Bahar yorgunluğu bir hastalık değil özel bir uyum dönemidir. Bahar geldiğinde daha çok dışarı çıkmak, daha ince giyinmek, daha çok insan içine karışıp aktif olmak, insanlarla yakınlaşmak isteriz. İçimiz kıpır kıpır olur. Aynı zamanda bir rehavet duygusu ve yorgunluk hissi de yakamızı bırakmaz.
Uzun ve karanlık kış aylarından sonra baharla beraber gelen daha çok gün ışığı ve ısınan havalar vücudumuzda bir takım değişiklikleri başlatır. Hormonal olarak melatonin ve serotonin bu değişikliğin baş aktörleridir.
Melatonin, pineal gland'dan (beynimizde hormon üreten bir bez) salgılanan ve gece-gündüz ritmini kontrol eden bir hormondur. Göze ışık vurunca göz siniri yoluyla pineal glanda sinyaller gönderilir ve melatonin üretimi düşer. Gün batımının başlaması ile vücudumuzda melatonin üretimi baslar, vücut yavaşlar ve uyku hormonu olarak da bilinen melatonin bize güzel bir gece uykusu sağlar.
Serotonin sıklıkla mutluluk hormonu olarak da isimlendirilen, vücudu aktive eden ve daha olumlu hissetmemize yardımcı olan bir hormondur ve sinir sisteminde ileti sağlayan maddelerden biridir. Üretimi beyindeki hipotalamus bezinden kontrol edilir. Gün ışığı serotonin üretimini artırır. Ayrıca baharda artan güneş ışınlarının etkisi ile cildimizde üretilen Vitamin D de beyinde daha fazla serotonin üretilmesine katkıda bulunur.
Bahar yorgunluğu, bahar döneminde bu iki hormonun arasındaki gün ışığı ile değişen dengenin yeniden ayarlanması sürecinde yaşanır. Bu 3-4 haftalık adaptasyon sürecine vücut alışılmamış yorgunluk hissi ile tepki verir. Başlangıçta, serotonin depoları tekrar dolana kadar melatonin etkinliği öne çıkar.
Bahar yorgunluğunda ayrıca yükselen ısı nedeniyle kan damarlarının genişlemesi ile kan basıncının biraz düşmesi de etkili olur. Bu durum da hafif bir baş ağrısı ve rehavet/gevşeklik duygusuna yolaçar.
Hepinize iyi haftalar, enerjik günler diliyorum.
