Bir insan neden dine girme ve inanma ihtiyacı duyar? Acaba çoğu dinde olan tanrıyı sevme için değil de, kendi yararı içinse? Örn: Namaz, Dua gibi ritüellerin birçok psikolojik yararı olduğu gözlenmekte. Bilinçaltı bunlar için bizleri yönlendiriyorsa? i Bir de ahiret korkusu var tabi. Ben inanırsam birşey kaybetmem, ama sen inanmazsan çok şey kaybedersin gibi korkakça sözler... Tabi siz daha iyi bilirsiniz, size sormak istedim...
Merhaba Alican Şengül, İnançlarımız ve değerlerimiz yaşamımızın her alanında bizim düşüncelerimizi, duygu ve davranışlarımızı yönlendirmektedir. Genellikle kendimize, toplumsal kurallara ve din konusuna dair inançlarımızın ve değerlerimizin temelleri ailemiz ve içinde bulunduğumuz toplum tarafından çocukluk çağında atılmaktadır. İnsanların gelişimi ana karnında başlar, doğumdan sonra da fiziksel, bilişsel, sosyal ve duygusal alanlarda adım adım bir süreci izler ve ölene kadar devam eder. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki imanın gelişimi de bilişsel gelişime paralel olarak gitmektedir. Kabaca bu aşamaları şu şekilde sıralayabiliriz. *Anne karnında ve bebeklikte bağlanma süreci duygusal açıdan temel güven duygusunun oluşumunun sağlandığı dönemdir. İman gelişimi için temel niteliğindedir. *İlk çocukluk döneminde çocuklar ebeveynlerinin yönlendirmesiyle yasakların, günahların farkına varmaya başlayarak sezgisel olarak yüce bir varlığın var olduğu bilincine ulaşır. *Çocukluk dönemi denilen ilkokul yaşlarında hayal ile gerçek olanı daha net olarak ayırt etmeye başlayan çocuklar dini inançları, simgeleri tamamen somut olarak algılarlar. *Ergenlik dönemi çocuklarda soyut düşüncenin geliştiği, geçmiş ve gelecek hakkında düşünmeye başladıkları, geleceğe yönelik kaygılar yaşadıkları, kimlik oluşturma sürecinde diğer insanlarla uzlaşma yoluna girdikleri bir dönemdir. Tanrıyla ilişki daha çok kişisel istekler bazındadır. *Yetişkinlik döneminde, inançları ve değerleri derin düşünerek gözden geçirme, sorgulama, eleştirme, kendi kararlarını verebilme önem kazanmaktadır. *Orta yaşta ve sonrasında birey deneyimlerine dayanarak, olaylara çok yönlü bakış açısı geliştirir. Varoluş, inanç çerçevesinde değerlendirilir ve birlik beraberlik düşüncesi ön plana çıkar. *Tüm varoluşu yaratana duyulan sevgi, tutum ve davranışlarda net olarak görülür ve kişinin hayat biçimini oluşturur. Amaç adil, sevgi dolu bir toplum içinde yaşamaktır ve örnek olmayı da içerir. Fromm’a göre, “kişinin düşünsel ya da duygusal açıdan içsel etkin olma durumunun bir sonucu” olma şeklinde ortaya çıkarsa akılcı; ancak “kişinin doğru olup olmadığına bakmaksızın doğru kabul ettiği, kendisine verilmiş bir şeye boyun eğmesi” şeklinde ortaya çıkarsa akıldışı yahut mantıksız olur. “Bir olasılığa inanmak” yahut “kesin olmayışın kesinliği” şeklinde tanımladığı inanç olmaksızın insanın umutsuz, yalnız ve korku dolu olacağını belirten Fromm, içsel bir etkinlik sonucu ortaya çıkan inancın olumlu insan olmaya katkısının büyük olacağını ifade eder. Bilmiyorum cevap yeterli mi? Aklınıza takılanları sorabilirsiniz. İyi günler dilerim
Oncelikle yazi icin elinize saglik. Verdiginiz süre zarfi icin cok tesekkur ederim. Benim gozlemledigim kadariyla, evet inanc insana olumlu yonler katıyor. Inanc hayata tutunmamizi saglamlastiriyor. Inanc mutlu olmamizi da sagliyor. Bunlar gozlemlenebilir fiillerdir. Fakat bizim bir tanrıya inanıp, ona muhtac olmamiz, insanoglunun daha yeterince guclu olmamasindan kaynakli diye dusunuyorum. Bakiniz, bugun Evrim Teorisi'ni cogu universite ve belgesel kuruluslarinca benimserken, bugun bir inanci olan insana, bunu "Bilim" adı altinda ve fosil kanitlariyla gostersem bile inanmak istemiyorlar. Dedigim gibi acaba dinin ona sagladigi bu huzurlu hayattan dolayi midir? Kisi bu yuzden mi dinden ayrilmak istemez veya ayrilmaya korkar? Ve dinlerin yalan oldugunu idda edip dinlerden ayrilamayan cogu insan gibi... Ek olarak dinlerin insanlara faydalari olsa da, dinin siyasetciler tarafindan iyi kullanildigi ve toplumu suru yerine konuldugunun da taraftariyim. Cogu dinin insanlara Ahiret korkusu vermesi, onlarin hata yapmamasi icindir. Bence korkuyla saglanmamaliydi. Yine insan dine sımsıkı baglandigi icin, din adamlari toplumu her sekilde yonlendirebilme gucleri var. Bu yani da kotu. Bence, bizim herhangi bir tanrinin var olduguna inanmamiz, bilimin onunu, tanrinin yoklugunu ve bu dinlerin sumer mitolojilerine dayandigini gizlemez. Bir tanri neden kendisine tapinilmasi icin ufak varliklar yaratir? Tanri neden insansi ozellikler icerir? Tanri neden egoludur? Kutsal kitaplari okuyan insanlar okuduklari anda mantiken okumazlar ve korkuyla okurlar. Korkunda dinin tyzagidir. Insanlar sorgulamalilarr.
Merhaba Alican Şengül, İnsanların inançları biraz da bilinçlenmeleriyle ilgilidir. Diğerlerinin ne yaptığı neye, niçin inandığı onlara ait bir şeydir. Herkes kendini sorgulamalı. Diğer insanları yargılayarak hiç bir yere varamayız. Bu konuyla ilgili kaynaklar, sosyal medyada paylaşımlar bulunabilir. Herkes kendinden sorumludur. İnsanlar farklı nedenlerden dolayı inanç geliştirebilirler. Bu nedenlerden biri de korku olabilir bazıları için. Genelleme yapmak bizi yanlışa götürebilir. Size tavsiyem, kendinizi sorgulayın, araştırın, inceleyin, okuyun, bilgilenin. Sonra öğrendiğinizi uygulayın. Diğer insanlar gibi siz de biriciksiniz ve eşsizsiniz, kendi kararınızı kendiniz verin. Dediğim gibi sosyal medyada spiritüel gruplarda pek çok paylaşım var biliyorsunuz. Faydalanabilirsiniz. İyi günler.
Evet hocam biliyorum. Zaten farkındasınızdır belki ama bilim geliştikçe insanlar dinlerin hikaye olduklarını görüp, deist,agnostik veya ateist olabiliyorlar zaten. Benim temennim, Türk halkının gökten indiği sanıldığı kitaplara değil, bilime inanmasıdır. Bugün ABD, Rusya gibi ülkelere baktığımızda bilimde ileriler. Bilim halkı, halk da ülkeyi yükseltir. Bu arada teşekkür ediyorum hocam zaman ayırdığınız için. Tekrardan sağolun, kolay gelsin :)
Merhaba, Size de kolay gelsin. İyi günler