EMDR Derneği, psikolojik travmayı “kişinin günlük rutinini bozan, beklenmedik bir şekilde gelişen, hayatını tehdit eden, ciddi bir saldırı, doğal afet, kaza gibi bir olaya maruz kalması” olarak tanımlıyor. Bu durumu yaşayan kişinin kendisi olabileceği gibi başkasının yaşamasına tanık olmak, bir yakının başına geldiğini öğrenmek de travmatik strese sebep olabilir (National Institute of Mental Health, 2017). Travma karşısında her bireyin verdiği tepkiler farklılık gösterir. Travmatik olarak nitelendirilebilecek bir olaya maruz kalanların bir kısmında Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) adı verilen bir grup belirti ortaya çıkar.
TSSB, Amerikan Psikiyatri Derneği’nin belirlediği tanı kriterlerine göre dört grup belirti içermektedir. TSSB’den bahsedilmesi için yukarıda sözü edilen travmatik yaşantını varlığı şarttır. Psikolojik travmaya sebebiyet veren olaylar deprem, sel, kasırga gibi doğa felaketleri, terör saldırıları, cinsel saldırılar, trafik kazaları, savaşlar, işkence ve benzeri durumlar olabilir (APA, 2013). Bu travmalara medya kanalları yoluyla maruz kalmak TSSB tanısı kapsamına girmese de önemli derecede strese yol açabilir. Diğer kategorilerse yeniden yaşama zorlantısı, kaçınma davranışları, tepkisellikte artış ve bilişsel ya da duygudurum değişimleridir. Bu ana başlıklara ait belirtileri aşağıda bulabilirsiniz.
TSSB yaşayan bireyler travma anında yaşadıkları olumsuzlukları tekrar tekrar yaşıyor gibi hissedebilirler. Travmayla herhangi yönden benzerlik gösteren bir uyaranla karşılaşınca travma esnasında yaşanılan olumsuz duygular ortaya çıkar. Yaşanılan olayın kişinin elinde olmadan sık sık aklına gelmesine ‘flashback’ denir. Bu anılar, düşünceden çok görsel imgeler şeklinde adeta fotoğraf kareleri gibi kişinin zihninde canlanır. Bazen ‘film şeridi gibi’ de görülebilir. Bu olduğunda yoğun stres, kaygı, korku gibi duyguları ortaya çıkarırlar. Aynı durum rüyalar yoluyla da gerçekleşebilir. Bazen flashbackler sırasında kişi bulunduğu andan kopup sanki olayı o an yaşanıyormuş gibi hisseder ve tepki verir. Dalıp gitme, uzaklara bakma, tepkisiz kalma, olay anında söylediklerini söyleme, çığlık atma, saklanma, kendini koruma gibi çeşitli davranışlar farklı şiddetlerde görülebilir.
Kaçınma davranışları çoğu kaygı bozukluğunda olduğu gibi travma ve stres bozukluklarında da önemli bir yer tutar. Kaçınma, travmayla ilişkili duygular, anılar, düşüncelerden olduğu kadar travmayı hatırlatabilecek yerler, kişiler, konuşmalar, etkinlikler, nesneler ve durumlardan da kaçınmayı ya da kaçınma çabası içinde olmayı içerir. Araştırmalar TSSB yaşayan bireylerin %98’inde kaçınma davranışları bulunduğunu göstermiştir (Şalcıoğlu, 2019). Travmaya maruz kalan bireylerde benzer yaşantılar benzer duyguları ortaya çıkardığından kaçınma, kişinin olumsuz duyguları, düşünceleri, imgeleri tekrar deneyimlememe girişimi olarak görülebilir. Kaçınmalar çok çeşitli şekillerde gerçekleşir. Deprem travmasına maruz kalmış bir kişi binalara girmeme, kapalı yerde kalmama, deprem gece olursa diye geceleri uyumama, kapıya yakın yerde yatma gibi pek çok kaçınma stratejisi belirleyebilir. Cinsel saldırıya uğrayan biri o gün giydiğine benzer kıyafetler giymeme, o yerden geçmeme, yalnız sokağa çıkmama gibi travmayı hatırlatan durumlardan uzak kalmak için çeşitli davranışlarda bulunabilir.
TSSB yaşayan bireylerin uyarılmışlık ve tepkisellik düzeyinde değişimler meydana gelir. Basit şeyler karşısında aniden öfkelenme ve saldırganlık, aşırı tetikte olma hali, aniden irkilme ve zor yatışma, dikkatini odaklamakta güçlük, uykuya dalma ve sürdürmede zorluklar görülebilir. Bazen kişi, olumsuz duyguları hissetmemek adına pervasız ve kendine zarar verebilecek davranışlarda bulunabilir. Örnek olarak alkol/madde kullanımı, rasgele cinsel ilişki, çok hızlı araç kullanma, riskli sporlar verilebilir.
TSSB ile birlikteçeşitli bilişsel ve duygudurum sorunları da ortaya çıkabilir. Bunlar travma anındaki önemli detayları hatırlamama, konsantrasyonda azalma, unutkanlık, kendini suçlama, pişmanlık duyma, hayatta kalamayandan sorumlu hissetme, üzüntülü ve kederli hissetme şeklinde olabilir. Dr. Claudia Herbert, insanların her ne kadar günlük hayatta başka insanların felaketlere maruz kaldığını bilse de bunun kendi başlarına gelmeyeceğine dair bir güven duygusu içinde olduklarından söz ediyor. Travmalar aniden ve beklenmedik bir şekilde gerçekleştiği için kişinin duruma adapte olması için ihtiyaç duyduğu süreyi vermez ve başına kötü şeyler gelmeyeceğine dair inancını yıkar. Buna bağlı olarak umutsuzluk, uzun vadeli plan yapamama, hayattan zevk alamama, hatta kendine zarar verme düşünceleri ortaya çıkabilir.
Tüm bu sözü edilen belirtiler kişinin normal hayatına devam etmesini engeller. Sosyal yaşamını, aile ilişkilerini, iş/okul hayatını, fiziksel sağlığını, özbakımını, sorumluluklarını yerine getirmesini olumsuz yönde etkileyebilir. Travma, kişinin hayatını ve fiziksel bütünlüğünü tehdit ettiğinden yukarıda bahsedilen belirtiler travma yaşayan birçok kişide ortaya çıkar. Fakat bazı insanlarda olup geçerken bazılarında kronikleşir. TSSB tanısı koyabilmek için belirtilerin 1 aydan uzun sürmesi gerekmektedir. Araştırmalar, toplumda %40-90 arasında bireyin travma tanımına uyacak ciddiyette bir olay yaşadığını ortaya koyuyor (APA, 1994). Ama travmaya maruz kalanların yalnızca %10’u TSSB geliştiriyor (Breslau, 1998). Yaşanılan korku, şok, utanç duygularının yoğunluğu, olayın şiddeti, algılanan kontrol kaybı, bireyin mizaç özellikleri, olay öncesinde devam eden psikolojik rahatsızlıklar, olayın hemen sonrasında verilen destek, psikososyal destek kaynakları kişinin TSSB geliştirip geliştirmeyeceği konusunda belirleyici olabiliyor. Yaşanılan durumun TSSB olup olmadığı bir ruh sağlığı uzmanı tarafınca klinik görüşmeler ve testler yardımı ile saptanır ve kişinin durumuna özel bir tedavi planı belirlenir. Amerikan Psikoloji Derneği Klinik Uygulama Kılavuzu çok sayıda araştırmayı baz alarak dört tane tedavinin etkisini TSSB tanısı için güçlü bulmakta ve öncelikli olarak önermektedir. Bunlar Bilişsel Davranışçı Terapi, Bilişsel İşlemleme Terapisi, Bilişsel Terapi ve Uzatılmış Maruz Bırakma’dır. TSSB tanısına eşlik eden depresyon, yeme bozuklukları, madde kullanım bozukluğu ve yaygın kaygı bozukluğu da olabilir (APA, 2013). Bu durumda önce travma üzerine çalışılarak diğer sorunlar da ele alınır.
Psikolojik destek almadan da travma üzerine çalışmanızı kolaylaştıracak yollar mümkün. Konuyla ilgili kendine yardım kitapları okuyabilir ve orada verilen egzersizleri yapabilirsiniz. ‘Travma Sonrası Psikolojik Tepkileri Anlamak’ kitabında travmatik anılarınızı sevdiğiniz ve güvendiğiniz bir aile bireyine anlatmak, bu konuda detaylı bir paylaşım yapmaktan bahsediliyor. Benzer şekilde travmatik anıları bir deftere yazmak veya ses kayıt cihazına anlatıp sonradan dinlemek de yardımcı olabilir. Bunu ilk yaptığınız seferlerde travmayı tekrar yaşıyormuşsunuz gibi yoğun duygular hissedebilirsiniz. Ama aslında yaptıkça travmayı hatırlama ile yeniden yaşama arasındaki fark anlaşılır. Bu sayede travmanın getirdiği kaygıdan kaçınmak yerine üzerine gitmiş ve o duygulara tolerans geliştirmiş olursunuz. Ayrıca yaanan olumsuzluklardan bir anlam çıkarabilen kişilerin travmanın yıkıcı etkisinden çok daha az etkilendiğinin gösteren araştırmlar var (Kunst, 2011).Bu yüzden travmanın götürdüklerinin yanında bir yandanöğrettiklerine odaklanmak da yardımcı olabilir.Eğer bunları kendi başınıza yapmakta zorlanıyor ya da yaptığınız halde fayda gördüğünüzü düşünmüyorsanız bir ruh sağlığı uzmanı rehberliğinde devam etmek daha uygun olacaktır. Eğer kendinize zarar verme düşünceleriniz var ise mutlaka psikolojik destek almalısınız.