0-2 ay: Kendine bakan kişiyi sesinden, kokusundan tanır.2 ay: Kendine gülümsendiğinde o da gülümseyerek karşılık verir.
6 ay: Aynada kendi yansımasını tanır.Gözünün önünden kaybolan nesneyi unutur, aramaz: “Görünmüyorsa yoktur”.Tepkileri amaçlı değil rastlantısaldır
2-7 ay: Ayrım yapmadan, kendisiyle ilgilenen herkesle birlikte olmaktan zevk alır. Kucakta olmak ister.
7-9 ay: Tek bir kişiye bağlanır. Ondan ayrı kaldığında endişelenir.
9 ay: Kaybolan nesneyi arar. Görünmese de var olduğunu bilir.Amaçlı davranış başlar. Anne başka bir bebeği kucağına alırsa ağlamaya başlar.Anne dışındaki kişilerle de kalmasını sağlanmalıdır.
8-12 ay: Yabancılardan korkar.
12 ay: Sözcük yerine semboller kullanır: çuf çuf, düt gibi. Yetişkinler ise gerçek kelimeleri kullanmalıdır. Genelleme yapar, örneğin tüm kuşlara “gaga” der. Çocuğun konuşması için, sözcüğün anlamını bilmesi gerekir. Bu nedenle resimli kitapların yardımıyla objelerin görünüşü ile ismi eşleştirilmelidir.
Çocuk, oyuncak arabasını istediğinde, yetişkin bunu verirken “İşte araba” demelidir. 12 ay: Kitap okuma alışkanlığını kazandırmak için uygun dönemdir. Özellikle analı- yavrulu hikayeler ilgilerini çeker. Bol resimli, her sayfada bir kelime ya da bir cümle yazılı, kalın veya dayanıklı sayfalı kitaplar seçilmelidir.
Bebek, dünyaya geldiği andan itibaren sanıldığı gibi pasif değildir. Yeni doğan bebekler duyar, görür, tat alır, koklar, dokunmayı hisseder. Her an öğrenir, bu nedenle zengin bir uyarıcı çevreye ihtiyacı vardır. İlk yıl içinde bebek, ihtiyaçlarını ancak ağlayarak belirtir. Bebeğe asıl bakan kişi (bu anne ya da bir başkası olabilir) onun ağlama biçiminden ne istediğini anlayıp bebeğin ihtiyacını sevecenlikle yerine getirirse, bebekte “Ben bakılmaya değerim, benim ihtiyaçlarım önemli” duygusu gelişir. Buna karşın, bebeğin ağlamalarına kimse gelmezse, ya da her seferinde farklı kişi gelir ve farklı şekilde (biri sevecenken diğeri aceleci, sessiz, asık suratlı,vb.) bakım verirse, bebek değerli olup olmadığına karar veremez ve çevresine güven duyamaz.