Aman bıçak değmesin! (mi?)

Aman bıçak değmesin! (mi?)

Yukarıdaki ifadeyi herhalde duymayan yoktur. Kanserli hastalar ve yakınları arkadaşları, komşuları gibi hekim olmayanlardan duydukları bu ifadeye tam bir teslimiyetle inanır, neredeyse 30 yıldır ülkemizde vurgulanan “kanserden korkma geç kalkmaktan kork” sloganını kulak ardı ederler.

Peki gerçekten bıçak değmesin diye tabir edilen kanserli dokunun ameliyatla çıkarılması kanserin alevlenmesine neden oluyor mu? Bu sorunun cevabı elbette “HAYIR”’dır. Öyleyse hemen akla bir başka soru gelecektir; O zaman neden halk arasında böyle bir inanış vardır? Bu sorunun cevabı kanserin davranışında gizlidir.

Normal doku hücreleri ancak gerek olduğunda bölünerek çoğalırlar ve oldukları yerde kalırlar. Bu normal hücrelerin birinde normalin dışında bir değişim olduğu zaman hücre içinde mevcut olan genetik kodlama ile hücre intihar eder ve bu sayede organizmaya zarar verecek bir durum oluşmadan anormal süreç sonlanmış olur. Şayet bu intihar olayı gerçekleşmez ise hücre kanser hücresine dönüşebilir ve yukarıda bahsedilen ihtiyaç halinde bölünerek çoğalma özelliği çoğu kanser türleri için geçersiz olur. Bu durumda kontrolsüz çoğalan kanser hücreleri başlangıçta hiçbir problem oluşturmazlar. Çünkü hücrenin 1cm’lik bir kanser dokusu oluşturabilmesi için 30 kez bölünmesi gerekir. Bu süre kanser hücresi ayda bir bölünüyorsa 30 ay, 5 ayda bir bölünüyorsa 150 aya denk düşer. Buradaki hesaptan anlaşılacağı gibi kanserin türüne göre bir kanser dokusunun fark edilebilecek düzeye gelmesi için uzun bir süreye ihtiyaç vardır. Oysa büyüme hızı sabit olmasına karşın 1 cm’lik bir tümörün 2 cm’ye ulaşması için sadece bir bölünme zamanına yani 1-5 aya ihtiyacı vardır. Bir o kadar süre eklerseniz çap 4 cm’ye bir daha eklerseniz 8’cm’ye çıkar. Özetle 1cm’lik tümör 30 ayda oluşabilirken bunun 8cm’ye çıkması için ilave olarak sadece 3 aya ihtiyacı vardır.

Kanserli hastalar hekime müracaat ettiklerinde tespit edilen tümörlerini çeşitli nedenlerle ameliyat esnasında çıkarmak mümkün olmaz ise elbette bu tümörün çapının ikiye katlanması için gereken süre çok kısa olacaktır. Ancak hasta ameliyat olmasa da bu ikiye katlanma elbette gerçekleşecektir. Arkadaşlar ve komşular gibi hekim olmayanların “aman bıçak değmesin” derken gözden kaçırdıkları bu nokta çoğu zaman küçük bir tümörü olan ve cerrahi tedavi ile tam iyileşme sağlanabilecek hastaların bu şanslarını ellerlinden aldıklarını acaba hesaba katıyorlar mı?

Günümüzde anestezideki ve cerrahi tekniklerdeki gelişmelere kanserli hücrelere karşı geliştirilen ilaçlarında eklenmesi ile birçok kanser türünde çok başarılı sonuçlar alınmaktadır. Cerrahi tedavinin başarısı gelişen tekniğin yanı sıra tümörün çapı ve yaygınlığı ile de doğru orantılıdır. Tümörün çapı ne kadar küçük ise elbette cerrahi tedavinin başarısı da o oranda yüksek olacaktır. O halde gerekiyorsa bırakalım bıçak değsin, yeter ki geç kalmış olmayalım.

Küçük bir ayrıntı; ameliyat esnasında bıçak tümöre değil tümörün etrafındaki kanser olmayan dokulara değer, bu sayede tümör etrafındaki bir miktar normal doku ile birlikte tamamen çıkarılmış olur, gözle görülmeyen mikroskobik yayılımların varlığı veya yokluğu hastanın akıbetini belirler.  

Bu makale 16 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Ahmet Balık

Prof. Dr. Ahmet Balık, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, Gaziantep Üniversitesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı'nda tamamlayarak Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. 

Prof. Dr. Ahmet Balık, Mesleki çalışmalarına Medical Park Gaziantep Hastanesi'nde devam etmektedir.

Etiketler
Bıçaksız ameliyat
Prof. Dr. Ahmet Balık
Prof. Dr. Ahmet Balık
Gaziantep - Genel Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube