Üniversite bir son mu yoksa başlangıç mı?

Üniversite bir son mu yoksa başlangıç mı?

 Hangi limana gittiğini bilmeyen geminin hangi rüzgara ihtiyacı olduğunun önemi yoktur… 

"Bir üniversiteye kapağı at, gerisi gelir inşallah." "Artık ziraat mühendisliğinde ekmek yok, sen iyisi mi bilgisayar oku, onda para çok!", "Sana hemşire olmak çok yakışır, yüksek hemşirelik okumalısın.", "Arkadaşlarımın olduğu üniversiteye gitsem.", "Rehberlik hocam sözel bir bölümde okumam gerektiğini söyledi.", "Ben tiyatroyu çok seviyorum, konservatuara mı başvursam."… Kafanızda bir çok düşünce dolaşıyor ve bunun sonucunda kendiniz için en iyi tercihin ne olduğunu bilemiyorsanız hiç merak etmeyin, bunu yaşayan çoğunluğun içindesiniz demektir. Belki şimdiye kadar yaptığınız tercihler hayatınızı çok fazla etkilemedi veya gerçek anlamda bir tercih yapmak zorunda kalmadınız. Ancak şimdi bir yol ayrımıyla karşı karşıyasınız, bu nedenle bu tür zihin karmaşasını yaşamak son derece doğaldır. 

Kendi üniversiteye hazırlık yılımı düşündüğümde tercihlerimi neye göre yaptığımı hatırlar ve ne kadar bilinçsiz olduğum kanaatine varırım. O zamanlar çevremdeki herkes iyi niyetle benim ne olmam gerektiğini bana söyleyip duruyorlardı. Oysa şu an farkında olduğum şey bana neyin iyi olduğunun söylenmesi yerine kendimi tanımamı sağlayacak birkaç can alıcı sorunun sorulması ve kendi kör noktalarımın aydınlanması gerektiği idi. 

Üniversitede bölüm seçmek temelde iki alan üzerinde yükselmelidir. Birincisi, kişiyi gerçekten temsil eden iş ortamını sağlayacak olması, ikincisi kendini gerçekleştirmek istediği kariyer için uygun olması. Örneğin; kişiyi temsil eden iş ortamının insanlarla iç içe olunan, sürekli hareketin olduğu, çalışma saatlerinde esnekliğin ve kazancın kişinin performansı ile arttığı bir çerçevede olduğunu varsayalım. Kendini gerçekleştirmek istediği kariyer ise finans alanı olsun. Bu durumda bireyin tercih yapması çok daha kolaydır. Finans alanında ihtiyacı olduğu bilgilerin olduğu iktisat bölümünü tercih edip, okulunda okurken kendisini hayal ettiği iş ortamına hazırlayacak kişisel becerilerini güçlendirmesi hedeflerine ulaşması açısından yeterli olacaktır. 

Yukarıdaki örnekten yola çıkarsak üniversite bir son mu, yoksa başlangıç mı sorusunun cevabının başlangıç olduğu görülür. O halde bu başlangıçta neler olması gerektiğini profesyonel koçluk çerçevesinden irdeleyelim; 

İş yaşamında verimliliğin anahtarı işini icra eden insanın yaptığı işle kendi özü arasındaki uyumdan geçer. Uyumu yaratmak bireyin kendini tanıması ve çevresel koşullar ile arasındaki bağlantıyı kurabilmesi ile mümkündür. İşte koçluğun aradığı temel cevap bu yaklaşımın içinde gizlidir. Öğrenilmesi gereken öncelikle birey için çekici gelen işlerin, tutkularının ne olduğunun saptanmasıdır. Bunların neden çekici geldiği de irdelenmelidir. Bu noktada ayırım yapılması gereken önemli nokta çekici gelen unsurların bireye empoze mi edildiği, yoksa gerçekten kişiyi temsil edip etmediği gerçeğidir. Çoğu kişi kendisine empoze edilen şeylerin kendi gerçeği olduğunu zannedebilir, tabi ki çevremizden aldığımız bir çok veri bizi biz yapar ve bir senteze yol açar. Ancak bunların bir kısmı kendi özümüzle uyumludur, bir kısmı ise değil. Koçluk çalışması aradaki ayırımın yapılmasına yardımcı olur. 

Hepimizin hayatta önem verdiği olmazsa olmazlarımız, yani değerlerimiz söz konusudur. Bizi biz yapan değerlerimiz bilinçsizce tercihlerimiz konusunda bizi yönlendirir. Eğer iş ve kariyer hayatımızla ilgili değerlerimizin ne olduğunu bilebilir, bunları net olarak tanımlayabilir ve de hangi koşullarda yaşamımızda olmasına izin verdiğimizi bilirsek yaşamımızı yöneten temel bilinçaltı yapımızı ortaya çıkarmış oluruz. Daha sonra buna göre seçimlerimizi yapmak çok daha kolay hale gelir. Örneğin; kişiyi temsil eden ilk değerin 'bağımsızlık' olduğunu ve bunun anlamının da birilerinden buyruk almadan çalışma yaşamını sürdürmek ve çalışırken yalnız başına olmak olduğunu tanımladığını düşünelim. Böylece nasıl bir iş yaşamının onu mutlu ve verimli kılacağını öngörebiliriz. Böylece seçeneklerimizi ona göre üretebiliriz. Burada önemli olan diğer nokta bulduğumuz değerlerin kişinin ekolojik ve çevresel koşulları ile arasında uyumsuz olduğu durumda bu zihinsel yapısının örgüsünün yeniden inşa edilebilecek olmasıdır ki, bu da koçluğun sanatsal yönlerinden birini oluşturur. 

Kendini geleceğe hazırlayan birey güçlü olduğu yanları görebilmelidir. Bazen bunu saptamak birey için zordur. Çünkü hepimizin gizli kalmış ve kör olduğumuz alanlarımız vardır. Bu durumda doğru koçluk soruları ve uygulamaları ile içerdeki madeni çıkarmak gereklidir. Mutlaka kişinin çevresinden de destek alınmalıdır. Çevrenin kişiyi nasıl gördüğü, neleri iyi yaptığını, yapabileceğini, neleri geliştirmesi gerektiğine dair objektif verilerin toplanması seçimleri doğru yönlendirmek konusunda bize çok ciddi bilgiler verir. 

Bizi başkalarından farklı kılan nedir, neleri diğerlerinden çok daha kolay yapmaktayız? Doğal çekim alanlarımız nedir? İnsanlar neden bizimle olmak istemektedirler? Bu derinliği olan sorular kendimizi geleceğe hazırlarken nelere daha fazla odaklanmamız gerektiğini söyler. 

Kendimizi unuttuğumuz, zamanın nasıl geçtiğini bilmediğimiz ve hep anda kalmayı başardığımız süreçler vardır. Bunlar bizim verimlilik vahalarımızdır. Bu vahaların genişletilerek yaşamınızın çoğunda olduğunu varsayalım, her halde yaşam sizin için bir keyif serüvenine dönüşüverir. İşte çalışma hayatına da gerçekten bunu yansıtabilirsek tüm zor olarak gördüğümüz şeyler çok daha kolay hale geliverir. 

Küçüklükten beri hangi meslek vardı hayallerinizde ve hep ne olmak isterdiniz? İnanın bu sorunun cevabı sizin ruhunuzu temsil eden şeyin anahtarı olabilir. Çünkü bu çocuk saflığında olmasını dilediğiniz şey temizdir ve özdeğerlerinizle uyumludur. Örneğin; küçükken itfayeci olmak istediğinizi varsayalım. İtfayecilikte size çekici gelen şeyin ne olduğunu veya sizin hangi yönünüzü temsil ettiğini araştırdığımızda 'koruyuculuk, yani insanların mallarına ve canlarına zarar gelmesini engellemek' olduğunu koçluk yaklaşımlarıyla ortaya çıkardığımızda bu özdeğerinizle uyumlu örneğin sigortacılık işi sizi manevi olarak oldukça tatmin edebilir. 

Bireyin kendisini tanıması açısından mecburiyetlerin dışında düşünüp kesinlikle içinde var olamayacağı meslekleri ve iş ortamlarını tarif edebilmesi de son derece önemlidir. Kendisi açısından gerçekçi sebeplerle bundan emin olan birey çok daha doğru tercihler yapabilmektedir. 

Üniversite tercihi konusunda bir diğer önemli nokta da hedefteki üniversitenin yaşam ve öğrenim koşullarının kişinin kendi yapısı ile olan uyumunun değerlendirilmesi gerçeğidir. Hatta eğitim sisteminin bireyin öğrenmeyi öğrenme stratejisi ile uyumu dahi ele alınabilir. Üniversite yaşamının tek başına mesleki bir okul olarak algılanmaması gerekir. Bireyi bir bütün olarak yani duygusal ve sosyal olarak da hayatın içine hazırlaması gerektiğini varsayarsak kişinin özüyle bu durum arasındaki uyumu da gözetmek gerekir. 

Profesyonel koçluk çalışmaları bireyin yaşadığı tüm bu kaotik süreçleri çözmesinde ona yardımcı olabilecek enstrümanları kendi içinde barındırmaktadır. Doğru koçluk çalışmaları bireye ayna olarak kendi cevaplarını bulması konusunda yardımcı olur. Doğru hedef oluşturulması, hedefe ulaşacak yolun planlanması, engel olacak zihinsel ve diğer blokların ortadan kaldırılması, takip ve destek süreçleri ile kişinin hedefini yakalaması çok daha kolay hale gelmektedir. Bu nedenle kendini hayata hazırlayan veya hayatın içinde iş, kariyer, finans, ilişkiler, sosyal beceriler, kişisel özelliklerin gelişimi ve daha mutlu, huzurlu bireylerin gelişimi koçlukla çok daha kolaylaşmaktadır. 

Bilinmeyeni bilinir kılmak huzurun temel kaynağıdır. Üniversiteyi girenlerin yaklaşık üçte birinin bölüm değiştirmek için çalıştığı, bitirenlerin de yaklaşık yarısının eğitim aldığı alanın dışına çıktığını gördüğümüz ülkemizde kişinin kendi adına bilinmeyen çok şey olduğunu söyleyebiliriz, işte kişinin karanlıkta kalmış alanlarını ne kadar aydınlatabilirsek kişi o kadar rahatlayacaktır. Yaşama nasıl katkı yapacağını bilmenin verdiği huzurla geleceğine çok daha sağlam bakacak ve anın keyfini çok daha verimli çıkaracaktır. 

Sevgiyle ve yaşamınıza sahip çıkmanın huzuruyla kalın…

Bu makale 16 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dr. Murat Soysalan

Dr.Murat Soysalan Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nden 1991 yılında mezun olarak askeri doktorluk hizmeti vermeye başladı.1995 yılında Antalya'ya yerleşerek işyeri ve turizm hekimliği,özel klinik işletmeciliği üzerinde çalıştı. 2002 yılında bir uluslararası sağlık firmasında eğitmen-danışman 
olarak çalışmalarımı sürdürdü ve senior manager olarak görev yaptı. 2003 yılından itibaren çalışmalarını NLP temelli olarak sürdürdü. Dr.Murat Soysalan çalışmalarını 2007 yılından beri patentli "LifeCoach" markası adı altında sürdürmektedir.

Etiketler
Çocuklar üniversiteye nasıl hazırlanmalı
Dr. Murat Soysalan
Dr. Murat Soysalan
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube