Anne olunca anladım*

Anne olunca anladım*

Bebeğim doğmadan önce çocuğu olanların çocuğu olmayanlara ‘anne olunca anlarsın/görürsün!’ minvalinde cümleler duyardım. Bu cümle kimi zaman iyi niyetle kimi zaman da ‘çocuğun doğsun da dünyanın kaç bucak olduğunu bir an önce gör’ niyetiyle söylenmiş gibi hissederdim. Bu hissiyat tamamen bana ait olup karşı tarafın gerçek niyetini hakikaten bilemem. Özellikle bu cümleye maruz kaldığım an genellikle şöyle oluyordu: Bir yakınım, arkadaşım çocuğu hakkında bana bir şeyler danışır (kendi talepleri olurdu, çünkü talep etmeyene psikologculuk oynamamJ) ben de elimden ve bildiklerimden geldiğince cevap vermeye çalışır sonrasında söylediğim şeyler karşımdakine biraz zor ve farklı ve özellikle kitabi gelirse konuşma ‘sen şimdi öyle diyorsun da öyle olmuyor işte’ diye başlayıp malum cümle ile sonlanırdı.

Evet haklılık payları var tüm o annelerin. Çünkü ben anne olunca gerçekten de çok şey anladım.

Mesela, sinirlendiren çocuk yokmuş, kendi geçmişi ile bağlantılanan ya da güncel söylemi ile tetiklenen ve akabinde sinirlenen ebeveyn varmış.

Anne olunca anladım ki, sinir krizlerine giren, bağıran, çağıran çocuk yok duyulmayı bekleyen, görülme ihtiyacı olan ama bunlar karşılanmayınca kendini tek bildiği yol olan ağlama ile göstermeye çalışan çocuk varmış.

Anne olunca anladım ki, koşulsuz seven anne baba değil çocuğun ta kendisiymiş. Kendisine kızılsa da bağırılsa da yine de o halleriyle kabul edip kin gütmeden, tehdit etmeden, küsmeden, cezalandırmadan yine de gelip gülümseyen, öpen, koşulsuz kabul duyan çocukmuş.

Anne olunca anladım ki, gözünün içine baka baka döken, atlayan, hoplayan çocuk yokmuş. Sınırları konusunda kafası karışmış ve bu sınırları belirlemeye çalışan çocuk varmış.

Anne olunca anladım ki, inadına yapan çocuk yokmuş, kendisiyle inatlaşıldığı için kendini/benliğini ortaya koymaya çalışan çocuk varmış.

Anne olunca anladım ki, çocuklar aslında öyle ‘çocuk gibi mutlu’ sözünün muhatabı değillermiş, olamazlarmış. Çünkü bu dünya onlar için farklı bir gezegen gibiymiş. Yetişkinlerin hatta kendinden biraz yaşça büyüklerin kaba davrandıkları, kızdıkları, tehdit ettikleri, kafalarına göre ödül ve cezalar (!) verdikleri, çocuklar kendilerini savunmak istedikleri zaman da susturuldukları en kötüsü de bunların diğer büyükler tarafından normal görüldüğü bir dünya ‘mutlu’ bir dünya olamazmış.

Anne olunca anladım ki, çocuklar çevremdeki bazı anne babaların beklediği gibi ‘her dediğimi yapsın’ mantığı içinde büyütüldüklerinde kendi gerçekliğinden vazgeçiyor vazgeçmek zorunda bırakılıyormuş.

Anne olunca anladım ki, ‘uslu çocuk’ tabiri aslında o kadar da uslu bir tabir değilmiş. Her denileni yapan, annesinin dizinin dibinde oturan bir çocuk varsa içinde büyük fırtınalar var demekmiş.

Anne olunca anladım ki, anneye yapışan onu hiç bırakmayan çocuk değil, annenin kendinin bile farkında olmadığı kendi ayrılma bireyleşme döneminin sağlıksızlığının çocuğuna yansımasıymış.

Anne olunca anladım ki, annelik öyle insanın içinde birdenbire peyda oluveren bir şey değilmiş. Uykusuzluğun da emzirmenin de çok üstünde olması gerektiği düşündürülen o ‘annelik’ duygusu öğrenilen bir şeymiş. Çocuk doğduğunda bir yandan fiziksel olarak eski hayatından çok farklı ve yorucu bir serüven başlarken duygusal olarak ‘boşluk’ hissinin olabilmesi normalmiş. İnsanın kendi kendine ‘ben niye diğer anneler gibi hissedemiyorum’ diye düşünmesi çok yazıkmış.

Anne olunca anladım ki kendi çocukluğunda yaşadığı acılar bir bir açığa çıkıyormuş. Anne hiç yaşamadığı ikilemler, karışık duygular, anlam veremediği davranışlar içinde kendini bulabiliyormuş.

Anne olunca anladım ki, ben anne olunca şunu yapmayacağım denilen bazı şeyler farkında olmadan yapılabiliyormuş.

Anne olunca çok şey anladım evet. Herkesin anladığı kendine has, özerk ve biriciktir. Ben çocuğumla anlamaya ve öğrenmeye devam ediyorum. Bazen ileriye doğru adım atarak bazen yerinde sayarak bazen de çok diplerde kendimi bularak. Sadece şunu biliyorum, ben kendi bakışımı çocuğumun bakışına uydurabilirsem ve ona eşlik edebilirsem yaptığım hataların telafisi olabilir. Dünyayı çocukların gözünden bakabilmemiz ümidiyle…

*Yazı, kendi deneyimlerimden yola çıkarak yazılmış, herhangi bir bilimsel atıfta bulunmamış olduğum bir yazıdır.

Bu makale 6 Mart 2020 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Ayşenur Karakülah

Uzm. Psk. Ayşenur Karakülah, Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümünde başladığı eğitimini başarıyla tamamlayarak Psikolog unvanı almıştır. Ayrıca Konya Selçuk Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimini Aile Danışmanlığı alanında tamamlamış daha sonra da Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nde Formasyon Eğitimini tamamlamıştır. Çeşitli belediyelerde Aile Danışmanlığı yapmış üç yıl boyunca özel bir okulda rehber öğretmenliği görevinde bulunmuş ve bu esnada öğrenci Koçluğu eğitimini almıştır. 4 yıl boyunca Psikoterapi Enstitüsü Bayramoğlu Yerleşkesi’nde Psikiyatrist Tahir Özakkaş’tan Bütüncül Psikoterapi Teorik, Formulasyon ve Süpervizyon eğitimleri ile Hipnoz Eğitimlerini, Alp Karaosmanoğlu’ndan Şema Terapi eğitimini almış, oyun terapisi eğitimini de aldıktan sonra çocuk, ergen ve yetişkin danışmanlığı, bunun yanında hamilelik öncesinde ...

Etiketler
Anneler ve bebekleri
Uzm. Psk. Ayşenur Karakülah
Uzm. Psk. Ayşenur Karakülah
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube