Telafi

Telafi

Aşağıdaki yazı, ebeveyn ve çocuk ilişkisinde her zaman telafi edilecek bir yolun olduğuna dair yazılmış kısa bir öyküdür.

Okuduğu kitabı hüzünle kapattı. Kitap, çocuk bakımı ve yetiştirmesi ile ilgili tabuları yıkacak cinsten şeylerden bahsediyordu. Ödül yok, ceza yok, duygularını yansıt, kucağına almaktan korkma, onun verdiği mesajları oku, ona alan tanı, beraber ailece aynı yatakta yat, sling kullan, bir şeyleri dökerse merak duygusunu engellememek adına ona kızma sadece eşlik et ve daha bunun gibi yeni duyduğu birçok şey. Derinden bir off çekti, odanın bir köşesinde dersini çalışan kızına baktı hüzünle. Dersini bitirdikten sonra dışarı çıkabileceğini söylemişti, kız ama anne diyecek oldu, ama o hiçbir şey duymak istemiyorum git ve ödevini bitir hemen demişti. Sonra kızına daha dikkatle bakmaya başladı. Kaşları hafif çatık, arada kaçamak gözlerle annesine bakan, boştaki eli yumruk olmuş, katı bir beden duruşu. Hiç daha önce bunları görmediğine şaşırdı kadın. Hep ödevini doğru yapıp yapmadığına ya da tamamlayıp tamamlamadığına bakardı. Sonra az önce kapattığı kitaptaki yazılar biraz anlam kazanmış gibi oldu. İçindeki sert ve otoriter kadını bir süreliğine kenara koydu ve kızı ile duygulardan konuşmak için ayağa kalktı. Evet, okuduğu dinlediği şeyler belki çok yeniydi çok yabancıydı ama içinde bir yerlerde bunlara daha yakın hissediyordu kendini. Her bağırmasından sonra vicdan azabı çekmesi, kızmamak ve cezalar vermemek için her gün aldığı ama uyamadığı kararlar, ortamda sırf büyüğü var diye o büyüğün beklentisine göre annelik yapmaya çalışmak. Bunlara bakınca aslında üzerinde eğreti duruyor gibi hissederdi başından beri. Ama başka bir yol olduğu hiç aklına gelmemişti. En doğrusunun kendi gördüğü anne babalık şekli çevresindekilerin tarzı olduğunu düşünürdü. Ama yeni bir yol açılmıştı önünde. Hem kitapta altını çizdiği cümlede “ilişki içinde iyileşmek”ten bahsediyordu. Bir şeyler için geç kalmış olarak hisseden ebeveynler için yazılmıştı sanki. Onlara her zaman çocuğu için çabaladığınız, onun duygularını gördüğünüz, ona ifade ettiğiniz ve de kendi içinizdeki birtakım sorunlarla yüzleşebildiğiniz takdirde çocuk da bu yaklaşımı hissedecek, anlayacak ve sizin de ilişkiniz yaşınız kaç olursa olsun iyiye gidecek, yeter ki inanın ve bu yolda her zaman gerçek bir çaba gösterin, diyordu. Birden kendini güçlü hissetti. Zaten ne zamandır kendi duygularına ve ihtiyaçlarına odaklanmak konusunda kendince çalışmalar yapıyordu. Bugünkü sıkıntısı mesela, hayal kırıklığı, geç kalmışlık duygusu, vicdan azabı, pişmanlık gibi duygularını düşündükten ve fark ettikten sonra çıkmıştı. Şu an da kızının duygusuna odaklanmış ve onun da hassas, keyifsiz, tetikte, ürkmüş ve gergin olduğunu gözlemlemişti. İlk defa bugün kızını bu kadar açık görebiliyordu. Kızının yanına gitti ve yanına eğilip ellerini tuttu. Gözlerinin içine bakarak, “kızım, şu an biraz gergin ve ürkmüş görünüyorsun, az önce seni dinlemedim. Bu yaptığım uygun bir davranış değildi, bu yüzden buraya geldim ve senden yaptığım şey için özür dilerim. Sana yüksek sesle bağırmamam ve seni dinlemem gerekirdi.” Dedi. Kız şaşkın şaşkın annesine baktı. “Anne çok az kaldı ödevimi bitirmek üzereyim” dedi. O sırada sanki söyleyecek başka bir şey bulamamış ve kendini korumaya almış gibiydi. Kadının gözleri doldu. Bu kadar mı bu çocuğu sindirmiş bu kadar mı duygularından uzak yetiştirmişti. Ama o vicdan azabına kendini kaptırmadı. Tekrar denedi. “Gel kızım biraz balkona geçelim” dedi. Balkonda konuştular, eğlendiler, ağladılar ve en önemlisi ikisi de kendisini rahat rahat ifade edebilecekleri bir ortamın temelinin kurulduğunu hissettiler. Kadın için o gün bir milattı. Çok zorlanmıştı, ne yapacağını çok bilemeden hareket etmişti, garipsemişti ama yaptığı şeyden ötürü kendini çok ferahlamış hissediyordu. Bir karar aldı, ne kadar zor olursa olsun önce kendi duygu ve ihtiyaçlarını fark edecek, sonrasında çocuğunun duygularını ona şefkatli bir şekilde ifade edecek ve ona saygı duyacaktı. Zor yolu seçtiğini biliyordu ama olduğu yerde durup kendine ve kızına acımak ve ağlamaktansa, savaşacaktı. Derin bir oh çekti ve huzurla kitabına kaldığı yerden devam etti.

Bu makale 19 Mayıs 2020 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Ayşenur Karakülah

Uzm. Psk. Ayşenur Karakülah, Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümünde başladığı eğitimini başarıyla tamamlayarak Psikolog unvanı almıştır. Ayrıca Konya Selçuk Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimini Aile Danışmanlığı alanında tamamlamış daha sonra da Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nde Formasyon Eğitimini tamamlamıştır. Çeşitli belediyelerde Aile Danışmanlığı yapmış üç yıl boyunca özel bir okulda rehber öğretmenliği görevinde bulunmuş ve bu esnada öğrenci Koçluğu eğitimini almıştır. 4 yıl boyunca Psikoterapi Enstitüsü Bayramoğlu Yerleşkesi’nde Psikiyatrist Tahir Özakkaş’tan Bütüncül Psikoterapi Teorik, Formulasyon ve Süpervizyon eğitimleri ile Hipnoz Eğitimlerini, Alp Karaosmanoğlu’ndan Şema Terapi eğitimini almış, oyun terapisi eğitimini de aldıktan sonra çocuk, ergen ve yetişkin danışmanlığı, bunun yanında hamilelik öncesinde ...

Etiketler
Çocuk bakımı
Uzm. Psk. Ayşenur Karakülah
Uzm. Psk. Ayşenur Karakülah
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube