Çocuk modası mı, takıntı mı?

Çocuk modası mı, takıntı mı?

Bütün anneler için çocukları dünyanın en güzel çocuklarıdır ve bebekler de gerçekten dünyanın en sevimli ve güzel varlıklarıdır. Buraya kadar bir sorun yok ama çocukları var olan güzelliklerine ek olarak abartılı bir süse püse, hatta makyaja boğmak sağlıklı bir durum değil.
Son yıllarda özellikle çocuk modası adı altında ortaya çıkan durum çocuk giyiminin ötesinde bir abartı yarışına girdi. Özellikle sadece bebeklere değil, yaşı küçük çocuklara yönelik yetişkinleri andıran giyim ve makyaj malzemelerinin üretildiğini görmek endişe verici boyuta ulaştı.
Her şeyde olduğu gibi bunun da bir sınırı vardır ve olmalıdır da. Çocukları güzel giydirmek hoş ama bütün ilgi ve dikkati çocuğunun güzel giyinmesi üzerine kurgulayan anne tutumu, çocuğa yönelik bir takıntı geliştirmesine yol açabilir ve bu da çocuğu olumsuz etkileyebilir. Burada sınır çocuğun güzel, temiz ve yaşına uygun kıyafetler
giymesini sağlamak olmalıdır.

Annenin bu konuda aşırıya kaçması durumunda çocuk gelişimi açısından bazı olumsuzluklar baş gösterebilir. Aşırıya kaçmanın bir kaç yönden sakıncası var. İlki, çocuğu giyim kuşamı ve nasıl göründüğü anne açısından önemli bir takıntıya dönüşür ki bunun arkasından kaygı bozuklukları ve yetersizlik duygusu da gelişebilir. Yeteri kadar modayı takip edemediğini ve çocuğunu olması gerektiği gibi giydiremediğini düşünebilir. Ya da diğer bebekler kadar güzel görünmediğine yönelik bir inanç geliştirebilir. Bir de bu durumun ekonomik boyutunu göz önünde bulundurmak lazım. 

Olayın bir diğer boyutu ise, çocuğun resimlerini modayı takip etmek adına çekip sosyal paylaşım alanlarında paylaşmak çocuk açısından ciddi riskler içerir. Hastalıklı bir takım insanlar için kullanıma açıktır ve çocuk istismarı açısından önemli bir risk faktörü oluşturur.
Bugün yetişkinlerin fotoğraflarının bile akla hayale gelmedik yerlerde kötü niyetli kişiler tarafından kullanıldığını okuyor ve duyuyoruz.
Ve son olarak yaşı küçük çocukların yetişkinler gibi kadınsı ya da erkeksi kıyafetler giydirilmesi gündemde.
Bu da çocukların çocukluklarını yaşamadan büyütülmeleri anlamına gelir ki hiç doğru bir tutum değil. Özellikle küçük çocuklar için üretilen topuklu ayakkabılar, kıyafetler hatta makyaj malzemeleri var. Özellikle makyaj malzemelerini çocuklar için yayınlanan
bazı dergilerin ek olarak ya da hediye olarak verdiğini görüyoruz. İnsanın aklı almıyor, çocukları erkenden büyüterek ne yapmaya çalışıyoruz?

Bunların dışında, çocuklarının güzel olmalarını istemek, normal ölçülerde şık giydirmeye özen göstermek normal ama bunu en önemli iş olarak addeden ve günün önemli bir kısmını çocuğunu nasıl giydireceğine ayıran bir annenin çok sağlıklı bir tutum sergilediğini söyleyemeyiz. Muhtemelen kendisiyle ilgili mükemmeliyetçi yaklaşımları ya da kendisinde gördüğü eksik yanları çocuğunda tamamlamaya çalışan anne tavrı olarak görmek gerekir diye düşünüyorum.

Bazen kızların bebeklerle oynamasının yetişkinlikte de (gerçek bebeklerle) oynamaya devam ettiği şeklinde yorum yapanları görüyoruz. Bu konuda çocukken oynanılan oyuncakların birçok yetişkinin evinde başköşede durduğunu hatırlatmak isterim. Özellikle peluş hayvan figürleri birçok insanın evini süsler. Asıl yanlış olan, çocukları oyuncak gibi görmek ve bir oyuncak gibi davranmaktır.

Konuyla birebir bağlantılı olmasa da bir başka akım da annelerin kızları ile aynı kıyafeti giyip birlikte fotoğraf çektirmesi. Bunlar da annekiz etiketleri ile paylaşılıyor. Anne kız resimleri çektirmekte ve bunu en yakınlarla paylaşmakta sorun yok ama sosyal paylaşım ağlarında herkese açık paylaşımlarda bulunmak bu resimlerin kötü niyetli kişilerce kullanılması tehlikesini getirir ki bu konuda hepimizin daha dikkatli ve özenli davranması gereken bir dönemdeyiz. 

Çocuğunu seven hiçbir anne sosyal ağlarda paylaştığı her fotoğrafın aynı zamanda çocuk istismarcıları ve ruh hastaları tarafından da görülebileceğini unutmamalıdır.

Bu makale 8 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Serap Duygulu

Psk. Serap DUYGULU, İstanbul'da doğmuştur.  Psikoloji dalında gerçekleştirdiği çalışmalarına önemli ölçüde katkılar sağlayan, Sosyoloji, Edebiyat, Kamu Yönetimi alanlarında da Lisans  düzeyinde akademik eğitimler alan Serap Duygulu İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Uygulamalı Psikoloji’ üzerine Yüksek Lisans yapmış ve  "Afazi Hastası Yakınlarında Depresyon ve Olumsuz Otomatik Düşünceler" başlıklı tezi ile lisansüstü derecesini almıştır.  Ayrıca bu çalışma bu alanda yapılmış ilk ve tek psikolojik araştırma olarak önemini halen korumaktadır.  2009- 2011 yılları arasında Bakırköy Halk Eğitim Merkezi ile yürütülen ortak bir çalışma sonucunda her hafta Perşembe günleri, Bakırköy Halk Eğitim Merkezi'nde Bakırköy halkına kişisel gelişim seminerleri vermiştir. 2012 yılında Cine5'te her gün canlı olarak yayınlanan ‘ ...

Etiketler
Anne çocuk
Psk. Serap Duygulu
Psk. Serap Duygulu
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube