CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINDA TEDAVİ


Dünyanın farklı bölgeleri, ülkeleri ve kültürlerinde yapılan araştırmalarda cinsel sorunların sık olduğu, çok sayıda çalışma değerlendirildiğinde yaklaşık olarak her üç kişiden birinin cinsel yaşamının herhangi bir döneminde en az bir cinsel işlev bozukluğu yaşadığı ortaya koyulmuştur. Sık olan cinsel sorunların kültürel ve toplumsal etkenlere göre ortaya çıkışında bazı farklılıklar da olmaktadır, örneğin ülkemizde kadınlarda vajinismus, cinsel istek bozuklukları ve çeşitli orgazm güçlükleri, erkeklerde ise erken boşalma, cinsel istek ve boşalma bozuklukları daha yüksek oranlardadır.
Cinsellik cinsel organlarla sınırlı değildir. Cinsellik bedensel, psikolojik, sosyal koşullardan etkilenen, duygusal, düşünsel, yerleşmiş inançlarımızın olduğu bir alandır. Bu inançlar hatalı olabilmekte, cinsel sorun ve bozuklukların ortaya çıkmasında bedensel, psikolojik özelliklerimiz ya da ikili ilişkilerin etkileşimlerinin yanı sıra etkili olabilmektedir. Cinsel tedaviler, oluşumunda rol oynayan etkenlere göre değişebildiğinden kişi ile birlikte sorunu ortaya çıkaran, yerleşmesine neden olan etkenler birlikte incelenir. Sorunun tedavisinde etkili olacak ilaç veya psikoterapiler seçilir. Cinsel sorun tıbbi veya bedensel biyolojik bir nedene bağlı ise, tedavisi ilaç veya diğer tıbbi tedaviler olacaktır, bu durumda tedaviyi, ürologlar, kadın hastalıkları ve doğum uzmanları ya da psikiyatristler yaparlar. Eğer cinsel sorun psikolojik etmenlerle ilişkili ise veya tıbbi bir nedene bağlı olarak gelişmiş olsa bile psikolojik etmenler durumu ağırlaştırmışsa, cinsel terapiler uygulanmalı ya da ilave edilmelidir.
Cinsel terapiler aslında özel bir öğrenme biçimidir. Bu öğrenme sürecinde kişiye temel olarak mahrem ve güvenli bir öğrenme ortamı oluşturulur, bu ortamda kişi kendi denetimi altında kendisini, kimliğini, bedenini, ilişkisini keşfetmeye cesaretlendirilir. Bu keşif ve öğrenim kişinin özelliklerine göre değişen bir süratte ve derece derece olur. Bu nedenle cinsel sorunun ilaçla tedavisi yapılırken de, cinsellik salt bedensel bir sorun olmadığından hasta ile hekim arasındaki ilişkinin önemi vardır.
Bütün tedaviler gibi cinsel tedaviler de bilimsel veriye dayalı olmak zorundadır. Cinsel terapi, cinsel sorunları olan birey ya da çiftlere uygulanan bir tür bilişsel davranışçı tedavidir. Cinsel sorunun tipine ve sorunlu çifte göre değişiklikler olmakla birlikte, cinsel tedaviler ortalama olarak 2-4 ay ve 6-10 seans sürer, ama kişiye göre bir iki görüşme ile kısa zamanda düzelen vakalar olabildiği gibi, tedavisinin bir iki yıl sürmesi gereken vakalar da olabilir.
Terapide ele alınan cinsel işlev bozuklukları; cinsel isteksizlik, uyarılma bozukluğu, vajinusmus, ağrılı cinsel birleşme (disparoni) , orgazm bozuklukları, erkekde erken boşalma, sertleşme bozukluğu, geç boşalma, tıbbi hastalıkların yol açtığı cinsel güçlükler, seks bağımlığı, cinsel uyarılma bozuklukları, fetişizm sayılabilir.
Ancak ülkemizde yaşanan cinsel sorunlara göz attığımızda, cinsel eğitimsizlikten kaynaklanan sorunlar, cinsel bilgi eksikliği, cinsel deneyimin yetersiz olması, cinsellikle ilgili yanlış inanışlar, yetiştiriliş biçimi nedeniyle sağlıklı bir bedene ve psikolojik yapıya sahip bireylerde ya da çiftlerde cinsel sorunlar sık görülmektedir. Bu sebeplerle meydana gelmiş olan cinsel sorunlar da birkaç seans danışmalık verilerek tedavi edilebilmektedir.
Hayal kırıklıkları, incinmişlik, öfke, alınganlık, suçlamalar ve ketlendikleri için çiftler sıklıkla bu mahrem sorunlarını çözme yoluna gitmezler. Çalışmalara göre çiftlerin sorun çözümü için yıllarca bekledikten sonra başvurmaktadır. Geç başvurma sebeplerinin başında kaygıları yer almaktadır. Sorunla yüzleşme ve gerçekte uyumlu olmadıklarını keşfetme, sorununun aslında çözümünün olmayacağı korkusu çok güçlüdür ve her geçen gün daha da umutsuzluğa yol açacak şekilde sürekli ertelemelerine yol açar. Oysa sıklıkla cinsel terapiden çiftler keyif alır. Cinsel terapi hastaların ahlaki, dini, kültürel ve değerler sistemine saygılıdır ve erotik zihnin yargılamayarak muayene edilmesine izin veren güvenli alan sağlar.
Cinsel terapilerle ilgili bilinen yanlışlar; cinsel organ muayenesinden geçebileceği, bütün eski cinsel deneyimlerini eşine anlatacağı korkusu, cinsel terapistin ilişkiyi ateşlemek için önerebileceği kabul edilemez teknikler, cinsellik hakkında hiçbir şey bilmediğinin ortaya çıkacağı korkusu olabilmektedir.
Cinsel tedaviler, psikoterapi oturumları muayenehane veya hastanelerde yapılır. Cinsel terapi bu konuda eğitim almış, deneyimli psikiyatrist ve psikologlar tarafından uygulanır. Cinsel terapi diğer psikoterapiler gibi sadece konuşarak yapılır. Cinsel terapiye başvuran kişinin cinsel eşi varsa tedaviye cinsel eşiyle başvurması önerilir. Çünkü bu tedavi başarısını daha da artırmaktadır. Öncelikle her iki partnerle ayrı ayrı görüşülerek cinsel öykü ve cinsel sorun öyküsü alınır. Sorunun alanları belirlendikten sonra tedavi hedefleri çiftle beraber saptanır. Görüşmelerin sıklığı, süresi ve temel ilkeleri belirlenir. Sıklıkla çiftler terapi sonlandıktan sonra yardım için neden bu kadar çok beklediklerine hayıflanırlar. Hislerinin normal olduğunu öğrenirler. Cinsel terapide çiftler birbirleriyle cinsellik hakkında konuşmayı öğrenirler. Tabular yoktur. Başlangıçta güçlük çekilse de terapistin eşliğinde kaygılar giderilir. Cinsel bölgelerin anatomisi ve fizyolojisi, cinsel yanıtların işleyişi, yanlış cinsel inanışlar, cinsellik kavramı anlatılır. Daha sonra çeşitli ev ödevleri verilerek cinsel terapi uygulanır.
Cinsel işlev bozukluklarında bazı yanlış tedaviler uygulanmaktadır. Vaginismusu olan kadınlara ve eşlerine önerilen “kadının alkol alarak gevşemesinden sonra cinsel birleşme denenmesi”, “kadının cinsel organına anestezik/uyuşturucu kremler sürüldükten sonra deneme”, “künde pozisyonuna getirip hareketsiz kalması sağlandıktan sonra zorla birleşmenin gerçekleştirilmesi”, “kızlık zarının ameliyatla alınması ya da anestezi altında birleşmenin gerçekleştirilmesi, “vajinal botoks”, “muayenehanede, terapistin yanında cinsel birleşmenin gerçekleştirilmesi” gibi uygulamalar hatalı ve zarar verici yöntemlerdir. Üç seansta vaginismus tedavisi OLMAZ. Erken boşalma şikayeti olan erkeklere önerilen anestezik madde içerikli “geciktirici krem ve spreyler” cinsel organın duyarlılığını azaltarak, yani uyarılmayı geciktirerek boşalma süresini uzatabilirken, aynı zamanda erkeğin aldığı zevki azaltır ve sertleşme güçlüğüne neden olabilirler. Etik de olmayan yanlış tedavi uygulamalarıyla kişiler travmatize olur ve tedavi motivasyonlarını kaybedebilir. Zaman içinde çözüm arayışları cevapsız kaldıkça cinsel ve ruhsal sorunlar pekişebilir, tabloya başka cinsel işlev bozuklukları da eklenebilir. Cinsel tedavilere başvuran kişiler her zaman kendilerindeki sorunun tanımını, nedenlerini ve uygulanabilecek tedavi alternatiflerini hekime/terapiste etraflıca sorarak öğrenme hakkına ve sorumluluğuna sahiptirler. Tedavinin ne kadar süreceğini, nasıl ücretlendirileceğini sormaları da uygun olacaktır. Cinsellik insan ruhunun ve bedeninin tamamını ilgilendiren bir eylemdir ve “mucizevi tek seanslık” tedavilerle “sorunu çözme” iddiaları etik dışı uygulamalardır. Maalesef yanlış tedavi yöntemleri uygulayan kişilerin önemli bir bölümü medya aracılığıyla yoğun bir popülarite kazanmıştır ve bu kişiler sürekli göz önünde olduklarından tedavi arayışındaki kişilerin etik dışı uygulamalara yönelme riski artmaktadır.
İstismara ve oyalamaya açık bir alan olan cinsel sorunların tedavilerinin bilimsel olarak kanıta dayanması gerekir. Tıbbın, psikiyatrinin ve cinsel terapilerin bilimsel standartlarına olduğu kadar etik kurallarına da uygun olmalıdır. Örneğin, cinsel sorunla başvuran bir hastada psikiyatristlerin muayenesi bedensel incelemelerden değil, davranış, düşünce ve duyguların incelendiği görüşmelerden oluşur. Bedensel bir sorunu olduğunu düşündüğü kişiyi ise kadın hastalıkları ve doğum uzmanı veya üroloji uzmanına yönlendirmelidir. Psikolog veya hangi branştan olursa olsun doktorun yanında ya da mekanında cinsel ilişki kurulmaz. Bilimsel olarak böyle bir tedavi yöntemi olmadığı gibi, bu durum tıp ahlakına uygun da değildir.
Cinsel terapide başarı oranı genellikle yüksektir. Ülkemizde sık gözüken cinsel işlev bozukluklarının (vajinismus, erken boşalma) tedavi sonuçları yüz güldürücüdür. Cinsel terapiye en iyi ve en kısa sürede yanıt veren cinsel işlev bozukluğu vajinusmusdur. Disparoni (ağrılı cinsel ilişki) tedavisi vajinismus tedavisine benzer ve cinsel terapi ile başarı oranı oldukça yüksektir. Bedensel nedenlere bağlı kadın uyarılma bozukluklarında nedene yönelik tedavi uygulanır. Örneğin menopoz dönemindeki hormon tedavileri sorunun çözümünde çok önemli bir yer tutar. Ya da herhangi bir ilaç kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan uyarılma bozukluğunda ilacın değiştirilmesi ya da dozunun azaltılması sorunu kolayca çözebilir.
Cinsel terapi kalıcı çözüm sağlar. Örneğin erken boşalma sorunu olan bir hastanın cinsel terapisi sona erdiğinde sorunun tekrarlama olasılığı bulunmamaktadır. Ancak tamamlanmamış ya da yarım bırakılmış cinsel terapilerde cinsel sorunlar nüks edebilir. Tekrar terapiye alındığında ise hastada depresyon, motivasyon eksikliği nedeniyle tedavi süresi uzayabilir. Öte yandan örneğin; daha önce sertleşme bozukluğu nedeniyle tedavi edilmiş olan bir hastada ileri yaşlarda şeker hastalığı veya kalp damar hastalığı gibi bedensel hastalıklar nedeniyle tekrar sertleşme bozukluğu gelişebilir.