D vitamini ve sağlımız

D vitamini ve sağlımız

D vitamini, hormon benzeri fonksiyonları olan bir grup yağda çözünen vitamindir. Türkiye bol güneş ışığına sahip coğrafi bir konumda olmasına rağmen,  gebe kadınlar, bebekler, çocuklar ve yetişkinlerde D vitamini eksikliği gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. Özellikle kış aylarında güneşten az faydalandığımız için D vitamini sentezi hemen hemen hiç olmamaktadır.

Bu nedenle  D vitamini eksikliği bir hastalık göstergesi olacağı gibi, yetersizliğiyle birlikte bir çok sağlık sorunları da ortaya çıkmaktadır. Diyetisyen Selvi Pamukçu ile hazırladığımız ve siz değerli okuyucularımızın ilgiyle okuyabileceği bu makalenin dikkat çekeceğini umuyorum.

D Vitamininin Vücuttaki Sentezi

Bitkisel ve hayvansal kaynaklı olarak alınan D vitamini öncülleri deride ve vücutta sentez edilir. D vitamini iki şekilde oluşur.

Deride güneş ışığı yardımı ile;

Yeterli D vitamini alımı günde 20 dakika boyunca kol, bacak ve yüzün ışığa maruz kalması yeterli olabilir. D vitamini

Tüm D vitamini yapımının yüzde 80’i deride olur,

Geri kalanın yüzde 20’si ise diyetle bitkisel kaynaklardan ergokalsiferol (D2 vitamini) ve hayvansal kaynaklardan kolekalsiferol (D3 vitamini) alınır

2. Diyetle besinlerden vitamin D2 ve vitamin D3 alınmasıyla ;

Hayvansal besinlerden alınan kolekalsiferol(D3) ile bitkisel besinlerden alınan ergokalsiferol (D2), ince bağırsaklardan emilir. Emilen D Vitamini Karaciğerde metabolize olur. D Vitamininin fazlası Karaciğer, yağ ve kas dokularında depolanır. Vitamin D’nin bir kısmı, karaciğerde 25-hidroksikolekalsiferole [25(OH)D3] veya 25-hidroksiergokalsiferole [25(OH)D2]’ye çevrilir. D Vitamininin depolanmayan önemli bir kısmı 25(OH)D3’e dönüşerek kana geçerse de az bir kısmı karaciğerde işlenerek safra yoluyla bağırsağa taşınır ve ince bağırsaktan tekrar emilir(enterohepatik dolaşım). Plazmada bulunan 25(OH)D3 veya 25(OH)D2, böbrek hücrelerine gelir ve hidroksilaz enziminin etkisiyle hücre içinde 1.25(OH)2D3 veya 1.25(OH)2D2’ye dönüşerek aktif D Vitamini Metabolitini oluşturur.

D vitaminin vücuttaki rolü

D vitamini bağırsaktan kalsiyum ve fosfor emilimini kolaylaştırıp, böbreklerden fosfor geri emilimini uyararak kemik mineral metabolizmasını doğrudan etkilemektedir.

İskelet sistemi ve D vitamini ; Eksikliği ile iskelet sisteminde belirtilerle ortaya çıkan hastalıklar raşitizm ve osteomalasidır. Raşitizm, özellikle süt çocuklarında ve ilk yaşlarda çok görülür. Raşitizmde kemikler yumuşar ve kolay bükülür hal alır. Bacaklarda X veya O biçimi çarpıklıklar olur. Osteomalasi ise yetişkinlerde yaygın olarak görülür ve kemikler daha yumuşaktır. Vücutta kalsiyum emilimi ve kemik mineral yoğunluğu düşüktür. Sık doğum yapan, yetersiz ve dengesiz beslenen, güneşten yararlanamayan kişilerde risk artar.

Diyabet ve D vitamini ; D vitamini pankreastan insülin salgılayan beta hücrelerini uyararak insülin salınımını arttırır. Serum 25-OH-D ile insülin duyarlılığı arasında pozitif ilişki gözlenmiştir. Ayrıca D vitamini yangısal madde üretimi ve lenfosit çoğalmasını azaltarak Tip 1 diyabet oluşuma riskini ve özellikle açlık kan şekerini düşürdüğü gözlenmiştir.

Obezite ve  D vitamini;  Vitamin D eksikliği deri altında yağ birikimini  artırabilir. Obezitede yağ dokusu arttığı için D vitamini bu dokuda daha fazla depolanmaktadır.

Ortak genetik ve çevresel ortamlarda gelişen, bel çevresi kalınlığı, yüksek tansiyon, kan yağlarında bozukluk, kan şekeri yüksekliği ile karakterize bir kardiyometabolik risk faktörleri olarak tanımlanan metabolik sendroma bağlı olan D vitamini eksikliğinin dünyada  populasyonu yüzde 30- 60  olarak görülmektedir.

D vitamini alımı,  BKİ (Beden Kitle İndeksi )’ni azaltır ve birlikte kan basıncını düzenleyerek tansiyonu dengeleyebilir. Ayrıca D Vitamini bazı kanserlerin (meme, prostat, kolon rektum kanseri) otoimmün hastalıkların, kalp hastalıklarının gelişimini önler.

D vitaminin eksikliği riski taşıyan grupları şu şekilde sıralayabiliriz

Hamile ve emziren kadınlar

Bebekler ve <5 yaşındaki çocuklar

<65 yaş üzeri insanla

Güneşten az yararlananlar veya kapalı ortamda çalışanlar

Koyu cilt yapısına sahip olanlar(Afrika ve Güney Asya kökenli gibi)

Ayrıca eksikliğinin nedenlerine baktığımızda diyetle yetersiz D vitamini alımı olanlarda, obezite (şişmanlık), yağ emilimi bozukluğu yapan hastalıklarda (kistik fibrozis, çölyak, whipple, crohn hastalıkları), katabolizmayı arttıran ilaçlar (glukokortikoidler) kullananlarda, karaciğer yetmezliği, nefrotik sendrom, kronik böbrek yetmezliği, genetik hastalıkları (vitamin D bağımlı rikets tip 1-2-3), hipertroidizmi olan kişilerde ve anne sütü kullanan bebeklerde bu vitaminin eksikliği bulgularına çok sık rastlanmaktadır.

Serum D vitamini düzeyleri

Kişide vitamin D düzeyini değerlendirmek için genellikle serum 25- Hidroksi vitamin D (25-OH D) ölçümü yapılır.

25(OH)D düzeyi; 20 ng/ml D’den düşük ise D vitamini eksikliği,
21 ile 29 ng/ml arasında ise D vitamini yetersizliği,
30 ile 80  ng/ml arasında  ise normal D vitamini düzeyi,
80 ng/ml’den yüksek ise yüksek D vitamini düzeyi,
150 ng/ml’den yüksek ise D vitamini intoksikasyonu olarak belirlenmiştir.

D Vitamini kaynakları

Bu vtaminin yoğun olduğu diyetlerle, bitkilerde bulunan ergokalsiferol (D2 vitamini) ve hayvan dokularında bulunan kolekalsiferol (vitamin D3) şeklinde alınabilmektedir. Aşağıdaki tabloda gördüğümüz üzere  asıl D vitamini, kaynağı Güneş ışığı olup besinlerde ise  en fazla sırasıyla derin yağlı su balıklarında (somon, sardalya, uskumru, ton balığı), morina balığı ciğeri ve yumurta sarısında bulunmaktadır.

D Vitamini

Doğal Kaynaklar

 
Morina karaciğer yağı ∼400–1,000 IU/çay kaşığı vitamin D3
  Somon ∼600–1,000 IU/100 gr vitamin D3
  Sardalya ∼300 IU/100 gr vitamin D3
  Uskumru ∼250 IU/100 gr vitamin D3
  Ton balığı 236 IU/100 gr vitamin D3
Shiitake mantarları ∼100 IU/100 gr vitamin D2
   Yumurta sarısı ∼20 IU/yumurta sarısı vitamin D3 /D2

 

D Vitamini eksikliği önleme ve tedavi yaklaşımı

Bu önemli vitaminin eksikliğini önlemek için, Endokrin Topluluğu kendi uygulama rehberlerinde bebeklerde ilk bir yıl için günlük 400-1000 IU (2000 IU’ye kadar güvenli), 1-18 yaş arasındaki çocuk ve ergenler için günlük 600-1000 IU (4000 IU’ye kadar güvenli),   18 yaş üzeri erişkinler için ise günlük 1500-2000 IU (10,000 IU’ye kadar güvenli)  vitamin desteği önermektedir.

Ülkemizde ve dünyada bu vitaminin yetersizliği yaygın olarak görülmektedir. Bu durumun kısıtlı güneş ışığına maruz kalma ve diyetsel faktörlerle ilişkili olacağı düşünülerek, kişilere vücudun ihtiyacını karşılamak için uygun beslenme  kaynaklarından yeterli D vitamini alımı sağlanmalı  ve takviyesi yapılmasının uygun olacağı görüşündeyiz.

GÜNEŞ IŞIĞINDAN D VİTAMİNİ YAPMAK İÇİN EN UYGUN ZAMAN ARALIĞI NİSAN İLE EYLÜL AYLARI ARASI SAAT 11.00 DEN 15.00’E KADARDIR.

Her gün 30 dk kadar baş, yüz, el, kol ayak ve bacakların güneş ışınlarıyla doğrudan temas ettirilmesi ile birlikte yeterli ve dengeli beslenme çerçevesinde her gün 1 yumurta, 2 su bardağı tam yağlı süt yada ürünleri, haftada 1-2 yağlı balık tüketilmesiyle yetişkin insanlar D vitamini ihtiyacını karşılayabilmektedir.Bu koşulları sağlayamayanlara doktor kontrolünde ek D vitamini verilmesi gerekir.

Referanslar;

Fatma Uçar1, Mine Yavuz Taşlıpınar1, Ayşe Özden Soydaş1, Nurgül Özcan. Ankara Etlik İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesine Başvuran Hastalarda 25-OH Vitamin D Düzeyleri. Eur J Basic Med Sci 2012;2(1):12-15

Belkız Öngen Ceyda Kabaroglu Zuhal Parıldar. D Vitamini’nin Biyokimyasal ve Laboratuvar De¤erlendirmesi. Türk Klinik Biyokimya Derg 2008; 6(1): 23-31

Laird E, McNulty H, Ward M et al. Vitamin D deficiency is associated with inflammation in older Irish adults. J Clin Endocrinol Metab. February 2014.

Bu makale 16 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Muammer Karadeniz

Prof. Dr. Muammer KARADENİZ, 1975 yılında Konya' nın Karapınar ilçesinde doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Ege Tıp Fakültesi' nde başladığı tıp eğitimini 1999 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını 2005 yılında Ege Tıp Fakültesi İç hastalıkları Anabilim Dalı' nda yapmıştır. 2007 yılında Harvard Üniversitesi, Joslin Diabetes Center' da Araştırma Görevlisi olan Prof. Dr. Muammer KARADENİZ, 2008 yılında Ege Tıp Fakültesi' nde Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı' nda yan dal uzmanlık eğitimini de tamamlamıştır. Uzmanlık eğitimi sonrasında, 2009-2010 yılları arasında Diyarbakır Askeri Hastanesi' nde askerlik görevini yapmış, mecburi hizmetini 2009-2011 yılları arasında Manisa Akhisar Devlet Hastanesi' nde yapmıştır, mesleki çalışmalarına özel muayenehanesinde devam etmektedir. ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
Etiketler
Sağlıksız
Prof. Dr. Muammer Karadeniz
Prof. Dr. Muammer Karadeniz
İzmir - Dahiliye - İç Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube