BEDENİNİZ VE DUYGULARINIZ ÜZERİNDE KONTROL GELİŞTİRMEK -REGÜLASYON
Hepimiz bebeklerin yetişkin desteğine oldukça fazla ihtiyaç duyduğunu kabul edebiliriz, ancak çocuğumuz büyüdükçe ondan kendini daha fazla yönetebilmesini bekleriz; konsantre olabilmesini, gerektiğinde sakinleşebilmesini ve küçücük bir sebepten dolayı kontrolden çıkmamasını.
Bedenimiz Üzerinde Etkili Olan içsel Kontrol Nasıl Gelişir?
Yine, erken dönemlerde ebeveynin ulaşılabilirliği (çocuğun tepki ve ihtiyaçlarına o anda cevap veriyor oluşu) en temel faktördür. İnsan yavruları ilkel bir beyin ile doğar ve belirli bağlamların oluşabilmesi için onlara bakım veren yetişkinlere ihtiyaç duyarlar. Bu, günlük bakim ve pratiğin içinde gerçekleşir. Örneğin, bebek huysuzlanabilir ve nasıl sakinleşeceğini bilmez. Ebeveyninin onun verdiği sinyalleri almasına ve onu sakinleştirmek üzere sallamak, şarkı söylemek, pışpışlamak, beslemek veya altını değiştirmek gibi şeyler denemesine ihtiyaç duyar. Eğer onun sinyallerine cevap veren, ulaşılabilir bir ebeveyni varsa, tekrar eden birçok pratikten sonra daha rahat sakinleşebilir hale gelir ve bedeninde neler olduğunu fark edebilir. Kendini düzenleyebilme becerisi gelişmeye başlar. Ebeveyn çocuğun üşüdüğünü, sıcakladığını, acıktığını, yorulduğunu veya kucaklanmaya ihtiyaç duyduğunu fark edip karşıladıkça çocuk da kendisi için bunları fark etmeye başlar. Çocuk bu anlayışı, ihtiyaçlarının hassasiyetle tekrar tekrar görülüp karşılanmasıyla oluşturur. Diğer yandan, huysuzlandığında ona destek olacak kimse yoksa, olumsuz duyguları gittikçe artar ve bitkin düşünceye kadar huysuzlanmaya devam eder. Korkmuş ve yalnız olmak dışında hiçbir şey fark edip öğrenmez. Bu durum sıklıkla gerçekleştiğinde. bedeni ve duyguları onun için ele alınamaz hale gelir, kendini nasıl sakinleştireceğini bilemez ve bu korkunç hissettirir. Sakin halde olmanın nasıl olduğunu bilmez ve aşırı hareketlenebilir (buna aşırı-uyarılma denir) veya kendini kapatabilir (buna düşük-uyarılma denir).
Aşırı-uyarılan çocukları fark etmek kolaydır; etrafta zıplarlar, bağırırlar, tekme atarlar, odaklanmakta ve konsantre olmakta zorlanırlar. Düşük-uyarılan çocukları fark etmek daha zorlayıcı olabilir çünkü onlar hareketlenmezler, pasif kalırlar, uzaktırlar, ilgilenmezler. Amacımız tüm çocukların, olanlarla ilgilenebileceği, bu sayede yeni şeyler ögrenip, kontrolden çıkmadan eğlenebileceği ve rahatlayıp sakin zamanların da tadını çıkarabileceği ideal uyarılma seviyesinde olmasıdır.
Çocuklar ne kadar kolay ya da zor yatıştırılabildikleri ve kendilerini düzenlemeyi ne kadar kolay öğrenebildikleri konusunda farklılık gösterirler. Bu, birçok çocuğun zorlandığı bir alandır. Çocuklarla oynamaya çalıştığınızda onun hangi hal içinde olduğunu hızlıca fark edebilirsiniz örneğin aktiviteyle aşırı heyecanlı hale gelebilir ve bu kısa süre içerisinde kontrolden çıkmaya ve öfkeye dönüşebilir. Bu durumda ebeveynler genellikle bu tür oyunları oynamayı bıraktıklarını çünkü sonunun hep genellikle bu tür bittiğini söylerler. Bu durumda çocuğun açık şekilde yarıma ihtiyacı vardır çünkü nasıl sakinleşmesi gerektiğini bilmiyordur. Eğlenceli oyunların hep kötü bitmesi üzücü bir durumdur.
Çocuğunuz kendi bedeninde ne olduğunu anlayabilmek için sizin yardımınıza ihtiyaç duyar.