Her ebeveyn, çocuk yetiştirme tarzı farklı olmakla birlikte nasıl bir çocuk istedikleri konusunda ortak bir paydada buluşabiliyorlar. Buluşulan bu noktanın ortak özellikleri geleceğin yetişkinlerini oluşturuyor. Her ebeveyn kendi fikirlerini üretebilen, çözüm odaklı çocukları olsun ister. Kendi düşüncelerini ifade edebilen çocuklar ise öncelikle duygularını ifade etmeyi öğrenmelidir. Duygularını tanıyan, duygularını ifade eden çocuklar kendilerinin farkındadır. Çünkü zamanla duygularının kontrolünü de öğrenirler. Böylece yaşam olaylarına karşı hissettikleri duyguları regüle edebilirler. Duygu regülasyonu güçlü çocuklar kendilerini daha iyi ifade edebilirler ve karşıdaki kişinin duygularını anlayarak empatik bir şekilde yaklaşabilirler. Bunun yetişkin hayatına yansıyan versiyonunda, ilişkilerde yaşanılan sorunlara daha yapıcı yaklaşabilir ve olaylara daha bütüncül bakabilirler.
Ayrıca her ebeveyn güçlü çocukları olsun ister. Duygu düzenleme becerisi gelişmiş çocuklar aslında güçlü çocuklardır. Çünkü güçlü olmak demek, zorlayıcı duyguları yaşayabilmek ve dönüştürebilmek demektir. Zorlayıcı duyguları kaçınılması, görmezden gelinmesi ya da bize gelen yıkıcı haliyle dışa vurulması gereken duygular olarak kabul etmek yerine bu duyguları yoğunluğuna göre ayırt edip gerekli tepkiyi vermeyi tercih ederler. Eğer gelen duygu çok yoğunsa sakin kalmayı ve sorunu daha sonra çözmeyi tercih ederler. Veya o anda hissettikleri duygunun rahatsız hissettirdiğini karşı tarafa ifade ederek rahatlarlar. Gelen duyguların nedenini araştırır ve kendilerine nasıl geri dönütleri olabileceğini analiz ederler.
Bunun yanında çocuklarının güçlü olmasını, sorumluluk almasını, kendini ifade edebilmesini isteyen ebeveynler, onların optimal düzeyde hayal kırıklığı yaşamasına da müsaade edebilen ebeveynlerdir. Yaşam tekdüze ilerlemediği için, karşılarına çıkan zorluklara karşı her zaman kucaklayıcı bir eda ile yaklaşamayabilirler. Çünkü hayatın kontrolü her zaman onların elinde olamayacaktır. Buradaki en hassas yer, ebeveynlerin onlara bu hayal kırıklığının neresinde destek olması gerektiğidir. Bazı ebeveynler kendi yaşadıkları hayal kırıklığını çocuklarının yaşamasını istemedikleri için fazla hassas olabiliyorlar. Çocukların üstlenmesi gereken sorumlulukları hatta duygularını bile fazlasıyla üstlenebiliyor. Böyle olduğunda duygusunu yaşamakta sınırlanan çocuklar zorluklar karşısında daha kırılgan olabiliyorlar. Ebeveynler çocukların zorlandığı olaylarda ne hissettiğini anlayarak ve anladıklarını çocuklara yansıtarak destek olmada başlangıç adımı atabilirler. Sonrasında yaşanılan sorun üzerine yine çocukların ne düşündüğü ve ne yapmak istediği ile ilgili konuşma sürdürülebilir. Ve yine sorun üzerinde nasıl bir çözüm yolu veya yolları uygulanabileceği ile ilgili alternatif fikirlerin zihninde sınanması ve uygulanması için destek olunur. Unutulmamalıdır ki çocuk soruna ebeveynlerin baktığı pencereden çoğu zaman bakmaz, bakamaz. Onlar kendi pencerelerinden bakarken ebeveynlerinin onlarla birlikte bakabilmeleri sayesinde daha güçlü olur. Yaşadıkları diğer olaylara da bu açıdan bakmayı öğrenirler.
Ebeveynlerin, ebeveynlik rollerinde amaçlarını sınadığı, kendilerini sorguladığı, dozu doğru ayarlayabiliyor muyum dediği bir diğer konu da sınırlar konusudur. Her çocuk güven ister. Yani her çocuk sınır ister. Özellikle ilk çocukluk yıllarında güven ve sınır birbirine eşdeğer iki kavram olarak önemli yer edinir. Sınırları, her zaman ‘hayır’ demek olarak düşünmek ve her şeye bir kural olarak bakmak hem ebeveynleri hem de çocukları yoran bir şey haline dönüşüyor. Özellikle günümüz dünyasında ‘Böyle olursa şöyle bir sınır getirin’ veya ‘Bu davranışa bu kural’ diyen uzman veya platformlar çok fazla ebeveynlerin kafasını karıştırmaya başladı. Bunun yerine ebeveynler ‘Çocuğum ne istiyor?’ ‘Bu ısrarındaki ihtiyacı nedir?’ diyerek olaylara yaklaşırsa işleri daha da kolaylaşmaya başlar. İhtiyaca yönelik sınır getirmeyi deneyerek çocuğa özel güvenli bir alan yaratabilir. Sınırlarla çocukların neyi ne kadar yapmayacağını göstermek yerine neyi ne kadar yapacağını göstermek karışıklığı da ortadan kaldırmış olur. Diğer taraftan ‘Ben katı bir anne-babayım’ düşüncelerine de yer vermemiş olunur.
Yeterince iyi ebeveyn her şeyden önce insan olduğunu düşünerek hareket etmeli. Duygularını çocuktan saklamak yerine, onunla paylaşarak duyguların normal olduğunu göstermeli. Duyguları olumlu veya olumsuz duygular olarak kategorize etmek yerine olaylara karşı hissedebileceğimiz normal duygular olduğunun mesajını vermeli. Çocuklar için en önemli rol modeller ebeveynleridir. Ebeveynler ne kadar tutarlı olursa çocuklar da yaşamlarında onlardan öğrendikleri tutarlılığı sergilerler. Her şeyi bir kalıba sığdırmak yerine zamanla veya olaya göre değişkenlik gösterebilir düşüncesiyle yaşama bakış açısını değiştirerek bakabilen ebeveynler, özgün ve farklı düşünebilen ufku geniş çocuklar yetiştirirler. Ve her şeyi kontrol etmek yerine akışla birlikte kontrolü sağlamaya çalışan ebeveynler daha özgür olurlar. Katı ve sığ düşüncelerden sıyrılırlar. Kontrol edemedikleri olayları bırakmayı bilir ve farklı çözüm yolları bulurlar. Çocuklarda ebeveynlerinden gördükleri bu akıcılığı yaşamlarına adapte ederler. Daha ân’da ve daha özgür olurlar.
Ebeveynler kendilerini çocuklarından ayrıştırmayı başardığında, ebeveynliğe bakış açısı da değişmeye başlıyor. Bir olmak yerine biz olmayı görmeye başlarlar. Dünyaya getirdiği insanın sahibi olmadığını, onlarında bir birey olduğunu görmeye başlarlar. Kendi yollarını izleyen insanlar olduklarını ve düşüncelerinin olduğunu bilirler. Dünyaya baktıkları pencerenin aynı olsa da farklı bakış açıları içerdiğini görürler. Kendileri gibi onlarında duyguları olduğunu bilseler de farklı hissettiklerini ve farklı tepkiler verdiklerini anlarlar. Çünkü ebeveynler çocukları, çocuklarda ebeveynleri değildir. Bu yüzden ebeveynler ayrışmayı en iyi kendi sorunlarını çözerek başlamalı. Geçmişte ebeveynleri rahatsız eden olaylar veya duygular nelerdi? Çözmek için nasıl bir yol izlediler? Bunu da en iyi kendi çocuklarına yaklaşımlarına ve olaylara karşı verdikleri tepkilerde görebilirler. Görmekte ya da çözmekte zorlanan ebeveynler bireysel destek almayı deneyebilirler. Kendini çözebilen ve ebeveynliğe bakış açısını değiştirebilen ebeveynler kendilerini daha yeterli hissetmeye başlarlar.
Ebeveynler kendilerine ne kadar değer verir ve ne kadar kendilerini düşünürse, çocuklarına da vereceği değerler o kadar artar. Yani kendini sevebilen, kendine şefkat gösterebilen ebeveynler, kendilerini daha huzurlu hissederler. Çocuklarına da bu şefkati rahatlıkla verebilirler. Kendilerine alan açmalı ve nefes almalılar. Bir diğerini ihmal etmeden kendine verilen her değer ve her şefkat artısıyla çoğalarak gelir. Çocukları ihmal etmekten kaçınırken kendilerini unutan veya görmezden gelen ebeveynler bir süre sonra yorulmuş veya bıkmış hissedebiliyorlar. İnsan yaraları sardıkça iyileşir. Bu yara neden sadece diğerinin yarası olsun? Ebeveynlerin verdikleri her değer ve şefkat neden kendilerini ıskalasın? Bu, oku fırlatınca kazanılan bir yarış değil. Ebeveynlik sıradanlık, sadelik, kendine görelik ve gerçeklik ister. En başta başkalarıyla kıyaslamadan ebeveynliğine güvenmeli, mükemmel ebeveynlik vasfından sıyrılarak kendinin ve çocuğunun ihtiyaçlarına göre hareket etmeli.
Ve tüm bunları da yeterince iyi ebeveyn vasfı ile yapmaya çalışmalı.
Yeterince iyi ebeveynlere sevgilerimle..
Nasıl bir çocuk istiyorsun?
Çocuk, düşünebilme yetisini geliştirmeli, çözüm üretmeli
Çocuk, duyguları regüle edebilmeli, tolere edebilmeli, dayanma kapasitesini arttırabilmeli
Çocuk, hayal kırıklığı yaşamalı( Ebeveyn optimal düzeyde destek olmalı) Kohut optimal kırılma
Çocuk, güven(sınır) ister.
Nasıl bir ebeveyn olmak istiyorsun?
Her şeyi kontrol etmeyi bırakabilmeli
Acıyı dindirmeye çalışmayı bırakmalı
İçten gelen sezgisel uyumu hissetmeli
İkircikli duygulardan kaçınmalı
Sahici, gerçekçi, doğal olmalı ( Şu an kızgınım gibi)
Anneliğine ve babalığına güvenmeli
Annenin ve babanın rolü var olmaktır(Tahir Özakkaş)
Kendine yatırım yapmalı( Öz şefkat)
Çocukluğumuza bakmalı
Mükemmel ebeveynlik vasfından kurtulmalı( Çocuğuma travma yaşatır mıyım?, Benim yaşadıklarımı yaşamasın gibi)
Çocuktan ayrışabilmeli
Ebeveyn kendi duygularını yoklamalı
Kendi duygusunu çocuğa bulaştırmamalı( Duygularımın sorumluluğu bana ait)
Çocuğa iyi davranması için eşe baskı yapmamalı
Bilgi bombardımanına karşı uyanık olmalı( Körü körüne bir bilgiye bağlanmamak gerek)
Yeterince İyi Ebeveyn Özellikleri
Çocuğun ihtiyaçlarını anlama ve karşılama
Duyguları kapsayıcı olma
İyi bir dinleyici olma
Eksikliğe tahammül edebilme
Mükemmeliyetçilik baskısından arınabilme
Yeterince iyi ebeveyn çözmek zorunda hissetmez, duygusunu anlamaya çalışır, soru sorar, başa çıkması için destek olur.
Psikolojik Danışman Melike Orçan