Anı yaşamak

İnsan, geçmişi, bugünü ve yarınıyla birlikte yaşar. Ama geçmişe üzülüp gelecek için endişelenmek, çoğu zaman bizi bugünü yaşamaktan alıkoyar.

Anı yaşamak

İnsan, geçmişi, bugünü ve yarınıyla birlikte yaşar. Ama geçmişe üzülüp gelecek için endişelenmek, çoğu zaman bizi bugünü yaşamaktan alıkoyar.

Hiçbir insanın hayatı ve geçmişi gül bahçesi değil, bundan emin olabilirsiniz. Çocuklukta alınan yaralar, herhangi bir yaşta yaşanan travmalar, sağlık sorunları, maddi kayıplar, başarısızlıklar, sevdiklerimizin kaybı gibi birçok yaşantı geçmişi hatırlayınca üzülmemize, ağlamamıza, kötü hissetmemize sebep olabilir ve bu gayet insanî, hatta olması gerekendir.

Yas ve travma gibi durumlar başta olmak üzere, kayıplarımızın acısını yaşamak, paylaşmak, toparlanmamız için gereklidir. Ama geçmişteki acıları, ilk günküne yakın yaşamak, depresyon, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk gibi birçok rahatsızlığa neden olabilmekte, hayatı yaşanmaz hale getirebilmektedir.

Madalyonun öbür yüzünde gelecek için kaygılanmak, karamsar, kötümser bir bakış açısıyla tabiri caizse felaket tellallığı yapmak, "dereyi görmeden paçaları sıvamak" vardır. 

Geleceği kimse tamamen öngöremez ve planlayamaz. Tabii ki elimizden gelen her şeyi yapacağız; hayallerimizi gerçekleştirmek için hedefler belirleyip bu doğrultuda hareket edeceğiz. Ama bizim dışımızda birçok etken de olumlu ya da olumsuz sonuçlar almamıza sebep olabilir; her ikisine de...

Robot değiliz; kimse geçmişi ve geleceği düşünmeden yaşayamaz. Önemli olan:

Her yeni günü, hayatımızın geri kalanı için -ki ne kadar kaldığını bilmiyoruz- bir fırsat olarak görmek, şükretmek.

Şu anda ne yapabileceğimize odaklanmaya çalışmak, anın tadını çıkarmak, üzgün, stresli, mutsuzsak, bunun geçeceğini bilerek çözüm bulmaya çalışmak.

Geçmişi kabul edip (Yaşananı geri getirip değiştiremeyiz.), affedip (Kendimizi, başkalarını, olayları...), ders alıp (Yapılan hata, onu bir daha yapmamız için en iyi öğretmendir.); gelecekle ilgili yapılabilecek her şeyi yapıp umutlu olmaktır.

Mevlana'nın dediği gibi:

"Düne ait ne varsa, dünle gitti cancağızım

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım"

Bu makale 24 Haziran 2022 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Hatice Zengel

1975 Adana doğumluyum. Liseyi Adana Kız Lisesi'nde okudum. 2000 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Psikoloji Bölümü'nü bitirdim. Yaklaşık üç yıl özel eğitim merkezlerinde çalıştıktan sonra 2002 yılı Ekim ayında  Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi'ne atandım. Dört yıl Üniversitenin Zihin Engelli Çocuklar Merkezi'nde çalıştıktan sonra Sağlık Bakanlığı kurumlar arası geçiş sınavıyla atandığım Kütahya Evliya Çelebi Devlet Hastanesi'nde dört yıl, iller arası geçiş kurasıyla atandığım Osmaniye Devlet Hastanesi'nde bir buçuk yıl çalıştım. Şubat 2012 tarihinde atandığım Dr Ekrem Tok Adana Ruh Sağlığı Hastanesi'nde yaklaşık 10 yıl çalıştıktan sonra devlet memuriyetinden ayrılıp kendi ofisimde çalışmaya karar verdim. 2022 Ocak ayı itibariyle kendi ofisimde danışanlarımı almaya başladım. Web Sitesi: Psk. Hatice Zengel İlgi ...

Etiketler
Anı yaşamak
Psk. Hatice Zengel
Psk. Hatice Zengel
Adana - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube