Adet öncesi sendrom

Adet öncesi sendrom

Adet öncesi (Premenstrüel) Sendrom Adet öncesi sendrom, kadın sağlığını yakından ilgilendiren, fiziksel ve psikolojik yakınmalarla seyreden ve kişilerarası ilişkileri etkileyen bir durumdur. Psikiyatri pratiğinde kadınların ruhsal durum muayanesi sırasında bu durum sık sık karşımıza çıkmakta zaman zaman ayırıcı tanıda ve tedavi takibinde önemli rol almaktadır. Genellikle adet kanamasından 7–14 gün önce başlayan, kişisel farklılıklara göre değişik belirtiler kompleksi gösteren ve bu nedenle bir sendrom olarak isimlendirilen adet öncesi sendrom, ilk olarak ruhsal yapıda değişkenlik ve ödem oluşumuna eğilim olarak tanımlanmıştır. Bu sendromun bir çok karışık ve herkeste farklı görülen semptomları mevcuttur. En sık görülen belirtiler; meme ağrısı, ödem, karın şişkinliği ve ruhsal değişkenliklerdir. Kadınların yaklaşık olarak %30-50’sinde adet öncesi sendrom vardır. Bu olguların %5-10’unda belirtiler çok şiddetli olabilmektedir. Genellikle 25– 35 yaşlarında görülür. Adet öncesi sendrom tanısını koyabilmek için Dünya Sağlık Örgütü sınıflaması olan ICD-10’a göre şunlar gereklidir;

A. Belirtiler sadece adet döngüsünün adet öncesi evresinde ortaya çıkar, adet döneminden kısa süre önce zirveye ulaşır ve adet dönemiyle birlikte veya kısa bir süre içinde kaybolur.

B. Aşağıdaki belirtilerden bir tanesi yeterlidir:
• Hafif ruhsal huzursuzluk 

• Şişkinlik hissi ve kilo alma 

• Memelerde hassasiyet 

• El ve ayaklarda şişme 

• Çeşitli ağrılar 

• Konsantrasyonda azalma 

• Uyku bozukluğu 

• İştah değişikliği Amerikan Psikiyatri Birliği nin tanı kategorisi olan DSM ye göre premenstrual disforik sendrom adı verilmektedir. Bu bozukluk Hipokrat dönemine dek uzanmaktadır. 1952’ de Dalton “Adet Öncesi Sendrom” terimini ilk kullanan kişi olmuştur. 1987 yılında “Amerikan Psikiyatri Birliği” tarafından Geç Luteal Faz Disforik Bozukluk ya da Adet Öncesi Disforik Bozukluk olarak tanımlanmıştır.

Görülme Sıklığı Kadınların %70–90’ının yaşamlarının belirli dönemlerinde adet öncesi sendromu yaşadıkları, %20–40’ında bu şikâyetlerin önemli derecede, %5–10 unda ise çok şiddetli olduğu kabul edilmektedir. 1972 yılında yapılan çok uluslu bir araştırmada Türk, Nijeryalı, Yunan, Japon, Amerikalı gibi çeşitli ülke kadınlarının arasında, adet öncesi sendrom belirtilerinin Nijeryalı ve Türk kadınlarında en sık, Japon kadınlarında ise en az bulunduğu bulunmuştur. Türk kadınlarında %88 ile en sık görülen semptom gerginliktir. Nedenleri Adet öncesi sendromun nedenleri konusundaki bilgiler net değildir. Birçok değişik etkenler ve fizyopatolojik olaylarla adet öncesi sendromun nedenleri açıklanmaya çalışılmıştır. Adet öncesi dönemde kadınların bilişsel ve duyusal algılarında değişiklikler olduğu gösterilmiştir. Adet öncesi dönemde görsel ve işitsel algıların ve dikkatin değiştiği, strese yanıtın abartılabilir hale geldiği, tat ve koku duyularında dahi farklılık olduğunun gösterilmiştir. Bu dönemde kadınların intihara ve suça meyillerinin arttığı da gösterilmiştir. Adet öncesi sendrom tanı olarak tekrarlayan bir biçimde ve adet öncesi bir alevlenme ile karakterize olduğundan yine sıklıkla düşünülen etken hormonlar olmuştur Adet öncesi sendromun nedenleri ile ilgisi olduğu düşünülen hormonlar; over hormonları, prolaktin, insülin, tiroksin, gonadotropin, kortizol, büyüme hormonu, aldosteron, endojen opioidler, serotonin, prostaglandin ve testesterondur Adet dönemi ve adet öncesi dönemdeki durum ve davranışlar, kültürel inançlar, kişilik yapısı, kadınlık rolü, toplumsal tutumlar, inançlar, beklentiler, kadının kendilik algısı, hayat stresörleri gibi birçok faktör adet öncesi sendromda önemli psikodinamik faktörlerdendir. Adet öncesi sendrom belirtilerinin etnik köken, şehirleşme, evlilik durumu, ev içi eşitlik, eğitim ve iş durumu gibi sosyo- kültürel faktörlerden etkilenmektedir. Kadınlar, kadınlığın reddi, erkeğe yönelik düşmanlık ve kendini cezalandırma gibi psikolojik faktörlerden de etkilenirler. İlk adet dönemi hakkındaki bilgiler ve adet öncesi dönemdeki tecrübeler, adet döngüsüne karşı tutumda etkilidir. Adet döngüsü ile ilgili tutum, duygu ve düşünceler olumsuz ve ürkütücü ise, adet öncesi sendrom daha şiddetli olmaktadır. Adet öncesi dönemde olduğunu bilen kadınlarda, bilmeyenlere göre belirtilerin çok daha fazla olduğu saptanmıştır Adet öncesi sendrom ilk tanımlandığı yıllarda psikosomatik bir rahatsızlık olarak değerlendirilmiştir. Tedavisi Adet öncesi sendromun nedeni tam olarak bilinmediğinden tedavi daha çok semptomlara yöneliktir.. Temel tedavide ilk aşama egzersiz, beslenme şeklinin düzenlenmesi ve stresle başa çıkma yollarının öğrenilmesidir. Egzersizin, adet öncesi yakınmalardan; öfke ve çökkün duygu durumuna iyi geldiği ayrıca göğüslerde hassasiyet ve karında şişlik gibi şikayetlerde de gerileme sağlamaktadır. Özel bir diyet listesi bulunmamakla birlikte, kafein kısıtlanması, karbonhidrat ağırlıklı, proteini az olan bir diyet uygulanması adet öncesi sendrom belirtilerinde azalmaya yol açmaktadır. Adet öncesi sendromda vücutta fazla sıvı birikimine bağlı olarak bazı belirtilerin gelişmesi idrar söktürücü ilaçlarla tedaviyi de ön plana çıkarmıştır. Bu ilaçların şişlik ve ödem yakınmalarını azalttığı, ancak diğer yakınmalara pek etki etmediği gözlenmiştir. Adet öncesi sendrom nedeniyle özellikle kadın hastalıkları ve doğum doktorları hastalara sıkça doğum kontrol hapları önermektedir. Doğum kontrol hapları göğüslerde şişkinlik ve hassasiyet, karında şişlik gibi somatik yakınmalar için faydalı olmakla birlikte duygu durumuna yönelik belirtiler üzerinde etkileri sınırlıdır. Eğer belirtiler şiddetli değilse bu ilaçlar fayda sağlamaktadır. Son yıllarda serotonin üzerinden etkili antidepresan cinsi ilaçlar adet öncesi sendromun psikolojik belirtileri üzerinde belirgin bir etkinlik göstermiştir. Gerek uzun süreli kullanımları gerekse de kısa süreli kulalnımları ile yapılan bütün araştırmalarda başarılı bulunmuştur. Bunun yanında semptomları çok şiddetli olan bazı kadınlarda başka psikotrop ilaçlarda tedavide fayda göstermektedir. İlaçsız tedavi yöntemleri arasında psikolojik davranış tedavileri ve gevşeme egzersiz programları da bulunmaktadır. Gevşeme programlarının adet öncesi sendrom belirtilerinde azalmaya yol açtığı gösterilmiştir. Bilişsel davranışçı tedavi yöntemleri de faydalı bulunmuştur.

Bu makale 12 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dr. Öğr. Üyesi Sabri Burhanoğlu

Yard. Doç. Dr. Sabri Burhanoğlu, tıp eğitimini 1996 yılında başladığı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde 2002 yılında tamamlamış ve ardından aynı yıl Londra King's College Hospital, Luminal Gastroenterology Unitesinde gözlemci olarak görev yapmıştır. Uzmanlık eğitimine ise 2003 yılında Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Genel Cerrahi bölümünde başlamış ancak bu alandaki eğitimini kendi isteği ile yarıda bırakmış ve 2004 yılında azi Üniversitesi Tıp Fakültesinde Psikiyatri uzmanlığı eğitimine başlamıştır. Yrd. Doç. Dr. Burhanoğlu, 2009 yılında “Erkek Alkol Bağımlılarında Yürütücü İşlevler Ve Problem Çözmenin Ayıklık Süresi ve İçme Miktarı İle İlişkisi” adlı uzmanlık tezi ile Psikiyatri Uzmanı unvanını almış ve mecburi hizmet görevini Trabzon Ataköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde gerçekleştirmiştir. Yrd. Doç. Dr. ...

Etiketler
Adet öncesi gerginlik
Dr. Öğr. Üyesi Sabri Burhanoğlu
Dr. Öğr. Üyesi Sabri Burhanoğlu
İstanbul - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube