Cinsel işlev bozuklukları

İnsanlık tarihi boyunca cinsellik var olan içgüdülerden biridir. Günümüze kadar işlevinde, tanımında hatta algılanışında değişiklikler olsa da önemini kaybetmemiştir. İnsan soyunun, cinsiyet, haz, cinsel yönelim ve sevgi üstüne kurulu temel ihtiyacı “cinsellik” olarak adlandırılmıştır.

Cinsel işlev bozuklukları

İnsanlık tarihi boyunca cinsellik var olan içgüdülerden biridir. Günümüze kadar işlevinde, tanımında hatta algılanışında değişiklikler olsa da önemini kaybetmemiştir. İnsan soyunun, cinsiyet, haz, cinsel yönelim ve sevgi üstüne kurulu temel ihtiyacı “cinsellik” olarak adlandırılmıştır.

Psikanalizin kurucusu olan Freud insan psikolojisinde ve davranışında her zaman cinselliğin bulunduğunu belirtmiştir. Psikoseksüel gelişim kuramının bireyin erotik odaklı olduğu bu erotizmi doyurmaya dayalı varlık olduğunu bunun elektra ve odipus kompleksine göre gelişen bir cinsellik olduğunu alanyazına katmıştır. Psikoseksüel kuramdaki evrelerde erotizmin doyurulmamasıyla ilerde bireyde nevrotik durumların ortaya çıktığını belirtmiştir. Freud ilerleyen zamanlarda libido kavramını insanın yaşama motivasyonu olarak öne sürmüştür. İnsanı yaşama bağlayan yegâne şey Freud’ a göre libidodur. Freud’ a göre libidonun tatminsizliği psikolojik olarak insanı hasta eder. Sabit bir şekilde ilerleyen bir şeyden ziyade libido dönemsel olarak azalıp artan bir olgudur. Günlük hayattan yaşanılan her şey sevinç, üzüntü, stres gibi her şey libidoya negatif veya pozitif olarak etki eder.

Her 3 insandan bir tanesi yaşamının belli bir döneminde cinsel işlev bozukluğu yaşamaktadır. Bunun temelinde kültürel değerlerin yeri büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle insandan insana, kültürden kültüre cinsel işlev bozuklukları çeşitlilik göstermektedir. Alanyazında muhafazakâr ülkelerde cinsel eğitimin verilmemesi, bekaretin önemsenmesi veya cinselliğin sınırlandırılması gibi sebeplerden kadınlarda; orgazm kasılmaları, vajinismus erkeklerde ise; penis sertleşmesi, erken boşalma gibi durumların cinsellik konusundan serbest olan ülkelere göre daha sık görüldüğü belirtilmiştir.

VAJİNİSMUS

Vajina; kılıf ve ismus; eylem kelimelerinin birleşmesiyle oluşan vajinismus, korkunun veya ağrının eşlik ettiği cinsel birleşmeyi engelleyen ya da oldukça ağrılı bozukluk olarak tanımlanmıştır. Kasılma sadece aktif bir birleşme durumunda değil cinsel birleşme fikrinde dahi bu kasılmaya neden olabilmektedir. Vajinismusun sebepleri arasında kadının yetiştiği tutucu kültürün etkisi olduğu ifade edilmiştir. Genellikle otoriteye karşı gelemeyen, uyumlu özellikler gösteren, alıngan ve toplum içerisinde pasif olan kadınlarda vajinismus görülmektedir. Cinselliği “aşağılık” olarak algılayan, gören toplumlardaki aileler buna örnek gösterilebilir. Yaşanılan toplumdaki cinsellik konusuna dair tabular, mitler kadını cinselliğe karşı negatif yönlendirmek ve kadını cinselliğe karşı pasifleştirmektedir. Bu durumda kadınlar cinselliğe karşı tiksinti duymakta ve bilinçdışına cinsel ilişkiyi bir “saldırı” olarak yer ederek cinsel ilişki esnasında da vajinismus savunma mekanizmasını devreye geçirmektedir. Genellikle evlilikten önce cinsel deneyim yaşanılmadığı için bu durum evlilikle beraber ortaya çıkmakta ve durum felaket olarak görülmektedir. Vajinismus, doğru tedavi ile %100 oranında iyileşme sağlanmaktadır.

EREKTİL İŞLEV BOZUKLUĞU (SERTLEŞME ZORLUĞU)

Cinsel ilişki başında ya da sırasında sertleşmeyi ilişki sonuna kadar koruyamama ya da yeterli sertleşmeyi sağlayamama durumudur. En önemli nokta problemin bir ya da birkaç kez ile sınırlı olmaması, sorunun uzun süreli ya da tekrarlayıcı olması gerekmektedir. Konuya dair yaygın mitler sebebiyle bireyler bir kez dahi ereksiyon sağlayamadıklarında doktor doktor gezerek, paniğe kapılmaktadırlar. Günümüzde bu problem üzerine bir sürü çalışma yapılmış ve nedenleri dört temel grupta ele alınmıştır;

1- Psikolojik nedenler

2- Fiziksel nedenler

3- Hem ruhsal hem fiziksel nedenler

4- Nedeni bilinmeyen oldular

Böyle bir problemde hastaya erkeklik hormonu olan testesronun cinselliği yönlendirmesi nedeniyle ilk olarak hormon testleri uygulanmaktadır. Eğer hormon testleri düşükse hastanın tedaviyle cinsel işlevselliği artırılabilmektedir. Fakat test sonucu normal ise bu problemin altında birtakım psikolojik sebepler olabilmektedir. Bireyin çocukluktaki deneyimleri, cinsellikten tiksinme gibi nedenler erektil işlev bozukluğuna neden olabilmektedir.

 

KAYNAKÇA

ALKAN, E. Y., & HİSLİ ŞAHİN, N. T. D. (2008). Cinsel işlev bozuklukları ve kişilerarası tarz, öfke, kendilik algısı (Doctoral dissertation, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uygulamalı Psikoloji Anabilim Dalı).

ER, O., ÖZDEL, K., & YILMAZ ÖZPOLAT, A. G. (2010). Vajinismus.

İncesu, C. (2004). Cinsel işlevler ve cinsel işlev bozuklukları. Klinik Psikiyatri Dergisi, 7(Suppl 3), 3-13.

Nedir, C. (2008). Cinsel işlev bozuklukları.

ŞAHİN, D., & ERTEKİN, E. (2009). Fiziksel hastalıklar ve cinsel işlev bozukluğu. İlk Söz.

Bu makale 17 Kasım 2022 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Gülnaz Ateş

Psikoloji lisans eğitimini onur belgeleri ve yüksek onur belgeleri alarak Yakın Doğu Üniversitesi’nde tamamladı. Lisans sürecinde Özel Öncü Çözüm Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi'nde zorunlu staj programını tamamladı. Bununla birlikte lisans süreci ve sonrasında danışmalık merkezinde gönüllü olarak staj yaptı. Yapmış olduğu gönüllü ve zorunlu stajlarında çocuk, ergen, yetişkin ve bireysel terapilere katılma, birebir görüşme şansı ve test yapma fırsatı oldu. Lisans sürecinde çeşitli konularda seminerlere katıldı, çocuk-ergen-yetişkinlere yönelik çeşitli atölye çalışmalarında bulundu. Bununla birlikte blog yazarlığı ve Antakya Toplumcu Halk Gazetesinde köşe yazarlığı yapmıştır. Deneyimsel öğrenme eğitmeni eğitimini tamamlayarak Yönderle Akademi bünyesinde eğitmenlik yapmaktadır. Lisans süreci ve sonrasında çeşitli konularda seminerlere ...

Psk. Gülnaz Ateş
Psk. Gülnaz Ateş
Antalya - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube