Akne izleri ve tedavi yöntemleri

Akne izleri ve tedavi yöntemleri

Bu yazıyı okumadan önce Akne vulgaris (ergenlik sivilcesi) başlıklı yazımı da okumanızı öneririm.

Ergenlik döneminde çok sık görülen akne vulgaris (ergenlik sivilcesi), ne kadar erken yaşta başlarsa o kadar ciddi olma eğilimindedir. Erkeklerde kızlara göre daha şiddetli seyredebilir. Genellikle ergenlik dönemi sonunda gerilemekle birlikte, bazen daha sonraki yaşlarda devam edebilir.

Akne özellikle yüz gibi görünen bölgelere yerleşmesi ve iz bırakabilmesi nedeni ile hastalarda ciddi psikolojik ve sosyal sorunlara yol açar. Ergenlik çağında varlığı normal kabul edilip gerekli tedaviler yapılmazsa depresyon, anksiyete bozuklukları, kendine güvenin azalması, sosyal fobi oluşması ve bunlara bağlı olarak hayat kalitesinde azalma ortaya çıkabilir. Bu nedenlerle nasıl olsa kendiliğinden geçer diye düşünüp tedavisiz bırakılmamalıdır. Psikolojik olarak zorlu bir yaş döneminde yaşanan bu hastalığın tedavisinde amaç; mevcut bulguları azaltmak, yeni lezyon çıkışını mümkün olabildiğince önlemek ve en önemlisi kalıcı izlerin oluşmasını engellemektir. Sivilcelerin derin yerleşimli tipe dönüşmesini engellemek ve sonuçta iz kalmasını önlemek için cildi temiz tutmak, tedaviye erken başlamak, uygun tedavileri kullanmak ve sivilceleri sıkmamak-koparmamak önemlidir.

Amaç iz bırakmadan sivilce tedavisini tamamlamak olsa da akne izleri ile çok sık karşılaşıyoruz. Bu izler farklı görünümlerde karşımıza çıkar. Bazen çok sayıda, iğne başı büyüklüğünde çöküklükler olarak, bazen ise geniş tabanlı, büyük, yuvarlak, oval, parmak basılmış gibi çöküklükler şeklinde oluşur. Deriden kabarık ve sert oluşumlar veya deri renginden koyu lekeler de görebiliriz. Sıklıkla farklı türde olan bu izlerin birkaçı bir arada oluşur. Yüzeysel ve küçük olanlar zaman içinde kendiliğinden düzelebilir, derin ve geniş olanlar ise yaşam boyu kalıcıdır.

Kişinin yaşı, izlerin süresi, tipi, yaygınlığı veya derinliği iz tedavisinde seçilecek yöntemi değiştirir. Bazı durumlarda tek bir yöntem değil, birkaç yöntemi bir arada kullanmak ve sürme ilaçlarla desteklemek gerekir. Şimdi bu tedavileri gözden geçirelim:

Kimyasal soyma (peeling)

Glikolik asit, laktik asit, malik asit, sitrik asit, salisilik asit, triklorasetik asit gibi kimyasal maddelerin deri yüzeyine uygulanması ile cildin kontrollü olarak soyulma işlemidir. Bu amaçla maddeler tek başına veya kombinasyon şeklinde yüzeysel olan izlerde ve lekelerde tercih edilir. Yaz aylarında ve son 6 ay içinde izotretinoin kullanan hastalarda uygulanmaz.

Uygulama öncesinde yüz temizlenir, kullanılacak olan madde yüze bir fırça, pamuk uçlu aplikatör veya sünger yardımı ile sürülür. İşlem sırasında hafif bir yanma hissi oluşur; işlem sonrasında kimyasal maddeye ve uygulama süresine göre değişik derecelerde kızarıklık, soyulma veya kabuklanma gelişir. İşlem bitiminde soğuk kompresler, hafif nemlendiriciler ve güneş koruyucu kremler uygulanır. Sonraki günler güneşten koruyucu kullanımına devam edilir. Şiddetle kurulama ve sürtme hareketleri önerilmez.

Kimyasal soymada istenen etkinin sağlanabilmesi birkaç hafta aralarla tekrarlayan uygulamalar gerektirir.

Mikroiğneleme (dermaroller) tedavisi

Üzerinde çok sayıda ince iğnelerin bulunduğu, derinlik ayarı yapılabilen dermaroller, dermapen veya dermastamp gibi aletler kullanılarak uygulanır. İzlerin bulunduğu deri yüzeyinde ince kanallar açan bu cihazlar, yara iyileşmesi sürecini başlatır ve izlerde belirgin düzelme sağlar. İstenen etki tekrarlayan uygulamalar ile elde edilir.

Uygulama yapılacak olan deri bölgesi topikal bir ilaçla uyuşturulur. İşlem sırasında cildin yapılanmasını sağlamak amacı ile PRP de tedaviye eklenebilir. Rahatlatıcı olması amacı ile soğuk kompres veya maske uygulanarak işlem tamamlanır. İşlemden hemen sonra kızarıklık ve hafif şişlik, daha sonrasında birkaç gün süren iğne başı büyüklüğünde kabuklanmalar oluşur.

İşlem 2-4 haftada bir, 3-4 kere tekrarlanır.

Fraksiyonel lazer tedavisi

Fraksiyonel lazerler (Er:YAG ve CO2) iz tedavisinin altın standardını oluşturur. İzin derinliği ve genişliğine göre farklı şiddette uygulamalar yapılır. Lazer atımları hem epidermis hem dermiste mikrokanallar açar ve işlem sonrasında kanallar arasında kalan sağlam deri bölgeleri izleri azaltacak şekilde deriyi tekrar yapılandırır.       

Uygulama yapılacak alan lokal anestezikli bir krem ile uyuşturulur. Lazer atımları iz alanlarında izin derinliğine ve şekline uygun enerjiler seçilerek uygulanır. İşlemden sonra uygulama alanında birkaç gün süren kızarıklık, ödem ve kabuklanma oluşabilir. Bu süre zarfında nemlendiriciler, antibiyotikli kremler ve güneşten koruyucular kullanılır.

Seanslar 4-6 haftada bir yapılır, istenen etki sağlanana kadar devam edilir.

İğneli fraksiyonel radyofrekans tedavisi

İğneli fraksiyonel radyofrekans uygulaması son yıllarda kullanılmaya başlanmış ve iz tedavisinde en çok tercih edilen uygulamalar arasına girmiştir. Bu sistem deride ince kanallar açarak başlatılan doğal yara iyileşmesi süreci ile radyofrekans enerjisinin ısıtıcı etkisini birleştirir. 

Uygulama başlığında bulunan özel tasarlanmış mikro iğneler cildin altına iner ve derin tabakaya radyofrekans enerjisini iletir. Cilde giren ince iğnelerin oluşturduğu mikro hasarlanma, büyüme faktörlerinin çoğalmasını ve dolayısı ile derinin kendini onarma ve yenileme sürecini başlatmasını sağlar. Alt tabakaya iletilen enerji ise dokuları ısıtır ve ısınmanın etkisi ile kollajen sentezi uyarılarak sivilce izlerinde toparlanma sağlanır.

Uygulama yapılacak alan lokal anestezikli bir krem ile uyuşturulur. Kişiye özel başlık sisteme takılır ve uygun dozlar belirlenir. İşlem yaklaşık 30-45 dakika sürer. İşlemden sonra uygulama alanında birkaç gün süren kızarıklık, ödem ve kabuklanma oluşabilir, bu dönemde nemlendiriciler ve güneşten koruyucular kullanılır.

İğneli radyofrekans işlemi tek başına uygulanabilir veya PRP ile kombine edilebilir. Seans sıklığı ve sayısı genellikle 3-4 haftada bir, 3-6 seanstır. Etkinlik ilk uygulamadan itibaren fark edilir. Önerilen tedavi seansları tamamlandıktan 3 ay sonra bile ciltteki yenilenme devam eder.

Tüm bu yöntemlerin yanında derin ve sert izlerde alttaki dokuyu serbestleştirmek için müdahale etmek ve PRP gibi doku yenileyici tedavi eklemeleri yapmak gerekebilir.

Bu makale 9 Ağustos 2021 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Göksun Karaman

Prof. Dr. F. Göksun Karaman, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden 1989 yılında mezun olmuştur. 1993 yılında Ankara Hastanesi Dermatoloji bölümünde Deri ve Zührevi Hastalıklar uzmanlık eğitimini tamamlayıp, yine Ankara’da mecburi hizmetini yapmıştır. Daha sonra Aydın’da Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde göreve başlamıştır. 2002 yılında doçentlik, 2007 yılında profesörlük unvanlarını hak ederek 2016 yılına kadar bu kurumda öğretim üyesi olarak çalışmıştır. 2016 yılında emekli olduktan sonra Aydın ve İzmir’de özel hastane ve tıp merkezlerinde hem klinik dermatoloji hem de kozmetik dermatoloji alanlarında çalışmaları olmuştur. İlgi alanları akne, saç hastalıkları, ekzemalar, vitiligo, Behçet hastalığı, sedef hastalığı ve kozmetik dermatolojidir. İyi derecede İngilizce bilmektedir. Prof. Dr. F. Göksun Karaman, mesleki çalı ...

Etiketler
Prp yöntemi
Prof. Dr. Göksun Karaman
Prof. Dr. Göksun Karaman
Aydın - Dermatoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube