Doktorsitesi.com

Aile ve Teknoloji

Klinik Psikolog Savaş Polat
Klinik Psikolog Savaş Polat
7 Kasım 20131293 görüntülenme
Randevu Al
Aile ve Teknoloji

Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip olan ülkemiz, gelişmekte olan ülkeler arasında. Ülke olarak bu değişim ve gelişimden son yıllarda biz de payımıza düşeni yaşıyoruz. Özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte hayatımızın her alanında çok hızlı bir değişim yaşanmaya başladı. Bu değişim önce bireyleri sonra aile yaşantılarını daha sonra ise bütün toplumu etkiledi.

Bu süreç öncelikle özel televizyonların çoğalması ile başladı. Daha  sonra hayatımıza diziler, magazin programları ve kadın programları girdi. Televizyonun hayatımıza girmesiyle  sıcak  komşuluk ilişkilerimiz zayıfladı. Komşular arası gidip gelmeler sadece bayramlarda ve özel günlerde  yaşanan bir adet olarak görülmeye başlandı. Ailecek yenen akşam yemeğinin ardından ailenin bütün bireylerinin izlediği ortak dizilerin yerini anne-baba ve çocuklarının izledikleri dizi ve programların  farklılaşmaya başladığı günler takip etti. Hızlı bir şekilde hayatımızın merkezine oturan internet ve cep telefonu kullanımı ortak ya da ayrı ayrı da olsa izlenen televizyonun pabucunu dama attı.

Diziler, magazin programları, yarışmalar ve evlilik programları derken birden kendimizi sosyal ağların içerisinde bulduk. İnternet üzerinden hiç görmeden edinilen arkadaşlıklar, birbirini tanımadan kurulan evlilikler, ihanetler ve yıkılan  yuvalar , ortada kalan çocuklar derken bu durum toplumun kanayan bir yarası haline dönüştü.

Sosyal paylaşım ağları, yapay ilişkiler, sanal çiftlikler derken hayatın gerçekliğinden her geçen gün uzaklaştık. Paylaşım ağlarında  yapay gülücükleri bol kullandık  fakat hayatımızda doğallığı, içtenliği ve tebessümü çoktan  unuttuk.

                Değerlerimiz altüst oldu, insanımız kültürümüze özgü olan sıcaklığını ve samimiyetini kaybetti, sosyallikten uzaklaşıp tamamen bireyselleşerek, aile ve toplum hayatının önemi azaldı, bireylerin kendilerini sanal yaşamlara hapsettiği bu dönemde aile bağları büyük ölçüde zayıfladı. Bu hızlı değişimlere ayak uydurmakta zorlanan  geleneksel aile yapısına sahip , örf ve adetlerini koruyan ve bunları yaşam biçimi haline getiren  aileler ile  her an bir değişimin içinde olan gençler arasında ciddi çatışmalar yaşanmaya başlandı. Geleneksel aile yapısı ile teknoloji nesli arasında yaşanan bu çatışma hali her geçen gün  şiddetini artırarak ,  bir anlamda geleneksel değerler ile günümüz dünyasının dayattığı gerçekler arasında ki meydan savaşına dönüştü.

                Geniş ailelerde büyüyen ,geleneksel aile yapısının değerlerini taşıyan ebeveynler günümüz gençliği ile kendilerini kıyasladıklarında, kendi çocukluklarında, gençliklerinde yaşadıkları değerleri günümüzün gençlerinde göremeyince hayal kırıklığına uğramakta, kendi değerlerinin çocuklarında da olması arzusu gençler ile aileleri arasında uçurumlar oluşturmaktadır. Saygı, sevgi,  paylaşmak ve şükretmek gibi değerlerin günümüz gençliğinde ki yaşanma biçimleri ile ebeveynlerin geçmiş yaşantıları arasında ki kurulan bağ, aile içi iletişim çatışmalarına  hatta aile içi şiddete neden olabilmektedir.

            Bireysellik ve menfaatin ön plana çıkması aile bağlarını kopararak, aile içi paylaşımları azalttı. Aile içi iletişim kanalı takip edilmeyince aile içi şiddet ve devamında boşanma oranları arttı. Toplumumuzun en önemli birimi olan ailelerimizde yaşanan sonu gelmeyen çatışmalara dur demenin, kendisini sanal çiftliklere, dostluklara ve yaşantılara hapseden Türk insanının teknoloji ve getirilerini tersten okumasının sonu gelmeli, anne-babaları ayrı odalara kurulmuş televizyonlardan, bilgisayarlardan, gençlerimizi ellerinden hiç düşürmedikleri cep telefonlarından kurtararak hapsoldukları sanal dünyalardan kurtarmalı, mutluluk ve huzuru  sosyal ağlarda arayan, arkadaşlıkların sanal, ilişkilerin günlük, saygının unutulduğu, şükrün kalpten değil cepten yapılmaya başlandığı bu günlerde  sahip çıkabildiğimiz değerlere daha da sıkı sarılarak ,gelecek nesillere örnek teşkil edecek biçimde yaşamalı, aile hayatına daha çok önem vererek aynı masa  etrafında oturup yemek yiyebilen , sohbet edebilen , duyguların ve sevginin paylaşıldığı aile ortamını yeniden inşaa edebilmeliyiz aksi halde ,  ekranlara  hapsolmuş samimiyetsiz, mutsuz ve yalnız bireyler olarak yaşamanın yollarını öğrenmeliyiz…

Etiketler

Teknoloji bağımlılığıAileTeknolojiAile ve teknoloji

Yazar Hakkında

Klinik Psikolog Savaş Polat

Klinik Psikolog Savaş Polat

Uzman Klinik Psikolog Savaş POLAT, 1984 yılında Reşadiye’de doğmuştur. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümünde lisans programını 2007 yılında başarıyla tamamlamıştır. Mezun olduğu yıldan itibaren kamu ve özel sektörde çeşitli kurumlarda psikolojik danışmanlık, eğitim ve seminer çalışmalarını sürdürmektedir. Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Bürosunda ve mahkemelerde bilirkişi-pedagog olarak görev almıştır.

İstanbul Esenyurt Üniversitesinde Klinik Psikoloji Yüksek Lisansını “Bağlanma Stilleri ve İlişkiye Yansımaları” konulu çalışması ile tamamlayarak Uzman Klinik Psikolog olmuştur. Psikoterapi Enstitüsü Genel Başkanı Uzman Dr. Tahir ÖZAKKAŞ tarafından verilen ve üç yıl süren,teorik-formülasyon-süpervizyon aşamalarından oluşan "Bütüncül Psikoterapi Eğitimini" başarı ile tamamlamıştır. DBE(Davranış Bilimleri Enstitüsü)’den EMDR “Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşlemleme”Gaziosmanpaşa Üniversitesinden  "Aile Terapisi",CİSED( Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği)’den Cinsel Terapi Eğitimlerini almıştır. 

Mesleki tecrübesi ile almış olduğu eğitimleri birleştirerek oluşturmuş olduğu "Dinamik Yönelimli Bütüncül Psikoterapi" anlayışı ile çalışmalarını sürdürmektedir. Bütüncül Psikoterapi:içerisinde bir çok kuramı ve tekniği barındıran, teorik bilgiyi işe yararlılık perspektifinde entegre ederek danışanların gerçekliğini anlamaya çalışan ve her danışanın bireysel ihtiyacına göre süreci yeniden şekillendiren dinamik bir psikoterapi armonisidir. Bu psikoterapi armonisi "Klasik Psikanaliz, Bilişsel-Davranışçı Psikoterapi, Ego Psikolojisi, Nesne İlişkileri, Aktarım Odaklı Psikoterapi, Masterson Yaklaşımı, Kendilik Psikolojisi, İlişkisel Psikanaliz,Transaksiyonel Analiz,Varoluşçu Psikoterapi"gibi ekollerin parçalarından oluşan ve danışana özgü bir psikoterapi haline dönüşen dinamik bir yapıya sahiptir.
Aile ve çift terapisinde duygu odaklı yaklaşımı,kaygı bozukluklarında ise EMDR ve bütüncül yaklaşımı kullanmaktadır.

Psikoterapi Enstitüsü, EMDR  gibi mesleki etiğe ve gelişime katkı sunan derneklerde üyeliğini devam ettirmektedir.
Türk PDR Derneği Üyesi olan Uzm. Kl.Psk. Savaş POLAT , ''İçimizdeki Yabancı'' kitabının yazarıdır. Evli, iki çocuk babasıdır ve mesleki çalışmalarına Tokat ve İstanbul’da devam etmektedir.

U

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır