Obezite kaderiniz değil !

Obezite kaderiniz değil !

TURDEP epidemiyolojik çalışmalarında, Türk erişkin toplumunda obezite sıklığı 1998’den 2010’a kadar yüzde 22.3’ten  yüzde 31.2’ye ulaştığı bulunmuştur. Buna göre son 12 yılda kadınlarda obezitenin yüzde 34, erkeklerde ise yüzde 107 oranında artmış olduğu saptanmıştır.

Artışın nedenleri arasında artan teknolojik gelişme sonucu ulaşım, üretim ve tarım alanlarında kolaylaşan yaşam biçimine bağlı fiziksel aktivitede azalma ve modern yaşamdaki beslenme alışkanlıklarındaki değişimdir. Bu makalemizde obeziteye neden olan genetik faktörler ve bunların hastalık üzerinde etkileri üzerinde duracağız.

Genlerin obezite ile ne ilgisi var?

Obezite, vücudun metabolik ve fiziki fonksiyonlarının devamı için gerekli olanlardan daha fazla besin olarak kalori alan bir insanda kronik enerji dengesizliğinin bir sonucu olarak vücut yağ oranının artması olarak tanımlanabilir.

Son yıllarda obezitenin hızla artan sıklığı, yüksek kalorili gıdalara hazır erişim imkânı tanıyan ancak fiziksel aktivite için olanakları sınırlayan “obezojenik” bir zaman ve mekana bağlanmaktadır. Obezite salgını, daha çok bu özellikleri taşıyan toplumlarda daha fazla görülmektedir.

Obezite önemli bir halk sağlığı problemidir çünkü diyabet, kalp hastalığı, felç, kanser ve diğer ciddi hastalıkların gelişme riskini arttırır.

Obezojenik bir ortamda bile, herkes obez olmayabilir. Genomik araştırmalar yapılmadan önce obez aile üyeleri, ikizler ve evlat edinenler üzerinde yapılan araştırmalardan elde edilen dolaylı bilimsel kanıtlar obezitenin az bir kısmında genetik faktörlerin önemini ortaya koydu. Kalıtsal faktörler çocukluk çağı obezitesinde daha fazla katkı sağlamaktadır.

Bir gen mi yoksa birden fazla mı?

Obezite nadiren ailelerde tek bir genin neden olduğu net ve tek bir gen kalıtımı ile ortaya çıkar. Bunlar arasında en sık rastlanan gen, melanokortin 4 reseptörünü kodlayan MC4R’dir. MC4R’ün işlevini azaltan değişiklikler, çeşitli etnik gruplarda obez bireylerin çok az bir kesiminde ( < yüzde 5) obezite hastalığının oluşmasında katkıda bulunur.

Etkilenen çocuklar aşırı yeme tutumu (hiperfaji) nedeniyle aşırı derecede acıkır ve obez olurlar. Şimdiye kadar, en az dokuz genin nadir bulunan çeşitleri (varyant), tek genin neden olduğu (monojenik) obezite ile ilişkilendirilmiştir.

Fakat, çoğu obez insanda tek bir genetik neden belirlenemez. 2006 yılından beri, genom çapında çalışmalarda obezite ile ilişkili en az 50’den fazla gen saptandı ve bunların çoğu obez bireylerde hastalığın oluşmasında çok küçük etkilere sahipti.  Çoğu obezite hastasında sorun çok faktörlü, yani birçok gen ve hareketsizlik, beslenme düzensizliği, diğer hormonal hastalıklar  gibi çevresel faktörlerin arasındaki karmaşık etkileşimlerin sonucudur.

Genler enerji dengesini nasıl kontrol eder?

İnsan beyni, yağ (yağ) dokusu, pankreas ve sindirim sisteminden alınan sinyallere cevap vererek besin alımını düzenler. Bu sinyaller, leptin, insülin ve ghrelin gibi hormonlar ve diğer küçük moleküller tarafından iletilir. Beyin bu sinyalleri diğer girdilerle koordine eder ve vücuda talimat şeklinde komut verir. Bu komutlar ya daha fazla yemek yiyip enerji kullanımını azaltmak veya bunun tersini yapmak şeklindedir. Genler, gıda alımını yönlendiren sinyallerin ve tepkilerin temelini oluşturur ve bu genlerdeki küçük değişiklikler, beslenme ve kalori dengesini  etkileyebilir. Obezite ile ilişkili varyantlara sahip bazı genler Tablo 1’ de görülmektedir.

Tablo 1 : Obezite ile ilişkili varyantlara sahip seçilmiş genler

Gen sembolü Gen adı Temel ürünün enerji dengesindeki rolü
ADIPOQ Adiposit, C1q Yağ hücreleri tarafından üretilen adiponektin, enerji harcamasını arttırır
FTO Yağ kitlesi ve obezite ile ilişkili gen Yiyecek alımını uyarır
LEP Leptin Yağ hücreleri tarafından üretilir
LEPR Leptin reseptörü Leptine bağlandığında iştahı baskılar
INSIG2 İnsülin uyarıcı gen- 2 Kolesterol ve yağ asidi sentezinin düzenlenmesi
MC4R Melanokortin 4 reseptörü Alfa melanosit uyarıcı hormona bağlandığında  iştahı uyarır
PCSK1 Proprotein dönüştürücü subtilisin / kekin tip 1 İnsülin biyosentezini düzenler
PPARG Peroksizom çoğaltıcı-aktive edici reseptör gamma Yağ dokusunun gelişimini düzenler ve lipid alımını uyarır

Yaşam için enerji önemlidir. İnsan enerjisinin düzenlenmesi, kilo artışını kontrol etmek yerine maalesef hayatta kalmak ve olası enerji ihtiyacında zayıflamaya karşı korumaya yönelik düzenlenir. Bu durumun açıklanmasına yardımcı olmak için “tutumlu genotip” hipotezi öne sürülmüştür. Bu, atalarımızın zaman zaman açlık yaşaması sırasında onlara ilerde enerji sağlanmasında yardımcı olan aynı genlerin şimdiki zamanda (bol miktarda yiyeceğin bulunduğu ) bize kazandırdığı olumsuz durum olarak tarif edilebilir.

Bu bilgi korunmaya yönelik nasıl yardımcı olabilir?

Obezitenin önlenmesi için halk sağlığı çalışmaları, sağlıklı beslenmeyi ve fiziksel aktiviteyi teşvik eden stratejilere odaklanmaktadır. Bu stratejiler, örneğin sağlıklı beslenme konusunda kamu hizmeti yapılan yerlerde ve okullarda farkındalığı artırmak için eğitim verilmelidir. Bu tür stratejiler, pek çok kişi için pozitif davranış değişikliklerine yol açarak geri dönüşte başarıyı artıracaktır.

Epigenetik ve Obezite

İnsan gelişiminin kritik dönemlerindeki çevresel maruz kalmalar, genin kendisinin dizilimini değiştirmeden o gende faaliyetinde kalıcı değişikliğe neden olabilir. Bu duruma “epigenetik” etki denmekte ve bu etkilerin ölçülmesi ve belirlenmesi DNA, RNA veya ilişkili proteinlerin kimyasal değişimlerinin ölçülmesini gerektirir. Epigenetik özellikle çocuk yaşlarda bireylerde beslenmenin gen üzerine etkilerini değiştirmesi akla makul gelse de bu durumu gösteren epidemiyolojik çalışmalar halen erken bir aşamadadır.

Referanslar

Walley AJ, Asher JE, Froguel P.  Nat Rev Genet . 2009 Tem; 10 (7): 431-42.

Choquet H, Meyre D.  Curr Genomics . 2011 Mayıs; 12 (3): 169-79.

World Health Organization. Obesity: Preventing and Managing the Global Epidemic. Geneva: The World Health Organization; 2000. Technical Report Series no. 894.

Mendez MA, Monteiro CA, Popkin BM. Overweight exceeds underweight among women in most developing countries. Am J Clin Nutr 2005;81:714–21.

Silventoinen K, Sans S, Tolonen H, et al. Trends in obesity and energy supply in the WHO MONICA Project. Obesity 2004;28:710-86.

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Muammer Karadeniz

Prof. Dr. Muammer KARADENİZ, 1975 yılında Konya' nın Karapınar ilçesinde doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Ege Tıp Fakültesi' nde başladığı tıp eğitimini 1999 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını 2005 yılında Ege Tıp Fakültesi İç hastalıkları Anabilim Dalı' nda yapmıştır. 2007 yılında Harvard Üniversitesi, Joslin Diabetes Center' da Araştırma Görevlisi olan Prof. Dr. Muammer KARADENİZ, 2008 yılında Ege Tıp Fakültesi' nde Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı' nda yan dal uzmanlık eğitimini de tamamlamıştır. Uzmanlık eğitimi sonrasında, 2009-2010 yılları arasında Diyarbakır Askeri Hastanesi' nde askerlik görevini yapmış, mecburi hizmetini 2009-2011 yılları arasında Manisa Akhisar Devlet Hastanesi' nde yapmıştır, mesleki çalışmalarına özel muayenehanesinde devam etmektedir. ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
Etiketler
Diyabetik damar tıkanıklığı
Prof. Dr. Muammer Karadeniz
Prof. Dr. Muammer Karadeniz
İzmir - Dahiliye - İç Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube