Merhaba :) Ben üniversite 1. sınıf öğrencisiyim. Tanısı konulmuş anksiyete, depresyon ve narkolepsi rahatsızlıkların mevcut şimdilik :) Yalnızlık konulu bir konferansınız olduğunu bunun yanında mizah ve ruhsallık alanında çalıştığınıza denk geldim ve beni özetleyen bu iki olguyla karşılaştığımda kayıtsız kalamadım :) Çevrem ve ailem rahatsızlıklarımdan ötürü şaşkın, hiç beklemiyorlardı. Ortamların güldüren, eğlendiren ve akıl veren kişisiydim. Kendimle alakalı asla dert yanmaz, en fazla mizahi şekilde dertlerimle dalga geçerdim. Belki de hafif narsistlikten :) Açıkçası şuan da bu yazımı okuyacağınızdan emin değilim ama bu hislerimi yazıya dökmek beni çok rahatlatıyor. Çünkü kolay kolay rahatlayın, zihnimi durduramıyorum. Yalnızlığa aşığım ama yalnızken o espritüel, renkli kişiliğimle vakit geçiremiyorum; yorgun, kırgın, bıkkın, tükenmiş ve üzgün birisi oluyor aynada. Maddi olarak yalnızlıktan değil ama manevi olarak yalnızlıktan çok şikayet ediyor içimdeki şahıs. Herkese yardım edebilen, onları mutlu edebilen, bir nevi Afet Hoca :) Kendisine yardım 'edebilecek' birisini bile bulamıyor. Aramızda kalsın psikolojik danışmanlarım bile :)) Yani sürekli yalnız bir mücadele içinde içimdeki şahıs. Dıştaki ben ise asla bunları belli dahi etmeyen, kendini bulmuş, özgüvenli, başarılı bir isim-imaj haline geldi. Oysa içimdeki çocuk bir çift dizde uyuyakalmak istiyor. Bir dize uzanmayı engelleyecek egomu hallettim diyelim, beni taşıyacak bir diz inanın yok. İşte :) Sizce ne yapmalıyım? sorusu biraz klişe olur onun yerine; sizce yaşayacak mıyım :D
Kesinlikle yaşayacaksınız. Sizde bu kaynaklar varken, başkalarına göre daha kısa zamanda toparlayabillirsin. Biraz yorulmuş, tükenmiş, hayır diyememiş yanının bakıma sevgi ve şefkate ihtiyacı var.