Konumuz: evlilik terapisi !

Konumuz: evlilik terapisi !

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hızlı toplumsal ve teknolojik değişimler sonucu ortaya çıkan ve aşırı boyutlara ulaşan sosyal ve psikolojik farklılaşmalar karı-kocaların ve ailedeki diğer bireylerin davranışlarını, beklenti ve isteklerini büyük bir oranda etkilemiştir.

∞ Kadının çalışma hayatına girmesi ve statüsünde oluşan değişimler,

∞ Kadın – erkek eşitliği ,

∞ Doğum kontrol yöntemlerinin kullanılmaya başlanması,

∞ Aile planlaması ile çekirdek ailenin sayısının artışı,

∞ Tıp daki gelişmeler (istenen sayıda ve zamanda bebek doğumu),

∞ İş yaşamında kadına ve aileye tanınan sosyal haklar 

∞ Kişilik Bozukluklarındaki artış vs.

Bu ve buna benzer konuların sonucundaeşlerin birbirlerinden -duygusal ve içgüdüsel- beklentileri artarak mutlulukları konusunda, eskiye oranla daha yüksek bir standardı ister ve birbirlerinden daha fazla şey bekler ve ister hale gelmişlerdir.

Bütün bu gelişmeler sonucu çiftler arasındaki ilişki sorunları artmış ve çatışmalara çözüm bulamama evlilik terapisine olan gereksinimi yaygınlaştırmıştır.

Evlilik terapisti, birbirleriyle sorunları olan ve iyi geçinemeyen eşleri bir araya getirip, karşılıklı olarak birbirlerine duygularını ifade etmelerini, birbirlerini anlamalarını sağlar ve sorunları konusunda bir kavrayış kazandırmaya çalışır.

Amaç; eşler arasındaki çatışmaları azaltmak, çözmek ve aynı zamanda eşler arasında var olan etkileşim sisteminin dengesini değişmesine yardıcı olmaktır. Terapide; eşlerin çatışma süreci,çatışmayı ele alış, davranışlardaki uyma, uzlaşma, işbirliği, kaçınma nitelikler, çatışmanın ortaya çıkma nedenleri, bu nedenleri kendilerine/eşlerine yükleme eğilim ve biçimleri üzerinde durulmaktadır.

Terapist çatışmaları çözerken; eşlerin daha önce kullandıkları yöntem ve davranışlardan daha farklı yeni davranış ve becerileri öğrenmelerine yardım eder. 

Evlilik Terapisi Sürecinde Tartışma ,Karar Verme, Anlaşma, Uzlaşma, Geçimsizlik ve Ayrılma vs. durumları yaşandığı için, eşler kendileri ya da ikisi birlikte danışmaya katıldıklarında yaşanan duygusal süreçler danışmayı olanaksız hale getirebilir ise de; tarafların “terapist” gibi tarafsız birinin rehberliğinde kendi aralarında kuramadıkları etkileşimi başarma olasılığı daha yüksek olmaktadır.

Evlilik Terapisini Gerektiren Durumlar;

∞Bireysel psikoterapi yöntemleriyle evli bir kişinin sorunlarının çözülmesinde yetersiz kalındığında

∞Bireysel psikoterapi tekniklerini uygulamanın güçleştiği durumlarda 

∞Evli eşler arasında çatışma ya da kavga sonrası eşlerden birinin aniden uyumsuzluk geliştirdiği durumlarda

∞Birbirleriyle uyum problemi olan eşlerin, ilişkilerinde bir aksaklık olduğunu kavradığı ve çözüm arayışına girdiği durumlarda

∞Daha başka özellikte sorunlarda 

Evlilik Terapisi Gerekebilir

Eşlerin birbirlerine duygularını ifade etmelerine, kendilerini ve birbirlerini anlamalarına ve sorunları ile ilgili içgörü kazanmalarına çalışır. Ancak değişim;”kendini anlama” ve “içgörü kazanma”faktörlerinin dışında başka etkilerle gerçekleşir.

Evlilik esnasında yaşanılan krizlerin alt yapısına kişilik bozukluğu açısından da bakabiliriz; mesela narsistik kişilik bozukluğu olan bir erkek evliliğinde eşine karşı yaklaşımı, evliliğin devamı veya sonlanmasını belirleyecektir. Narsist kişi, kendisini mükemmel bir yapıda görmesi, hak etmişlik duygusu olması, kendini gözde bir insan gibi görmesi, insanların ona muhtaç olduğunu düşünmesi gibi birkaç tanım narsistin evliliğindeki sorunları anlatmak için yeterlidir gibi.

Eşine bir eşya gibi davranıp eşin kendisini bir hiçmiş gibi hissetmesine sebep olacaktır. Kendisini bir hiçmiş gibi hisseden eş , kendisini savunacak ve bir hiç olmadığını ispatlamak için savunmalarla karşılık verecektir.

Savunma yapan eşe tahammül edemeyen narsist, eşine karşı olan ilgisizliği daha da artarak kendisine kul köle olacak başka bir liman arayışına girecek ve narsistik beslenmeyi başka birisi üzerinden devam ettirecektir.

Borderlıne bir eş ise eşine karşı yaklaşımlarında ki tutarsızlıklar , gelgitlerin olması , eşine olumsuz duygularını yükleyici bir konteynır gibi davranması, çocukları kendi istediği gibi davranmadığında çocuğu ile duygusal bağlantıyı kesmesi, aynı şekilde bunu eşine de yapması gibi davranışlar da borderlıne’ın evliliğini etkilemektedir.

Kendi terk hislerine karşı savunma yapmak için çocuklarına yapışan bütün anneler ve kendi gelişim sorunları yüzünden hasar görmüş ve babalığın gerektirdiği olgun taleplere karşılık veremeyen bütün babalar ailenin işlev görmesini engellemekte ve çocuklarında gelişim süreçlerine olumsuz etki etmektedirler.

Şizoid kendi dünyasına çekilerek hem kendisini hem de ailesini yalnız bırakarak aile sorunlarını çözmek için meşgul olmaz ve ailenn tüm yükünü diğer eş üstlenmektedir.

Bu durumu yükü alan eş ne kadar devam ettirebilirse aile ayakta kalmakta fakat bir ayağı kırık sandalye gibi dengede tutmak zor olacaktır.

Kişilik Bozukluğu olan ebeveynlerin ailevi sorunlarını çözümledikten sonra veya önce bireysel bir terapi sürecine başlamaları ailenin daha mutlu ve huzurlu olması için elzem şartlardandır.

Aile terapisinde bireysel görüşmelerin olduğu gibi ortak görüşmelerde olmaktadır. Ortak görüşmelerin hedefi, ebeveynler ve çocuklar arasındaki, eyleme vurma işlemine ortam hazırlayan iletişimin blokesini kaldırmak; yeni sözel iletişim kanalları kurmak; aile üyelerinin daha önce imkansız olan terk edilme hisleri ile ilgili kızgınlığını sözlere dökmeyi mümkün kılmak ve patalojik aile dinamiklerine içgörü kazandırmak, hem bireysel hemde toplu halde üzerlerinde çalışabilir hale getirmektir.

Çift Terapisi sadece seanslarla sınırlı değildir.Terapistin verdiği “ödevler” ve “yönlendirmelerle“ terapi süreci dışarıda da devam eder. 

Terapistin; doğru yönlendirmelerle danışmayı yürütebilmesi için,iyi bir gözlemci olması, görüşmede ufak detayları takip etmesi, eşlerin kendi taraflarına çekmeye çalışma girişimelrine kapılmaması, gerektiğinde sessizlik bir şekilde bekleyebilmesi, yönergeleri kolaylıkla izleyebilmesi,sorunları tanımlamakta ve yeni fikirler bulmakta incelik ve beceri sahibi olması olmazsa olmaz gerekliliklerdir.

“Anlaşılma arzusu sevilme arzusu kadar şiddetlidir.” 
John POWYS

Evlilik terapisti, eşlerin davranışlarının kontrolünü ele geçirdikten sonra,verdiği yönergelerin doğasını değiştirerek, eşlerin her ikisinin gereksinimlerine cevap verecek  

şekilde ilişkilerinin sınırlarını genişletmeye çalışır, bu “yeni etkileşim biçiminin” kurallarını birlikte belirlemeleri için eşleri yüreklendirir ve terapiyi sonlandırma aşaması son oturumlarda, aile üyeleri arasındaki etkileşime, iletişime dikkat çekilerek, karşılıklı görüş ve önerilerin ortaya çıkmasına çalışılır.

Sonuç aşamasında da, terapi sürecinde olan gelişmeler ve ilerlemeler birlikte gözden geçirilerek özetlenir.

Terapiyi sonlandırmada, aile bireylerinde aşağıda belirtilen tutum ve davranışların gerçekleşmiş olması ve ailenin isteği dikkate alınır.

-Aile üyeleri duygu ve düşüncelerini birbirlerine ifade edebiliyorsa,

-Aile bireyleri davranışlarını açıklayabilecek düzeye gelmesi, düşmanlık duygularını ve öfkelerinin nedenini yorumlayabiliyorsa,

-Aile üyeleri birbirlerine umut, korku ,öfke ,sevinç ,üzüntü ve beklentilerini iletebiliyorlarsa,

-Terapi sürecinde öğrendiklerini hayatında uygulayabiliyorsa,

-Geçmiş yaşantılarındaki olumsuzluklardan kendilerini kurtarabiliyorlarsa,

-Terapistederinlemesine yorumlar yapabiliyorlarsa terapinin tamamlanmış olduğu anlaşılır ve terapi sonlandırılır.

“BİRBİRİMİZİ GERÇEKTEN ANLADIĞIMIZDA, PAYLAŞMAK EĞİTMEK SEVGİYİ ANLATMAK DAHA KOLAYDIR.” STEPHEN R. COVEY

Bu makale 7 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Dan. Fatih Fidan

Uzm. Psk. Dan. Fatih FİDAN, 1980 yılında Kahramanmaraş'ta doğmuştur.  İlk ve Orta öğretimini K.Maraş’ta tamamladı.Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik eğitimine Dokuz Eylül Üniversitesinde 2001 yılında başladı. 2005 yılında Buca Eğitim Fakültesinden mezun oldu.Üniversite yıllarında; Klinik Psikoloji, Özel Eğitim, İlk ve Orta öğretim de Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik stajlarını başarıyla tamamladı. 2016 yilinda Klinik Psikoloji yuksek lisansini tamamlayarak uzman klinik psikolog olmuştur. -2005-2008 yılları arasında İzmir’de Psikolojik Danışman ve Rehber olarak görev yaptı. -2008-2009 yılları arasında 8. Mknz. P.Tuğ. Kom. Yrd.’da Rehberlik Merkezinde Uzman Psikolojik Danışman olarak görev yaptı. -2009-2011 yılları arasında Mersin Adliye Sarayı Çocuk Mahkemesinde Pedagog olarak görev yaparken ergenler hakkında sosyal incelem ...

Etiketler
Çift terapisi
Uzm. Psk. Dan. Fatih Fidan
Uzm. Psk. Dan. Fatih Fidan
Antalya - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube