BEL FITIĞI VE TEŞHİSİ


Beş adet omur ve bu omurlar arasındaki adeta amortisör görevi gören diskler ile birlikte sakrum (sağrı kemiği) üzerinde yerleşen bel bölgesi, omurganın boyundan sonraki en hareketli bölgesini oluşturur. Beldeki hareketin büyük çoğunluğunu 4. ve 5. bel omurları ile 5. bel omuru ile sakrum kemiği arasındaki eklemler oluşturur. Omurlar arasındaki disklerin içi jelatin kıvamında yaklaşık %70- 80 oranında su içeren bir sıvı ve dış kısmı ise fibrotik bantlardan oluşan liflerden oluşur. Zaman içinde bu disklerin içindeki sıvı oranında azalma ortaya çıkarak daha önceden kırılmayan kopmayan vasıftaki disk içeriği kuruyarak kırılabilir, kopabilir bir şekle gelir. Tekrarlayan hareketler, aşırı zorlanmalar, duruş bozuklukları ve uygun olmayan pozisyonlarda yapılan fiziksel aktiviteler dış kısımdaki anulus fibrozis adı verilen kuşakta yırtılmalara yol açar, yırtılma anulusun iç liflerinden başlayarak dışarıya doğru uzanır. Bunun sonucunda suyunu kaybetmiş, bozulmuş jelatinöz sıvı madde dışarıya doğru fıtıklaşır ve o bölgedeki bağları zorlar etraftaki dokulara baskı yapar.
Diskin kapsülündeki yırtılmaların olduğu dönemlerde hastalar zaman zaman olan bel ağrılarından mustariptirler. Bunların çoğu hiçbir tedavi görmeden sadece yatak istirahati ile bile düzelebilir. Ancak hastalık daha da ilerleyince bacağa giden sinirleri sıkıştırır ve hastalarda bu dönemde daha çok bacak ağrısı ön plana geçer. Sinir lifleri de aynı elektrik kablolarına benzerler, çoğunlukla daha dışta yüzeye yakın olan lifler hissi taşıyan liflerdir. Daha derinde olanlar ise hareketi yaptıran lifleridir. Hastalarda bacağa gelen sinirde, çıkmış olan disk tahrişe yol açınca ilk önce o sinirin hissi taşıdığı bölgede ağrı duyulur. Olay ilerleyip hissi taşıyan liflerde hasar olursa o bölgede uyuşukluk ( hissizlik) ortaya çıkar, eğer hala bu aşamada da hasta tedavi edilmez ise hareketi yaptıran liflerin de etkilenmesi neticesi hastada kuvvet kaybı ortaya çıkması kaçınılmazdır. Daha çok genç ve orta yaşlarda görülür. İleri yaşlarda ise bel kireçlenmesi ile birlikte görülür.
Belirtileri nelerdir?
Bel fıtığının en önemli belirtisi bel ve bacak ağrısıdır. Başlangıçta belde yerleşik olan ağrı daha sonra bacağa yayılır. Genellikle tek taraflıdır. Taraf değiştirebilir veya iki taraflı olabilir. Bazen hastalar yalnızca bacak ağrısı ile gelir. Ani bir zorlanma ya da ters hareket yoksa ağrı daha önce birkaç defa tekrarlamıştır, tedaviyle ya da tedavisiz düzelmiştir. Hastada ayrıca bacakta uyuşma, bel hareketlerinde kısıtlanma görülür. Öksürme, hapşırma, uzun süreli oturma, otomobil kullanma, öne doğru eğilme, ağrıyı arttırır. Antisiyataljik postür denilen ağrıyı azaltmak amacı ile belin bir tarafa doğru eğilmesi sık rastlanan bir bulgudur.
Ağrı hafif, orta veya şiddetli olabilir. İleri vakalarda bacak kaslarında erime, incelme, bacakta üşüme olabilir. Çok nadiren bacaklarda özellikle iç taraflarda (iki taraf) his kusuru ve idrar yapamama veya idrar kaçırma görülür. Bu durumda hasta acilen ameliyata sevk edilmelidir.
Teşhis nasıl konur?
Çoğu vakada hastanın görünümü, hastanın ifadesi, basit bir muayene kesin teşhis koydurur. Ancak hastalığın şeklini belirlemek ve diğer hastalıklardan ayırt etmek için laboratuvar tetkikleri, düz röntgen, tomografi ve MR gerekebilir.
Bel fıtığından korunmak mümkün müdür?
İyi bir kas yapısı, kaslar arasında denge duruş eğitimi ve riskli hareketlerden kaçınma bel fıtığından korunmada kısmen yardımcıdır. Esas önemli olan bir kez bel ağrısı olan kişide bunun tekrarlarının önlenmesidir.
Bel fıtığının tedavisi nasıldır?
Kısa süreli yatak istirahati, hastanın en rahat ettiği pozisyonda ve iyi bir yatakta olmalıdır. Yatak sert ve düzgün olmalı vücut ağırlığı ile çökmemelidir. Bacaklar karına çekik yan yatar pozisyon (ana rahmindeki cenin pozisyonu) en iyi dinlenme şeklidir.
Ağrı kesici, kas gevşetici, ilaçlar faydalıdır. Kronikleşmiş hastalarda antidepresan ilaç kullanılabilir.
İlaç ve istirahat tedavisine rağmen şikayetleri devam eden hastalarda fizik tedavi ve rehabilitasyon hastaların büyük çoğunluğunda şikayetlerin geçmesine yardımcı olur.
Bütün hastalara bel koruma prensipleri ve hastalığın aşamasına göre egzersizler gösterilmelidir.
Hastalarda idrar – gaita tutamama ve ilerleyen kuvvet kaybının olması durumunda hiçbir başka tedavi yöntemi ile zaman kaybetmeksizin acil ameliyat yapılmalıdır. Yine tüm ağrı kesici tedavi yöntemlerine rağmen bacak ağrısı geçmeyen hastalarda da cerrahi müdahale geciktirilmeden uygulanmalıdır. Bunların dışında kalan hastalarda yapılan tüm diğer tedavi yöntemleri denenmesine rağmen bacak ağrısı geçmiyorsa ve bu bacak ağrısı kişinin günlük hayatını etkileyecek düzeyde ise yine cerrahi tedavi düşünülür.