Varis tedavisinde kapalı yöntem; embolizan ajan tedavisi

Varis tedavisinde kapalı yöntem; embolizan ajan tedavisi

Kadınlarda erkeklere oranla çok daha fazla görülen varis, en sık görülen damar hastalığıdır. Yaşla beraber artış gösteren varis; ağrı, kaşıntı, ayak bileğinde şişme, gece krampları, yüzeyel tromboflebitler, venöz ayak bileği cilt değişiklikleri ve kanama gibi şikayetlere neden olur.

VARİS NEDİR?

Varis, toplardamarların organik bir sebep olmadan genişlemesi, uzaması ve kıvrımlı hal alması olarak tanımlanır.

EN FAZLA HANGİ YAŞ GRUBUNDA GÖRÜLÜR?

Variköz venler önemli bir sağlık problemidir. Erişkinlerdeki sıklığı değişik coğrafi varyasyonlar göstermekle beraber yaşla giderek artar. Bacak varisleri, muayenehane pratiğinde en sık karşılaşılan damar hastalığıdır. Yetişkin nüfusun yüzde 15-20’sini etkiler.  Kadınlarda erkeklere oranla 2-4 kat daha fazla görülürken ailesel geçiş oranı yüzde 50’den fazladır.

VARİSLER KAÇ TÜRLÜDÜR?

Varisler primer veya sekonder olabilir. Primer varisler konusundadır. Günümüzde en çok kabul gören teori kalıtımsal ven duvarındaki zayıflık ve venlerdeki kapakçık yetmezliği, venöz hipertansiyondur. Sekonder veya edinsel variköziteler, venöz kapakçıkların travma, derin ten trombozu veya enflamasyon gibi nedenlere bağlı hasar alması sonucu meydana gelir. Bir ekstremitede kıvrım yapmış belirgin variköz oluşumlarının yanında daha küçük çaplı telenjiektazik, retiküler tarzda oluşumlar da bulunabilirler. Bu oluşumlar elle hissedilemeyen, ciltte yüzeyel yerleşim gösteren, 1 milimetre veya daha küçük çaplı mavi veya kırmızı çizgisel renk değişiklikleri olarak görülürler. Bölgesel olarak yıldız şekilli veya örümcek ağına benzer yaygın yaygın çizgisel oluşumlar olup tüm bacağı sarabilirler. Hastadan hastaya değişmekle birlikte bir ekstremitede bu oluşumlar, birlikte veya ayrı ayrı yerleşim gösterebilirler.

VARİS OLUŞUMUNU KOLAYLAŞTIRAN FAKTÖRLER:

Epidemiyolojik çalışmalarda varis patofizyolojisinde rol oynayan birçok etken öne sürülmüştür. Bu çalışmlarda aile öyküsü (kalıtım), riskli yaşam tarzı ve sigara kullanımı, venöz yetmezlik tespit edilen hastalarda daha yüksek oranlarda saptandığı için önde gelen risk faktörleri olarak gösterilmiştir. Aile öyküsün pozitif olduğu hastalarda, varis görülme riski 4.4 kat daha fazladır. Uzun süre ayakta kalmak ya da uzun süre oturarak iş yapmka bir risk faktörü olduğu gibi, günde 4 saatten fazla ayakta kalanlarda yüksek grade venöz yetmezlik gelişme riskini 2.7 kat artırır.

Uzun süre ayakta durmak

Hamilelik

Şişmanlık

Oturarak çalışmak

Hareketsizlik

Yaşlılık

İlaç kullanımı ( Doğum kontrol hapları, menopoz döneminde kullanılan hormon replasman tedaileri)

VARİS HASTALIĞI VE SIK KARŞILAŞILAN ŞİKAYETLER

Hastaların en yaygın semptomları bacaklarının görüntüsünün bozulmuş olması ve uzun süre ayakta durunca ortaya çıkan bacak ağrısı ve bacaklarda ağırlaşma hissidir. Semptomlar anatomik defektin derecesiyle ili olmayabilir. Bazen hasta variköz damarı zedeleyebilir. Bu durumda belirign bir kanama görülebilir. Bacak varislerinin bir komplikasyonu yüzeyel tromboflebittir; ciddi bir ağrı ve hareket kısıtlılığına yol açabilir. Uzun süreli bacak varislerinde kronik ayak bileği şişliği, staz dermatiti ve bacak ülserleri gelişebilir. Uzun süre ayakta durma veya obezite (şişmanlık) tüm bacak varislerinin daha semptomatik hale gelmesine neden olurlar.

Ağrı

Kaşıntı

Ayak bileğinde şişme

Gece krampları

Yüzeyel tromboflebitler

Venöz ayak bileği cilt değişiklikleri (pigmentasyon, egzama, lipodermatoskleroz ve açık yara)

Kanama

VARİS TEDAVİ

Varis tedavisinde amaç yaşam kalitesini artırmaktır. Hastalık genellikle iyi huylu seyir gösterip hastaların çoğunda ameliyat gerekmez ve konservatif tedavi yöntemleriyle iyi sonuçlar alınır. Bu nedenle semptomlar, çok ciddi değilse girişimsel tedavilerden kaçınılmalıdır. Semptomlar hastanın yaşam kalitesini ciddi olarak etkiliyorsa tedavi düşünülmelidir. Bazen büyük varisleri bulunan hastalarda, kanama veya ülserasyon gibi komplikasyonlar gelişirse daha agresif cerrahi tedavi yöntemleri denebilir.

Etken sebepler ortadan kaldırılmadıkça  (fazla kilo, uzun süre ayakta durma, östrojen kullanımı) variköz ven oluşumunun belirli bir süre sonra tekrarlayacağı unutulmamalıdır.

Tedavi iki  başlık altındadır.

İlk olarak görünen varislere dışarıdan uygulanan lazer veya köpük tedavisidir. Bu tedavi genellikle kozmetik amaçlıdır ve derindeki damar yetmezliğine katkısı yok denecek azdır.

Asıl tedavi yukarıda belirttiğimiz derindeki ve yetmezliğe sebep olan damarlara yönelik müdahaledir. Bunu tedavi etmeksizin sadece dışarıdan görünen varisleri yok etmek asla kalıcı bir çözüm olmaz ve hastalık ilerlemeye devam eder. 

Daha önceleri spinal anestezi ile yani belden uyuşturma sonrasında, kasık ve diz kapağı bölgesine yapılan açık ameliyatla tedavi sağlanırken, günümüzde bu tedavinin yerini kapalı yöntemler almıştır. Kapalı yöntemler olarak, lazer veya radyo-frekans yöntemi ve sonrasında geliştirilmiş olan ‘embolizasyon’  yöntemi ile hastalarımız sağlığına daha kolay kavuşmaktadır. 

VARİS TEDAVİSİNDE KAPALI YÖNTEM; EMBOLİZAN AJAN TEDAVİSİ

Hastanemizde başarılı şekilde uygulanan embolizasyon yöntemi ile herhangi bir anestezi yani narkoza gerek olmadan işlem yapılmaktadır. Bacakta herhangi bir kesi olmaksızın, bir iğne ile ultrason eşliğinde diz kapağı üstünden derindeki hasta damara girilmekte ve damar içinden kasık bölgesine kadar ulaşılmaktadır. Embolizan ajan dediğimiz bir sıvının damar içine uygulanması esasına dayanan bu yöntem 10-15 dk sürmekte ve hasta müdahale sonrası yarım saat içinde yürüyerek taburcu olmaktadır.

VARİSLERDE EMBOLİZAN AJAN TEDAVİSİNİN ÜSTÜNLÜKLERİ NEDİR ?

-Genel veya Spinal Anestezi gerektirmez.

-Isıya bağlı deri,sinir hasarı ve uyuşma riskini ortadan kaldırır

-Hasta aynı gün işine ve günlük hayatına geri dönebilir

-İz bırakmaz

-İşlemden 30 dakika sonra hasta rahatlıkla ayağa kalkabilir

-İşlem yapılan damar bölgesinde kalıcı sertlik ve germe hissi kalmaz

Bu makale 13 Kasım 2020 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Murat Küsdül

Op. Dr. Murat KÜSDÜL, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1995 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise yine Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapmış ve 2001 yılında Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı olmuştur. 

Uzmanlık eğitimi sonrasında 2001-2007 yılları arasında Samsun Devlet Hastanesi'nde, 2007-2011 yılları arasında ise Samsun Özel Mediva Hastanesi'nde görev yapmış olan Op. Dr. Murat KÜSDÜL, mesleki çalışmalarına şu anda Medicana Samsun Hastanesi'nde devam etmektedir.

Etiketler
Varis
Op. Dr. Murat Küsdül
Op. Dr. Murat Küsdül
Samsun - Kalp Damar Cerrahisi
Facebook Twitter Instagram Youtube