Boşanma ve çocuğa etkileri

Psk. Kübra Eriş
Psk. Kübra Eriş
30 Nisan 2015350 görüntülenme
Randevu Al
Boşanma ve çocuğa etkileri

BOŞANMA VE ÇOCUK                                                                

 Boşanma;  Çocuğun anne ve babasının, resmi yollarla evliliklerini sonlandırmaları durumudur. Eşler birbirlerinden boşanabilirler ama çocuklarından boşanamazlar. Boşanmış eşlerin büyük bölümü çocuklarının iyiliği için sorunsuz bir ebeveyn ilişkisi kurmayı başarırlar.

Aile terapisti Constance Ahrons boşanmış ebeveynler üzerine yaptığı araştırmada, farklı boşanma sonrası ilişkiler tespit etmiştir: “sıkı dostlar”, “uyumlu meslektaşlar”, “kızgın ortaklar”, “hiddetli düşmanlar” ve” dağılmış ikililer”. Ama ebeveynler, “kızgın ortaklar” ya da “hiddetli düşmanlar" iken bile çocuklarının iyiliği için aralarında bir işbirliği ve ortak anlayış sağlamak mümkündür. Ebeveynler arası anlaşmazlıklar çocuğun gelişimine büyük zararlar verir; uyumlu bir anne baba ilişkisi çocuğun gelişimde son derece önemli yer tutar. 
Eski eşiyle sorunlu bir ilişki yaşayan ama çocukların sorumluluğunu ortak almak isteyen çoğu ebeveyn, işe önce paralel ebeveynlikle başlar. Bu, birlikte oldukları süre boyunca çocuğun tüm sorumluluğunu üstlenmek demektir; bu konuda hiçbir esneklik yoktur ve diğer ebeveynle ilişki minimum düzeydedir. Zaman geçip de kızgınlıklar azalınca, anne babalar “ortak yetiştirme” safhasına geçebilirler; bu durumda ise bir ebeveyn diğeriyle çocuğun yetiştirilmesiyle ilgili konularda doğrudan iletişim kurar. Evlilik ve aile terapistleri, ailelere boşanma sonrası çocuk yetiştirme konularında yardımcı olmaktadırlar. 
ÇOCUĞUN BOŞANMADAN ETKİLENMESİ

 Anne-babanın boşanması, bu olayı yaşayan her çocuğu çeşitli derecelerde etkiler. Bu etkilenme, çocuğun yaşına, içinde yaşamış olduğu ailenin yapısına, çocuğun çevresindeki destek sistemlerinin sayısına ve yakınlığına, anne-babanın boşanma sonrası ilişkilerinin kalitesine, anne ve babanın boşanma sonrası sahip olduğu maddi olanaklara, kardeşlerin olup olmamasına, çocuğun mizacına göre değişkenlik gösterir. 
 Boşanma sonrası bazı çocukların aşırı derecede iyi davrandıklarını, bazılarının çok hırçınlaştığını, bazılarının daha küçük yaşlara özgü davranışlar sergilediğini gözlemleyebiliriz. Çocuğun okul başarısı düşebilir, arkadaş ilişkileri bozulabilir. Anneye ya da babaya aşırı şekilde bağlanabilir, onu kimseyle paylaşmak istemez. Çoğu çocuk anne ve babasını yeniden birleştirmeye çalışır. Kimi zaman çocukların sadakat sorunları yaşadıkları da gözlenir, annesiyle birlikteyken kendini babasına ihanet ediyormuş gibi görür. 
 
Boşanmanın çocuk tarafından nasıl algılandığına dair önemli unsurlar bunlardır.  Eğer, çocuklar anne-baba arasında bir haberci gibi kullanılırlarsa, anne veya baba çocuğu sürekli kendi tarafına çekmeye çalışıp karşı tarafı kötülemeye çalışırsa, anne ve baba arasında bütün diyalog kesilmişse, çocuğun boşanma sonrası, yaşadığı ev ve sosyal çevre tümüyle değişmişse, bu çocuğun boşanmayı bir travma olarak yaşayacağını düşünebiliriz. Boşanma sonrası dönemde, fazla ilgi ve destek görmeyip örselenmiş olan çocukların, ergenlik ve yetişkinlik döneminde, karşı cins ile ilişkilerinde çeşitli zorluklar yaşadıkları saptanmıştır. Bu karşı cinse aşırı bağlanma ve hiçbir şart altında terkedememe olabileceği gibi, terkedilmeden terketme mantığıyla sürekli eş değiştirme şeklinde de ortaya çıkabilir. Çocukların kavgalarda ebeveynlerden birinin tarafını tutması teşvik edilmemelidir.

ÇOCUĞUN BOŞANMA NEDENİNİ ANLAYABİLMESİ İÇİN

Boşanma öncesinde anne ve baba arasında çocuklar tarafından gözlemlenen "çatışma" yaşanmış ya da yaşanmamış olabilir. Bazı ebeveynler hiç kavga etmediklerini, bu şekilde çocuklarını koruduklarını düşünürler. Oysa çocuklar mutlaka neden-sonuç ilişkisini kurarlar. Eğer boşanma öncesinde hiçbir çatışmaya şahit olmadılarsa, anne ve babasının neden ayrıldığını anlayamazlar. Hatta okul öncesi yaştakiler gözle görülür bir problem yoksa sorunu kendilerinin yarattığını sanabilirler. Bunun tam aksi olan anne ve baba arasında tehdit, dayak, küfür, vb. içeren büyük kavgalar çocuklar için şahit olunmaması gereken durumlardır. Çünkü çocuğun en güvende hissettiği yuvası çatırdamaktadır ve bu durum çocuğu korkutur. Başına neler geleceğini bilememek çocuğun huzurunu tamamen kaçırır. Dolayısıyla ne çok çatışmalı, ne de süt liman görünen evlilikler boşanmayla sonuçlandığında çocuklar için sonuç olumlu olur. Çocuklar anne ve baba arasında bir sorun olduğunu bildikleri zaman, ayrılma haberini daha anlayışla karşılayabilirler.

BOŞANMA HABERİ ÇOCUĞA NE ZAMAN VERİLMELİDİR?

Anne ve baba, boşanmaya kesinlikle karar vermeden çocukla bu konuyu konuşmamalıdır.

BOŞANMA HABERİ ÇOCUĞA NASIL VERİLMELİDİR?

Anne ve babaları en çok zorlayan bu kötü haberin çocuğa verilme anıdır. Birlikte mi, yoksa anne ya da baba tek başına mı bunu çocuğa söylemelidir? Kötü haberin iyi bir söylenme şekli malesef yoktur. Bu nedenle çocuğu üzmeden bunu söylemenin bir formülünü aramak faydasızdır. Yapmanız gereken şey suçun kendinde olmadığını anlamasını sağlamak, bundan sonra neler olacağını anlatarak onu hazırlamaktır. Anne ve baba birlikte, detaya girmeden boşanmanın nedeni (cinsellikle ilgili bilgilerden, birini kötüleyen sözlerden kaçınarak), bundan sonra kimin nerede yaşayacağı, ne sıklıkla görüşüleceği anlatılmalıdır. Çocuğun soru sormasına izin vermeli, sorular onun anlayacağı şekilde cevaplanmalıdır. Çocuğun kaldıramayacağı şeyleri o gün ve o an söylemek gereksizdir. Üzerinde durulması gereken en önemli şey, anne ve baba boşansa bile, hala onun annesi ve babası olmaya devam ettiklerini, ayrı evlerde de yaşasalar bunun hiç değişmeyeceğini söylemektir.

ÇOCUK NE YAŞAR?

Anne ve babası boşanan çocuğun yaşayacağı en büyük ruhsal sorun, terk edilme korkusudur. Evden giden ebeveynin onu unutacağını, artık sevmeyeceğini düşünür. . Kimisi anne ve babasını bu işi başaramamış olmakla suçlar, onları bir araya nasıl getirebileceğini düşünüp durur. Kötü bir olayı kabullenememe, "yas" sürecinin parçasıdır. Bir suçlu ararlar. Çoğunlukla evden gideni suçlarlar; ya da kavgalarda daha sinirli olan tarafı eleştiriler.Özellikle okul öncesi yaştakiler suçluluk, 6-8 yaştakiler üzüntü, 8-9 yaşın üzerindekiler kızgınlık duyarlar. Yetişkinliğe yaklaşmış çocukların boşanmayı kabullenmesi çok daha kolay olur, çünkü neyin neden olduğunu daha iyi bilir ve ifadelendirirler.                                         

BOŞANMA SONRASI

*  Her yaştaki çocuklar bir süre bebeksi davranışlar gösterebilirler, öfkeli olabilirler, ya da hastaymış gibi davranabilirler. Böyle zamanlarda cezaya değil fazladan desteğe ihtiyaç duyarlar.

*  Hayatınızda birçok şey değişecektir (daha az para, daha az ilgi, daha fazla sorumluluk, yeni okul, yeni ev, yeni arkadaşlar, vb.). Bunları anlayabilmeleri ve kabul etmeleri için onlara şefkatle ama kararlı bir şekilde yaklaşmalısınız.

*  Ayrıldığınız eşinizden öç almak için çocuğunuzu görmeyi ya da ona destek vermeyi reddetmeyin.

*  Eşinize ne kadar kızgın olursanız olun, onu çocuğunuza kötülememeye çalışın. Dünyanın en kötü annesi/babası da olsa, onun sahip olduğu tek anne/babadır. Bu da onu sevmesi için yeterlidir. Onu eleştirdiğinizde çocuğunuz sevdiği birini sevmemek zorunda kalacak, bu da onu çelişkiye sokup, suçluluk hissetmesine neden olacaktır.

*  Düzenli bir ziyaret programının hazırlanması çok önemlidir. Çocuğun kendini terk edilmiş, sevilmeye layık olmayan biri gibi hissetmemesi için ayrı yaşadığı ebeveyninin onu ne zamanlar göreceğini bilmesi gerekir. Ancak o zaman kendini değerli hisseder.

*  Ayrı yaşayan ebeveyn, görüşme zamanlarında çocuğuyla birlikte zaman geçirmelidir. Bu vaktin sıklığından çok kalitesi önemlidir. Nadiren bile görüşülse, çocuk "ben annem/babam için çok değerliyim" duygusunu yaşıyorsa problem yoktur. Ancak çocuğunu aldığında onu bir yük gibi görüp, babaanne/anneanneye bırakıp, kendi hayatını yaşayan bir ebeveyn çocuğa bu duyguyu veremez.

*  Onunla her görüştüğünüzde özel şeyler yapmaya gerek yoktur. Sıradan vakit de geçirseniz, önemli olan birlikte olmaktır. Sürekli hediyeler alarak kendinizi affettirmeye çalışmayın. Bu şekilde onu sadece doyumsuz yaparsınız. Çocuk her iki evde de normal, kurallı bir hayat yaşamalıdır.

*  Kendinizi kötü hissediyorsanız, çocukla duygunuzu paylaşın. Ama bunu yaparken dozajını iyi ayarlamalısınız. "Çok kötüyüm, mahvoldum" gibi olumsuz şeyler yerine "bu günlerde kendimi kötü hissediyorum, ama üstesinden geleceğim" gibi geleceğe yönelik umutlu sözler kullanın.

*  Kardeşlerin birbirinden ayrılması çocuklar için ikinci bir yıkımdır. Zaten aile parçalanmışken, bir de kardeşinden ayrılmak çocuk için zordur. Bu nedenle kardeşlerin ayrılmaması önerilir.

  ÇOCUKLARDA GÖRÜLEBİLECEK PSİKOLOJİK PROBLEMLER

 Çocuklar bazen içinde bulundukları duruma içe kapanma ya da öfke ile karşılık verir. Utandığı için arkadaşlarıyla görüşmeyen, evden çıkmayan çocuğunuz için mutlaka yardım alınmalıdır. Bazen de duygularını kontrol edemeyen çocuk basit şeylere sinirlenir, vurur, kırar, kendine veya etrafına zarar verir. Böyle zamanlarda öfkeye öfkeyle karşılık verilirse öfke kışkırtılır, kızgınlık anneye/babaya yönelir. Oysa çocuğun öfkesini boşaltması beklenir, ondan sonra konuşulursa, sakin bir ortamda sorunlar daha rahat çözülür. Çocuğu susturmak için verilecek ceza ise onu daha fazla içine kapatacaktır. Sonunda öfke kendine döner ve "ben kötü biriyim" duygusu gelişir.

Çocuğun duruma tepkisi normal sınırları aşarsa depresyon, kaygı bozuklukları, uyku sorunları, okul sorunları, davranış sorunları gibi ruhsal sıkıntılar ortaya çıkar. Bu durumda mutlaka bir çocuk ruh sağlığı uzmanından yardım almak gerekir.

Kaynakça:

Ekip Norma Razon Çocuk,Genç ve Aile danışmanlık merkezi

Davranış Bilimleri Ensitüsü Uzman Psikolojik Danışman Veziroğlu Yaprak

Etiketler

Boşanmanın çocuk üzerindeki etkisiBoşanma süreci çocuğa nasıl söylenmeliBoşanmanın çocuğa anlatılmasıBoşanma çocukları nasıl etkiliyorBoşanma ve sonrasıBoşanma sonrasında çocukta görülebilecek psikolojik problemle

Yazar Hakkında

Psk. Kübra Eriş

Psk. Kübra Eriş

Dyt. Kübra ERİŞ, lisans öncesi eğitimini 2008 yılında Çemberlitaş Anadolu Lisesi'nde tamamlamıştır. Ardından üniversite sınavına girmiş, burslu olarak İstanbul Arel Üniversitesi Psikoloji bölümünü kazanmıştır.  2013 yılında ise lisans eğitimimi tamamlayarak psikolog unvanı almıştır. Mezuniyetinin ardından 2014 yılı itibariyle üniversitedeki klinik master programına başlamıştır. Halen İstanbul Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji Anabilim Dalı'nda master eğitimine ve tez çalışmalarına devam etmektedir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır