Sevgi ve denge

Sevgi ve denge

Ailemiz, yaşam yolculuğumuzda birlikte yürüdüğümüz, ortak bir kültürü paylaştığımız, her an desteklerini hissettiğimiz bireylerden oluşan ilk yuvamızdır. Sevgi bu yuvanın temelini oluşturur. Çocuklarımız, onlara verdiğimiz sevgi sayesinde büyür, gelişir ve kendi ailelerini kurmak için zamanı geldiğinde yuvadan uçarlar.

Bu süreçte yaşam bize türlü zorluklar ve mutluluklar sunar. Bunlar aslında bizim seçimlerimizin sonuçlarıdır. Velayetimiz altında olan çocuklarımız çoğunlukla bizim kararlarımıza uyarak mutsuzluğumuza ve başarılarımıza ortak olurlar. Onlar için yaşam, dümeninde olmadıkları bir geminin gittiği rotada kalmaktan ibarettir. Zamanı gelip kendi gemilerinin kaptanı olduklarında bizden edindikleri bilgi ve bakış açısıyla yola çıkacaklar.

Modern çağda geniş aile kavramı gittikçe yok olmakta, tek çocuklu ailelerin sayısı artmaktadır. Paylaşmayı bilmeyen, her istedikleri yapılan, önlerine çıkan engelleri aşmalarına izin verilmeden yolları temizlenen bu çocukların sağlıklı bireyler olmalarını beklemek oldukça güçtür. Zira, insanoğlu, verildikçe daha fazlasını ister ve gün geçtikçe tatmin duygusu giderek azalır.

Çocuklarımıza sınır getirmeden verebileceğimiz tek şey sevgidir. Bütün maddi olanaklarımızı seferber etsek de sevgiyi ihmal ediyorsak, farkında olmadan korkunun yerleşmesi için zemin hazırlıyoruz demektir. Çünkü sevginin zıddı korkudur.

Sevgisiz büyüyen çocuk desteksiz kalmaktan, tek başına olmaktan korkar, gruba uyum sağlamakta ve sosyal ilişkilerde güçlükler yaşar. Ailesi maddi desteğini çektiği anda gerçek bütün çıplaklığı ile karşımıza çıkar; ne yapacağını bilemeyen, aşırı tepkili ya da tamamen içe kapanmış, sorumluluğu başkalarına atan bireyler…

Yaşam gibi çocuk yetiştirme de bir denge işidir. Elbette gücümüzün yettiği oranda çocuklarımıza maddi destekte bulunmalıyız, elbette engelleri aşmaları için ellerinden tutmalıyız ve sınırsızca sevgimizi vermeliyiz. Ama maddi yoksunluğun ne olduğunu, yanlarında olmadığımızda engellerle nasıl başa çıkacaklarını da öğretmeliyiz. Düşmelerine izin vermeliyiz ki kalkmasını da bilebilsinler. Tek çocuğumuz varsa paylaşmayı, sosyalleşmeyi öğretmemiz biraz daha güç olabilir ama sevgi ile yapılan her eylem başarıya ulaşır.

Eleştiri kelime anlamı dikkate alındığında sevimsizdir. Ama eleştirmeyi de sevgi ile yapabilmeyi başarabilirsek, sadece kusurlarına odaklanmayıp başarılarını da dile getirirsek denge sağlanmış ve eleştiri amacına ulaşmış olur.

Çocuklarımıza kılavuzluk etmek bizim en önemli görevimizdir. Bu görevi layıkıyla yapmak istiyorsak sevgi ve denge kavramlarını iyi idrak etmeli, sözcüklerimizin ne kadar yaralayıcı ve aynı zamanda motive edici olduğunu hatırlamalıyız.

Yaşam bir mücadeledir, bir yarıştır ve çocuklarımızın bu yarışta koşabilmeleri için ara sıra ellerini bırakmaktan çekinmemeli, düşmelerine ve tek başlarına ayağa kalkmalarına izin verebilmeliyiz.

Bakara Suresi 148. Ayet’te “Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Haydi, hep hayırlara koşun, yarışın,” denilmektedir. Yetiştirdiğimiz çocukların hayırlara koşabilmesi, iyilik, güzellik için yarışabilmesi için reçetemiz ise sevgi ve denge olmalıdır.

Bu makale 9 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Gamze Eser

Etiketler
Sevgi ve çocuk
Psk. Gamze Eser
Psk. Gamze Eser
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube