan yoğun bir korku ve içsel sıkıntının ve fiziksel belirtilerin eşlik ettiği yoğun bir kaygı).
Panik atak kriterleri olarak aşağıdaki belirtilerden dördünün veya daha fazlasının aniden ortaya çıkması
Hızlı/güçlü kalp atışı
Terleme
Titreme veya sarsılma
Nefes darlığı
Boğulma hissi
Göğüs ağrısı
Mide bulantısı, karın ağrısı
Baş dönmesi, sersemlik, bayılacak gibi olma
Titreme
Uyuşma veya karıncalanma hissi
Derealizasyon/duyarsızlaşma
Kontrolü kaybetme korkusu
Ölüm korkusu
Kaygı bozukluğu olan çocuk ve gençlerin değerlendirmesinde, fiziksel, psikolojik ve davranışsal belirtilere yönelik ayrıntılı öykü alınmalıdır. Hem çocuk/ergenden hem anne baba ile değerlendirme yapılmalıdır. Görüşmede belirtilerin normal kabul edilen korku/kaygılardan farklı olup olmadığı göz önüne alınmalıdır.
Tedavi planı kaygı bozukluğunun günlük, sosyal ve akademik becerilere etkisi, belirti şiddeti, okula devam sorunları, ek psikiyatrik hastalıkların var olup olmadığı değerlendirilerek yapılır.
Kaygı bozukluklarında uygulanan başlıca psikoterapiler, psikoeğitim, gevşeme teknikleri, maruz bırakma ve sistematik duyarsızlaştırma ve bilişsel davranışçı terapi şeklindedir. Psikoeğitim, hastalara ve ebeveynlerine kaygı bozukluğu hakkında bilgi verilmesini içerir.
Orta ve şiddetli kaygı bozukluklarında, akademik beceriler ve sosyal ilişkilerde önemli bozulmalar olduğunda, psikoterapiden faydalanamama ya da zayıf yanıt verme söz konusu olduğunda ilaç tedavisi başlanmalıdır. Psikoterapi ve ilaç tedavisinin birlikte uygulandığı tedaviler en etkin tedavilerdir. Çocuk ve ergenlerdeki kaygı bozuklukları psikoterapi veya ilaç tedavisi ile önemli oranda iyileşme gösterir. Hastalığın doğasındaki kronikleşme, ek ruhsal hastalıkların eşlik etmesi, akademik ve sosyal kayıplar, intihar riski göz önüne alındığında erken tedavinin önemi büyüktür.
Prof. Dr. Seher Akbaş