Doktorsitesi.com

BAZEN İNSAN İSMİNİN ALTINDA EZİLİR

Klinik Psikolog Dr. Birgül Emiroğlu Bakay
Klinik Psikolog Dr. Birgül Emiroğlu Bakay
3 Nisan 201888 görüntülenme
Randevu Al
BAZEN İNSAN İSMİNİN ALTINDA EZİLİR

İsimlerin anlamlarına baktığımızda geçmişin günümüze aktarımını, şimdiyi anlamlı kılmayı, geleceğe dair her türlü temenninin, umudun ve inancın etkisi dikkati çekmektedir. Araştırmalar, toplumsal ve kişisel algılamada, isimlerin geleceği biçimlendirmede aktif bir rol üstlenebileceğini göstermektedir.

Ünlü sanatçıların, tarihe geçmiş kişilerin, yetenekli sporcuların, destan kahramanlarının isminin çocuklara verilmesinde, ismi verilen kişinin başarılarını, ününü, saygınlığını gelecekte ismi taşıyan çocukta görme isteğinin payı olduğu düşünülmektedir.

Bazen ebeveynlerin hayallerinin, bazen siyasi ve ideolojik görüşlerinin de isim yoluyla hayata kazandırıldığı; bazen de çocuklara aile büyüklerinin isimlerinin verildiği gözlenmektedir. Ancak çocuğa isim verirken özenli davranmak önemlidir. İsmin moda olması, içinde taşıdığı özel anlam bazen çocuğa zarar verebilir.

Çocuklar farklılıklara karşı dikkatlidirler. Cinsiyete uygun olmayan isimler, söylenmesi zor olan isimler, farklılık barındıran isimler akranlarının kendilerine lakap takması, alay konusu olması ile sonuçlanabilir ve çocuğun duygusal anlamda olumsuz etkilenmesine yol açabilir.” İsim de insana sorumluluk yükleyebilir “İsimle birlikte çocuğa daha doğduğu andan itibaren yüklenen bir takım sorumluluklarda duygusal yük olabilir. ‘Kaybedilen kişiyi yaşatmaya çalışma’, ‘onun kadar başarılı olma’, ‘onun kadar güçlü olma’ düşüncesi ve bunun için çabalama oldukça güç bir iştir. Bununla birlikte ismin içinde barındırdığı özelliğe uygun olmaya kişilik özellikleri yaşam boyu kişiyi olumsuz anlamda etkileyebilir. Örneğin; içinde gücü sembol eden bir isme (Yiğit, Demir, Kaya, Güçlü, Kudret vb.) sahip bir kişinin kendini yetersiz, güçsüz hissetmesi gibi.” 

Etiketler

İnsanPsikolojiİsim anatomisiİsim psikolojisiİsim seçmekİsim koymakGenel piskoloji

Yazar Hakkında

Klinik Psikolog Dr. Birgül Emiroğlu Bakay

Klinik Psikolog Dr. Birgül Emiroğlu Bakay

Birgül Emiroğlu Bakay 1983 yılında İstanbul'da doğdu. İlköğretim ve Lise Eğitimini İstanbul’da tamamladı. 2006 yılında Haliç Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olduktan sonra 2007 yılında Maltepe Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programına kabul edildi. Şizofreni Hastalarında İşlevsel İyileşme Ölçeği ’nin Geçerlilik ve Güvenilirlik Çalışmasını İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniğinde tamamladı. 2018 yıllında İstanbul Arel Üniversitesi Klinik Psikoloji Doktora programına kabul edildi ve “İnfertil Hastalarda İnfertilite Stresinin Yordanmasında Toplumsal Cinsiyet Algısı, Cinsel Mitler Ve Psikiyatrik Belirtilerin Rolü” konulu tezini tamamlayarak Psikoloji Doktoru ünvanını almaya hak kazanmıştır. Türk Psikologlar Derneği'nden Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi, Travma Odaklı Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimi, MidAmerica Nazarene University, Oyun Terapisi Eğitimi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği, Ruhsal Bozukluklarda Sanat Psikoterapisi Eğitimi, İngiltere’de bulunan Tavistock Kliniği’ne bağlı olarak yürütülen İstanbul merkezli “Bebek Gözlemi” eğitimini, Adnan Menderes Üniversitesi onaylı 480 saatlik "Aile Danışmanlığı Eğitim Programını" tamamlamıştır. Yetişkin ve çocuklarda objektif ve projektif test eğitimlerini tamamlayarak uygulama ve yorumlama yetkinliğini kazanmıştır. Çalışmalarını çocuk-ergen ve yetişkinler ile sürdürmektedir. Yayınlanmış bilimsel makaleleri ve yayına hazırlık aşamasındaki çalışmaları bulunmaktadır. 2010 yılından beri İstanbul’da kurucu ortaklarından olduğu Çatı Danışmanlık ve Eğitim Merkezindeki çalışmalarına 2017 Şubat ayı itibariyle Çatı Psikoloji Samsun’ da devam etmektedir. Oyun Terapisi, Sanat Psikoterapileri, Dinamik Psikoterapi ve Bilişsel Davranışçı Terapi ve Şema Terapisi ile çalışmalarını yürütmektedir.

Verdiği De

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.