Uzm. Psk. Esra AkpınarlıPsikoloji
Sevgili Ceren Hanım, 12-18 yaş arası ergenlik döneminde olan gencin yaşadığı temel karmaşa ve kimlik kazanmaya karşı kimlik krizi yaşlarıdır. Kimlik kazanma, bir bireyin kendine özgü olumlu bir ben duygusu geliştirmesi demektir. Böyle bir duygu içinde olan genç, kim olduğu, nereden gelip nereye gitmekte olduğu konusunda gerçeklikle örtüşen görüşlere sahiptir ve bu özellikleri ile birlikte krndisi hakkında olumlu duygular geliştirebilmiştir. Bir başka deyişle kendi ilgi ve yetenekleriyle uyumlu bir kimlik duygusu geliştirebilmiş olan bir birey, gelecek yaşamıyla ilgili kararlarını vermeye başlamıi, kendine özgü bir değerler sistemi oluşturarak kişisel ve mesleki planlar oluşturabilmiş demektir. Kimlik krizi ise, gencin bu türden kararlar alamamış olmasını, gelecekle ilgili herhangi bir plan yapamamış olmasını betimler. Bu dönemdeki karmaşaların çözümlenmesiyle birlikte, gencin sosyal benlik algısı da şekllenmekte ve gencin kendine uygun bir meslek seçerek bu mesleğe hazırlanması kolaylaşabilmektedir. Sonuç olarak ergenlik dönemi, aileden duygusal bağımsızlığın kazanılması, cinsiyete uygun rollerin geliştirilmesi, kendine özgü bir değerler sisteminin oluşurulması, toplumsal rollerin belirlenerek bunların gerçekleştirilmesine yönelik kararların oluşturulmasını gerektiren yıllardır. Bu ve benzeri türden hedeflerle kendine özgü değerler ve inançlar oluşturabilmede kararsız kalmak ise kimlik karmaşası olarak adlandırılmaktadır. Siz şu anda liseyi bitirmek üzere olmalısınız ve hem biyolojik olarak hızla değişen ve gelişen bir hormonal yapının bedeninizi ve hislerinizi etkilemekte olması beklenir ve hem de özerk bir birey olma yolunda değişim yaşamakta olmalısınız. Bu dönemlerde, aile ve yakın çevreyle olan ilişkilerin kalitesinin gencin debgesi ve gelişimi üzerinde büyük etkisi vardır. Aile gence, bağımsızlığını kazanması vegeleceğe ait kararlarını gerçekçi bir şikilde verebilmesi için kendisine destek olmalıdır. Bu yüzden, her hangi bir ruhsal ve iletişimsel bir problemle bir uzmana başvuracak gencin ilk görüşmeye anne ya da babanın da birlikte gelmesi beklenmekte, ilk görüşmede ergenle görüştükten sonra yaşına ve yakınmasına göre bazı testler ve incelemeler yapılabilmektedir. Daha sonra anne ve baba ile ayrı bir şekilde ergenle ilgili yakınmaları dinlenmekte ve sorunun tanı ve tedavisi için çeşitli kaynaklardan bilgi toplanarak ve çeşitli gözlemler, testler yapılarak bir sonuca ulaşılabilmektedir. Ailenizin sizin için yorumlarını dikkate almanız olumlu da olsa, lütfen bunu kafanıza takacak ve sizi üzecek hale gelmesine izin vermeyiniz. Büyük bir ihtimalle, geleneksel aile yapısı içinde, bir gencin özerkleşmesi yeterince anlaşılıp, desteklenemiyor olabilir, iyi niyetler taşınsa bile. Ancak, nasıl ki bizler bir yerimiz ağrıdığında, rahatlıkla o konuylailgili bir hekime başvuruyorsak, ruh sağlığımızla veya ailede vuku bulan tartışmalar ve/ya iletişim bozuklukları için de bu konunun uzmanlarına danışmak konusunda rahat olmalıyız. Size tavsiyem, öncelikle ailenizle konuşmanız, şu son bir senede sizde nasıl bir değişiklik gözlemlediklerini onlardan size sakince anlatmalarını istemeniz ve sizin de mümkün mertebe sakince anlatılanları dinlemeniz, bu son 1 sene içinde hayatınızda sağlık olayları, okul başarıları, aile içi ilişkiler, sevgi ilişkileri, vs. gibi bir değişiklik veya olumsuz olay olup olmadığını hatırlamaya çalışmanız ve bunları mümkünse not alarak bir uzmanla veya benle paylaşmanızdır (travmalar yazmışsınız, bir travma yaşadınız mı?). Hatta mümkünse, aileniz sizin için bir psikolog veya psikiyatristten randevu alarak (sizin yaşınızda devlet hastaneleri ve üniversite hastaneleri ücret almıyorlar), bir klinik görüşme yapmanız da, düşünülebilir. Nihayetinde ben uradan sizi görmeden ve gözlemleyemeden, yeterli bilgileri toparlayamadan yeteri kadar faydalı olamayabilirim. Bu şekilde, geleceğe dönük yaşamınızın hayallerinize ve hedeflerinize uygun bir şekilde gelişmesi ve daha sağlıklı ve mutlu bir şekilde bu önemli gelişim sürecinin tamamlanması şansı artmış olabilecektir. Esenlik dilekleri ve sevgilerle,
16 Aralık 2009