Kanser-beslenme

Kanser-beslenme

Kanserin oluşum nedenleri beslenme şekli ve korunma yolları

Günümüzde kanser türlerinin artmasının en önemli nedenlerinin başında “günlük beslenmede işlenmiş ve yarı işlenmiş gıdaların tüketim miktarının ve tüketim sıklığının artması” gelmektedir. Son 10 yıldır dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu tür gıdaların tüketim miktarı artıyor. Oluşan bu beslenme türü, beraberinde birçok sağlık problemini de tetikliyor.İşlenmiş gıdaların raf ömrünü uzatmak, ,lezzetini artırmak için birçok katkı maddesi kullanılıyor. Bu katkı maddelerinin vücutta birikmesi kanser oluşumunun en büyük nedenidir.
Sağlık Bakanlığının en son araştırmasına göre, ülkemizde her yıl 150 bin ve üzeri kanser vakası artıyor. Ayrıca bireyde vücut ağırlığının artması beraberinde yağ dokusunun artmasına neden olduğundan, kilolu insanların kansere yakalanma riski oldukça yüksektir.

Bazı tahılların, sebze ve meyvelerin düzenli ve yeterli tüketilmesi kanser oluşum riskini azaltıyor.

Tahıllar: Arpa, mısır, buğday, yulaf gibi tahıllar B, E vitamini, potasyum ve kalsiyum içerir. Bu tür besin öğeleri kanserojen maddelerin vücuttan atılmasını hızlandırır. Tahıl ağırlıklı bir beslenme modeli özellikle bağırsak kanseri riskini yarı yarıya azalttığına dair çalışmalar var.
Nohut: Yağ düzeyi düşük olan ve kolesterol içermeyen nohut kalsiyum, magnezyum, fosfor, potasyum, bakır, manganez, betakaroten ve folik asit açısından zengindir. Göğüs kanserine karşı koruyucudur.
Mercimek: B vitamini, demir, kalsiyum, magnezyum, fosfor ve potasyum içerir. Lifli özelliği kandaki kolesterol oranını düşürür, şeker,kalp hastaları ve kanser oluşumunu önler. Hafta da iki kez tüketilmelidir.
Bulgur: Tam tahıl grubunda değerlendirildiğinde önemli bir Bvitamin ve posa zenginidir. Bu içeriğinden dolayı haftada en az iki kez beslenmemizde yer almalıdır. Özellikle kuru baklagillerle birlikte tüketilmelidir.
Fasulye: Fasulye, C vitamini, betakaroten ve kanseri önleyen antioksidanlar açısından zengindir.
Pancar: Demir ve folik asit açısından zengin olan pancar eski çağlardan beri kan hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Amerikalı uzmanlar pancar suyunun sarılık tedavisinde de etkili olduğunu belirtiyor.
Lahana: Kanserli hücrelerin çoğalmasını önleyen karoten maddesi içerir.
Havuç: Yapılan birçok araştırma; havuç tüketimi arttıkça kanser riskinin azaldığını ortaya koymuştur. Bunun temel nedeni havucun betakaroten, C ve E vitaminleri gibi antioksidanlar açısından zengin oluşudur.
Sarımsak: Bağışıklık sistemini güçlendirdiği, kansere, yüksek kolesterole, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarına karşı koruyucu etkisi olduğu biliniyor.
Kayısı: Antioksidan, betakaroten(Avitamini ön maddesi) içeriği zengindir. Hücrelere ve dokulara zarar veren moleküllerin etkisini ortadan kaldırarak kansere karşı koruyucu etkisi vardır. Lifli olduğu için bağırsakları koruyucudur
İncir: Potasyum, demir ve kalsiyum içerir. Sindirim sistemine yardımcı olur. Eski çağlarda kanserli hücrelerin tedavisinde kullanılan incir, modern tıp tarafından da kansere karşı koruyucu olarak öneriliyor.
Şeftali: Bir tane şeftali insanın günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 50’sini karşılayabilir. Sindirimi kolaydır. Kansere ve kalp krizine karşı koruyucu olan betakaroten açısından da zengindir.
Çilek: Kolesterol düzeyini düşürür ve sindirim sistemini düzenler. Ellagic asit adı verilen kanser savar bir maddeyi de içerir.
Fındık: Kalp krizine karşı koruyucu olan E vitamini açısından en zengin besinlerin başında gelir. Her gün yenilen bir avuç fındık kansere ve kırışıklıklara karşı koruyucudur.
Zeytinyağı: Ağırlıklı doymamış yağ asitleri içerdiğinden kandaki kolesterol düzeyini dengede tutar. Antioksidan özelliği olan E vitamini açısından da zengindir. Bu sayede kalp krizi, felç, kanser ve erken yaşlanmaya karşı beyni koruyucu etkiye sahiptir.
Soğan: Bağışıklık sistemini güçlendirir. İçerdiği allicin ve sülfür; mide ve bağırsak kanserine karşı koruyucu etkiye sahiptir. C vitamin içeriği zengindir.
Domates: Likopen açısından zengin ender bitkilerden biridir. Likopen, pankreas gibi çeşitli kanser hastalıklarını önleme konusunda hayati önemdedir. C vitamini açısından zengindir ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Lifli bir besin olması da bağırsak kanseri riskini azaltır.

KANSER OLUŞUMUNU ÖNLEMEK İÇİN

Mevsiminde üretilen gıdaları bol tüketmeliyiz.
Tüm yediklerimizin yağ miktarına ve yağ çeşidine dikkat etmeliyiz. Bitkisel sıvı yağları tercih etmeliyiz.
Bol su tüketmeliyiz(günde ortalama 10- 12 su bardağı)
Günlük yaşamımıza düzenli olarak (bizim tempomuza uygun haftada en az üç gün en az 45 dakika tempolu) egzersiz türü katmalıyız.
Vücut ağırlığımızı her zaman kontrol altına almalıyız.
Tahıl, sebze ve meyvelere dayalı bir beslenme modeli aynı zamanda vitamin, mineral ve antioksidan içeriği zengindir. Bu tür besin öğeleri bağışıklık sistemini güçlendirir. Kansere yakalanma riskini azaltır. Bu tür gıdaları yeterli, düzenli tüketmeliyiz.

Bu makale 10 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dyt. Ayşe Cengiz

Uzm. Dyt. Ayşe CENGİZ, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü'nde başladığı lisans eğitimini başarıyla tamamlayarak Diyetisyen unvanı almıştır. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Bilimlerinde “gebe annenin beslenmesi ve kalsiyum metabolizmasına etkileri” konusunda master yapmış ve Uzman Diyetisyen unvanı almıştır. Üniversite eğitimleri sonrasında mesleki hayatına Yedikule Ermeni Hastanesi'nde başlamış olan Uzm. Dyt. Ayşe CENGİZ, daha sonra İnternational Hospital'da  ve 1999-2009 yılları arasında Acıbadem Sağlık Grubu Etiler Polikliniği'nde klinik diyetisyeni olarak yarı zamanlı olarak hizmet vermiştir. Şu anda ise Bahçeşehir de bulunan kurucusu da olduğu Yöntem Beslenme Danışmanlığı Merkezi'nde bireysel ve kurumsal beslenme eğitim hizmetleri vererek çalışmalarına dev ...

Etiketler
Kanserin oluşum nedenleri
Uzm. Dyt. Ayşe Cengiz
Uzm. Dyt. Ayşe Cengiz
İstanbul - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube