Bel fıtığı (lomber disk hernisi) hakkında

Bel fıtığı (lomber disk hernisi) hakkında

Bel bölgemizde bulunan omurgaların arasındaki kıkırdak yapının yırtılarak, omurilikten çıkan sinirleri sıkıştırmasıdır. Önce şiddetli bel ağrısı, daha sonrada ayağa yayılan ağrıyla ortaya çıkar. Yatak istirahati ve bazı ağrı kesicilerle tedaviye rağmen, ağrısı geçmeyen, sosyal yaşantısı etkilenen ve ayakta felçler ortaya çıkan hastalarda uygulanan cerrahi girişimler bu gün hızla gelişmekte, hasta kısa sürede eski yaşantısına dönmektedir. Tedavisinde gecikilen vakalardaysa, ağrılar ve felçler kalıcı olmaktadır.

                         

 

Bel Anatomisi

– Omurgada boyun, sırt ve bel bölgesinde 3 adet doğal eğrilik (kavis) vardır.

– Bu eğrilikler sayesinde omurgamız üstüne düşen yük miktarını en aza indirir ve esnek bir biçimde hareket edebilir.

– Bel bölgesi 5 adet omur ve sakrum(sağrı) kemiğinden oluşur.

– Omurlar üst üste gelerek; içinden omurilik ve sinirlerin geçtiği omurga kanalını oluşturur.

– Omurga omuriliği ve sinirleri korur; vücudumuzun hareketini sağlar.

– Omurlar birbirlerine önde “disk” dediğimiz yastıkçıklar, arkada “faset” eklemleri ile tutunurlar.

– Diskler aslında omurların birbirine sürtünmesini engelleyen jöle kıvamında amortisörlerdir.

– Disklerin görevi yürüme, oturma, yük kaldırma sırasında oluşan sarsıntıları emmek, omurların üzerine düşen yükü eşit olarak azaltarak, ağırlığı dengeli biçimde alt seviyelere iletmektir.

– Omurlar birbirlerine arkadan iki adet faset eklemi ile tutunur.

– Her disk iki bölümden oluşur: sağlam liflerle örülmüş dış bölüm yumuşak ve jölemsi iç bölüm.

– Sağlam dış bölüm yumuşak ve jölemsi iç bölümü korur ve esnek hareketi sağlar.

– Omurga bu oluşumlar dışında bağlar ve kaslar tarafından desteklenir. Bağlar, diskleri ve omurları yerinde tutan sağlam şeritlerdir.

– Kaslar ise hareketi denetler, omurgayı destekler ve sağlamlık kazandırır.

-Omurilik beyinimizin verdiği emirleri vücudumuzun diğer bölümlerine taşınmasından sorumludur.

– Omurilik üst bel bölgesinde sonlanarak bacak kaslarına, idrar kesesine, cinsel organlara giden sinir dalları verir.

– Bu sinirler bacağın hareketini, hissini, idrar çıkarma, dışkılama ve cinsel fonksiyonunuzu sağlar.

Bel Fıtığı Nasıl Oluşur?

Ağır bir yükü kaldırmak veya ters bir hareket yapmak gibi pek çok dış faktörün yanında kişiye ait faktörler de bel fıtığının oluşmasında önemli rol oynarlar.

Çünkü öyle insan vardır ki 120 kg. kaldırır, hiçbir şey olmaz; öylesi de vardır ki 5 kg. kaldırır, bel fıtığı olur.Kişiye ait faktörlerin başında omur kemikleri arasında bulunan ve disk adı verilen kıkırdaklardaki dejenerasyon gelir. Kâinatta hiçbir şeyin tesadüfe bırakılmamış olması gibi diskin beslenmesi de belirli bir plan ve program dahilinde gerçekleşmektedir.

Belirli maddeler diskin belirli yerlerinden geçmektedir. Ancak yaş ilerledikçe diski besleyen damarlar da azalır ve yaklaşık sekiz yaşından sonra hiç görülmezler. Bu yaştan sonra diskin beslenmesi diffüzyonla olur. Disklerin ihtiva ettiği su oranı da çocuk yaştan itibaren yavaş yavaş azalmaya başlar. Bir ceninin diskinde su oranı % 90 iken, çocuklarda bu oran % 80’e, yetişkinlerde ise % 50-60’a düşer.

Neticede disk de giderek küçülür ve yüksekliği azalır. Buna disklerdeki beslenme bozukluğu ve mikro seviyedeki değişiklikler ile kimyasal değişiklikler ve disk üzerine uygulanan mekanik kuvvetlerin yaptığı dejenerasyon eşlik eder.

Diske giren oksijen ve besin miktarı giderek azalırken metabolizma artıklarının atılması zorlaşır. Disk zamanla elastikiyetini yitirir, artık kuvvet aktarma ve kuvveti çevre dokularda dengeli bir şekilde yayma görevini yapamaz olur. Diskin içinde bulunan ve tamir görevi üstlenen destek hücrelerinin sayısı da yaş ilerledikçe azalır.

Tamir olayı zayıflar. Mikro düzeyde bulunan çatlaklar üzerine aşırı yük binince veya kişi yanlış bir hareket yaptığında diskin içindeki yumuşak kısım etrafındaki kapsülü kolayca yırtarak dışarıya doğru çıkar ve bel fıtığı oluşur. Yani zemin hazır hale geldikten sonra bardağı taşıran son bir damla gerekmektedir ki bu, hafif bir cismi kaldırmak veya sadece öksürmek de olabilir. Bazı ailelerin tüm fertlerinde kıkırdak yapıdaki dejenerasyon nispeten daha erken yaşlarda olmakta, dolayısıyla daha sık ve kolay bel fıtığına yakalanmaktadırlar.

Öyle aileler vardır ki, dede, baba ve çeşitli yakın akrabaları bel fıtığından ameliyat etmişizdir. Yani kıkırdak yapıdaki dejenerasyonun genetik yönünün olduğu da söylenebilir.

 

 

Hangi Hastalar Ameliyat Edilmelidir?

Bel fıtığına yakalanan hastaların büyük çoğunluğu cerrahi dışı yöntemlerle tedavi edilir. Ancak bazı hastalar vardır ki, mutlaka ameliyat olmaları gerekir.

Konservatif tedavi dediğimiz cerrahi dışı metodlarla tedavi edilen hasta herşeye rağmen iyileşmiyorsa, yani dayanılmaz inatçı bir ağrıya sahipse ve bu ağrı doğal olarak hayat kalitesinin düşük seyretmesine yol açıyorsa, söz konusu hasta cerrahiye aday demektir. Ne kendisinin ne de çevresinin sürekli ıstırap çekmesine gerek yoktur.

Bazı hastalar konservatif tedaviyle iyileşirler fakat bir süre sonra rahatsızlıkları yeniden nükseder. Bazen iyi, bazen kötü durumdadırlar. Hastalığı bu şekilde senelerce sürüp giden insanlar vardır. Her rahatsızlık döneminde iş, aile ve sosyal hayatları bundan ciddi şekilde etkilenir ve adeta altüst olur. Bunlar genelde cerrahiden çok korkan hastalardır.

Bel fıtığı böyle sık nükseden ve özellikle iş hayatlarındaki verim ve kalite ciddi boyutlarda düşen, bu şekilde haftalar boyu normal yaşantıdan kopan kişilerde cerrahi müdahale gündeme gelmektedir. Bu gruptaki hastalara rahatsızlıklarının nedeni teferruatlı olarak anlatılmalı ve ameliyat kararı kendilerine bırakılmalıdır.

Bel ve bacak ağrısıyla birlikte bacaklarında uyuşma, kuvvetsizlik, bacak adalelerinde zayıflama ve incelme bulunan hastalar da vardır. Sürekli kötüye gitmektedirler. Bunların daha fazla kötüye gitmelerine izin verilmemeli, ameliyatın gerekliliği kendilerine anlatılmalıdır.

Bel fıtığı bulunan bir hastada idrar ve büyük abdest yapamama veya tutamama, makat ve cinsel organlar civarında uyuşma, bacaklarda felce gidiş gibi belirtiler varsa o kişi acilen ameliyata alınmalıdır.

Böyle bir hastada saatlerin hatta dakikaların dahi önemi vardır. Gece yarısında bile olsa derhal ameliyata girilerek sinir elemanları üzerindeki bası bir an önce ortadan kaldırılmalıdır.

Beklendiği takdirde bel fıtığının kendiliğinden iyileşeceği fikri her hasta için geçerli değildir. Bizim uzun yılları kapsayan tecrübelerimiz göstermiştir ki, başarılı bir cerrahi girişim iyileşme sürecini kısaltmakta ve hastalar işlerinin başına genellikle daha kısa sürede dönmektedirler.

Bel fıtığı değişik tekniklerle ameliyat edilebilir. Ameliyat tekniği fıtığın yeri, büyüklüğü ve sayısına bakarak değişebilir. Doktor MR sonucuna bakarak her hasta için en uygun tekniğe karar verir.

Başlıca 3 teknik vardır;

Tam kapalı (endoskopik) yöntem

Mikrocerrahi (mikroskop altında küçük kesi yeri ile) ameliyat

Lazer (nükleoplasti) ile çok küçük fıtıkların yakılması

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. H. Özgür ÖZDEMİR

Prof. Dr. Hasan Özgür ÖZDEMİR, 1970 yılında Antalya / Gazipaşa'da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Hacettepe Üniversitesi'nde (ingilizce) başladığı tıp eğitimini 1995 yılında başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, Akdeniz Üniversitesi'nde yaparak 2002 yılında Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı olmuştur. Uzmanlık eğitimi sonrasında 2000-2017 yılları arasında Başkent Üniversitesi Beyin ve Sinir Cerrahisi bölümünde görev almıştır. 2008 yılında Türk Nöroşirürji Derneği board sınavını 1.likle, alıp yeterlik sertifikası aldı ve 2012 yılında ''Doçent Doktor'' olmuştur. İyi derecede ingilizce bilmekte olan Prof.. Dr. Hasan Özgür ÖZDEMİR, evli ve bir kız çocuğu babası olup, 2012 yılında ''Doçent Doktor'' unvanından sonra 2019 yılı İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Ana Bilim Dalında Profe ...

Etiketler
Bel fıtığı tedavisi
Prof. Dr. H. Özgür ÖZDEMİR
Prof. Dr. H. Özgür ÖZDEMİR
Antalya - Beyin ve Sinir Cerrahisi
Facebook Twitter Instagram Youtube