Sosyal adaletin gözetilmediği kısıtlamaların devamında bizleri neler bekliyor?

Sosyal adaletin gözetilmediği kısıtlamaların devamında bizleri neler bekliyor?

Dezavantajlı Gruplarla Kariyer Psikolojik Danışmanlığı kitabında yer alan Göçmen ve Mülteci Bireylerle Kariyer Psikolojik Danışmanlığı ve Yaşlı ve Engelli Bireylerle Kariyer Psikolojik Danışmanlığı bölümlerini yazarken literatürde karşıma en çok çıkan kavramlar kaynakların eşit dağılmaması, ön yargılar, fırsat eşitsizlikleri, rol/kimlik/statü kayıpları ve en önemlisi de temel ihtiyaçların dahi karşılanamayacak noktaya gelinmesiydi.

Peki bu kavramların varlığı beraberinde ne getiriyor?

Acı, öfke, hayal kırıklığı, haksızlığa uğramışlık, aşağılanma, küçük düşürülme, yok sayılma, kendini daha alt bir sınıfa ait hissetme, hor görülme ve daha nicesi dezavantajlı konumda yer alan kişilerin duygu dünyalarında çarpıcı bir biçimde varlık göstermeye başlıyor.

Peki devamında?

Kaybolan kimliğinin acısını çıkarmanın, aşağı itildiği statüye geri tırmanmanın, aşağıda görülme sebeplerini telafi etmenin, karşılayamaz duruma geldiği temel ihtiyaçlarını karşılayabilmenin yollarında çoğu zaman sağlıklı olmayan ve hatta yıkıcı davranışlara yönelebiliyor insan. Bunun örneklerini Pandemi öncesi dönemde de sıklıkla görüyor ancak ne gördüğümüzü ve neden gördüğümüzü anlama zahmetine asla girmiyorduk. Bu kişilere agresif, saldırgan, ‘medeni olmayan’ şeklinde etiketler yapıştırıp geçiyorduk ve hoşlanmadığımız bu davranışların ardına bakmayarak, kendi sorumluluğumuzdan kendimizi saniyeler içerisinde muaf tutarak rahatsız olduğumuz kişilerin kendilerini değiştirmesini ya da en basit haliyle yok olmalarını bekliyorduk.

Keşke geçmiş zaman kipini bir değişimin devamında kullanıyor olsaydım ancak öyle değil.

Bugüne baktığımızda ülkemizde dezavantajlı durumda yer alan kişi sayısının gün geçtikçe arttığı aşikar. Bu artışta “Pandemiyle Baş Etme” adı altında alınan önlemlerin etkisini görememek ise ancak görüş alanı oldukça daraltılmış at gözlükleriyle baktığımız müddetçe mümkün olabilir diye düşünüyorum.

Kısıtlamaların niteliği birçok insanın kendisini ihmal edilmiş, gözden çıkarılmış hissetmesine neden olmakta ve bu gözden çıkarmanın devamında yaşadıkları iş kaybı ve maddi kayıplar yaşam haklarının ihlali noktasına kadar gelmektedir.

Pandeminin bitmesiyle son bulmayacak meseleler bunlar. Sosyal adaletin yerle bir edildiği, eşit hak ve özgürlüklerden bahsedemediğimiz bu günlerin devamında etrafımızda göreceğimiz olumsuz tavır ve tutumlara hazırlıklı olmamız gerektiğini ve bu tavır ve tutumların olası nedenlerine ilişkin bakış açımızı genişleterek dezavantajlı konuma itilen kişilerin öfkesine öfkeyle karşılık vermek yerine öfkeyi büyüten sebeplerini anlamaya çalışmamızın önemli olduğunu düşünüyorum.

Terazinin hangi tarafında yer aldığımıza bakmaksızın kaynakların dengesiz dağılımına karşı bir duruş sergilememiz hepimizin sorumluluğu kapsamında.

Bu makale 17 Mayıs 2021 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Dan. Ece Eken

Uzm. Psk Dan. Ece Eken, 2014 yılında Ege Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Anabilim Dalı’nda lisans eğitimini tamamladıktan sonra yine aynı bilim dalında yüksek lisans eğitimini 2018 yılında tamamlamıştır. Yüksek lisans tezi kapsamında Şema Terapi eğitimi almış ve romantik ilişkilerimiz üzerindeki erken çocukluk yaşantılarımızın etkisini incelemiştir. Hem lisans hem de yüksek lisans eğitimleri süresince süpervizyon eşliğinde bireyle psikolojik danışma ve grupla psikolojik danışma uygulaması yapmıştır. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı’nda 1 yıl süreyle araştırma görevlisi olarak çalışmış, ardından İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Kariyer Danışmanı olarak görev almıştır. Şema Terapi eğitiminin yanı sıra Psikanalize Giriş, Existential Well-being Counseling ve Resume, Netwo ...

Etiketler
Pandemi
Uzm. Psk. Dan. Ece Eken
Uzm. Psk. Dan. Ece Eken
İzmir - Psikolojik Danışman
Facebook Twitter Instagram Youtube