Kasvetli havalar ve psikolojimiz

Kasvetli havalar ve psikolojimiz

Dengesiz havalar ve mevsim değişiklikleri insan psikolojisi üzerinde ciddi anlamda etkilidir. Bahar depresyonu, sonbahar depresyonu ve mevsimsel depresyon adı verilen depresyon türleri hep bu etkilerin ortaya koyduğu hastalıklardır.

Bireyler ilkbahar ve yaz mevsimiyle beraber daha mutlu ve enerjik hissederlerken, sonbahar ve kış mevsimine girerken daha depresif, mutsuz, hüzünlü ve olumsuz duygu durumlarına girebilirler.

Aslında bütün mesele hormonlardan kaynaklanıyor ve biyolojik saatimizle ve güneşin yaydığı ışıkla yakından ilişkili. Baharla beraber dünyaya dik açıyla gelen güneş ışığı insan vücudunda bir dizi hormonu tetikliyor. Mutluluk hormonları ve özellikle serotonin üretimi artıyor. Kişi kendisini daha mutlu ve enerjik hissediyor. Bağışıklık sistemi güçleniyor. Yaşamdan daha fazla keyif alır hale geliyor.

Aynı şekilde beynimizde bulunan epifiz bezi de melatonin üretiminden sorumludur. Bu hormon karanlık, ışıksız ve kasvetli ortamlarda yoğun olarak üretilir ve uyku hormonu olarak da bilinir.

Sonbaharda ve kapalı havalarda güneş ışıklarının zayıflaması mutluluk hormonunun salgılanmasını azaltıp, uyku hormonunun üretimini artırdığı için beyin kimyasının değişmesine ve buna bağlı olarak da depresyona yol açabilir.

O nedenle havalar yağmurlu, kasvetli ve kapalı olduğunda insanlar işe gitmek istemez, içine hüzün çöker, hatta evden çıkmak istemezler. Böyle durumlarda içe kapanmak yerine biraz daha dışa dönük yaşamak, daha hareketli bir hayat akışı oluşturmak gerekir.

Gün içinde birkaç farklı etkinlikte bulunmak, yakın arkadaşlarla görüşmek, mümkün olduğunca uzun süre masa başında oturmaktan kaçınmak gerekir. Masa başı işlerde çalışan kişiler için ise her iki saatte bir 10 dakika süreyle ayağa kalkıp dolaşmak, nefes ve bedensel gevşeme tekniklerine başvurmak yararlı olabilir.

Kapalı ve kasvetli havaların ruhumuzda yarattığı değişikliklere ek olarak aşırı sıcakların da vücudumuz ve ruh halimiz üzerinde etkileri var.

Hava sıcaklığının artması, öncelikle beynin biyolojik kimyasını bozuyor.  Psikolojik sorunları olmayan insanlar açısından sıcaklıkların normal değerlerin üzerine çıkması çok sorun yaratmıyor ancak duygu ve davranış bozukluğu olan bireylerin ve depresyonu olanlarda kişilerin saldırganlaşmasına yol açabiliyor.

Bu saldırganlık kişinin kendisine ya da başkalarına karşı yönelebiliyor. Aşırı sıcaklar beden ısısının artmasına yol açtığı için vücutta elektrolit, tuz ve sıvı kaybı ortaya çıkıyor. Buna bağlı olarak hem biyolojik hem de psikolojik bazı sorunlar yaşanıyor.

Nefes darlığı ya da sık nefes alma ve hava yetmemesi, çabuk sinirlenme, kavgacılık, gerginlik, konsantrasyon güçlüğü gibi bir takım zihinsel ve davranışsal sorunlar ortaya çıkıyor. Hava sıcaklığının artmasına bağlı olarak vücudun su ihtiyacı da artıyor ve bu ihtiyaç giderilmediği takdirde ciddi hayati tehlikeler söz konusu olabiliyor. Su kaybını önlemenin yolu sık sık su içmekten geçiyor. Sıvı gıda alımı ayrı, su içmek ayrıdır. Özellikle asitli ya da şekerli içecekler çok tercih edilmemelidir.

Yapılan araştırmalar aşırı sıcakların hüküm sürdüğü bölgelerde intihar girişimlerinin arttığını ve trafikte olmanın getirdiği stresle beraber kazalarda da önemli oranda artış olduğunu gösteriyor. 

Bununla beraber uzmanlar saat 11 ile 15 arasında güneşe maruz kalmamak gerektiğini ısrarla vurguluyorlar. Sıcaklar ve güneşin ışıkları cilt hasarlarına, ciddi yanıklara yol açabiliyor.  

Özellikle çocuklar açısından durum gerçekten tehlikeli olabiliyor. Havaların ısınmasının başladığı günlerde klima temizliği yapılmış olmalı, beyin kanaması ve tansiyon hastalıklarına karşı korunma tedbirlerine özen gösterilmeli, ishal ve bağırsak enfeksiyonlarına karşı el ve vücut temizliğine dikkat edilmelidir. Özellikle Ramazan ayı ile birlikte oruç tutacak olanların sıcaklardan daha çabuk etkileneceklerini de göz önünde bulundurmak gerekiyor.  

Sıcak havalarda aşırı spor ve egsersiz yapmak hastalanmaya ve bedensel direncin düşmesine yol açabilir. Sık sık duş almak ve vücudun su – tuz dengesine dikkat etmek gerekir.    

Bu makale 7 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Serap Duygulu

Psk. Serap DUYGULU, İstanbul'da doğmuştur.  Psikoloji dalında gerçekleştirdiği çalışmalarına önemli ölçüde katkılar sağlayan, Sosyoloji, Edebiyat, Kamu Yönetimi alanlarında da Lisans  düzeyinde akademik eğitimler alan Serap Duygulu İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Uygulamalı Psikoloji’ üzerine Yüksek Lisans yapmış ve  "Afazi Hastası Yakınlarında Depresyon ve Olumsuz Otomatik Düşünceler" başlıklı tezi ile lisansüstü derecesini almıştır.  Ayrıca bu çalışma bu alanda yapılmış ilk ve tek psikolojik araştırma olarak önemini halen korumaktadır.  2009- 2011 yılları arasında Bakırköy Halk Eğitim Merkezi ile yürütülen ortak bir çalışma sonucunda her hafta Perşembe günleri, Bakırköy Halk Eğitim Merkezi'nde Bakırköy halkına kişisel gelişim seminerleri vermiştir. 2012 yılında Cine5'te her gün canlı olarak yayınlanan ‘ ...

Etiketler
Sıcak havalar
Psk. Serap Duygulu
Psk. Serap Duygulu
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube