Sevginin psikolojik yönü

Sevginin psikolojik yönü

Sevginin Psikolojik Yönü
Sevgi kavramı ile ilgili söylenmiş birçok tanım, birçok makale, birçok söz veya özlü söz hatta atasözleri vardır. Sevginin tanımı için açıklamalar, değişik yorumlar bulmanız mümkündür. Bu makalede sevgi kavramını psikolojik yönden inceleyerek ele almak farkındalığımızı arttıracak ve sevgi kavramının değişik bir yönünü anlamamızı sağlayacaktır. Sevgi ile ilgili kısa bir öykü ile başlamakta yarar görüyorum.
Rahip mezarlıktaki işini bitirmek üzereydi. O anda elli yıllık karısını kaybeden 78 yaşındaki adam:"Onu ne kadar çok sevdim." diyerek çığlık çığlığa ağlamaya başlamıştı. Yaşlı adamın yaşlı sesi törenin asil sessizliğini bozmuştu. Mezar başındaki diğer aile bireyleri ve dostlar şok olmuşlardı, utanç içindeydiler. Yetişkin çocukları alı al moru mor babalarını yatıştırmaya çalıştılar:"Tamam, baba. Seni anlıyoruz." Yaşlı adam gözlerini dikmiş kazılan mezara yavaş yavaş inen tabuta bakıyordu.
Rahip törene devam etti. Törenin sonunda, aile bireylerini ölüm töreninin kapanışı olarak tabutun üstüne toprak atmaya çağırdı. Yaşlı adam hariç hepsi sırayla toprak attılar. Yaşlı adam hala: "Onu ne kadar çok sevdim" diye sesli sesli konuşuyordu. Kızı ve iki oğlu konuşmasını engellemek istediler, ama o devam etti,"Onu sevmiştim!"
Kalabalık mezarlığı terk etmeye hazırlanırken, yaşlı adam gitmemekte direniyordu. Gözlerini mezara dikmiş bakıyordu. Rahip yaklaştı:"Kendinizi nasıl hissettiğinizi biliyorum, ama gitme zamanı geldi. Buradan ayrılmalı ve kendimizi hayatın akışına bırakmalıyız." dedi. Yaşlı adam çaresizlik içinde bir kez daha "Onu ne kadar çok sevdim ."diyerek söylendi. "Beni anlamıyorsunuz ,ama ben bunu ona sadece bir kere söyleyebildim."dedi yaşlı adam.
Sevgi kişi, olay, hayvan, yer, bitki, durum ya da nesnelere karşı hissedilen yakınlığı ifade edebilmek için kullanılan bir kavramdır. Psikolojik yönden sevgiyi açıklayabilmek oldukça güç olmakla birlikte söylenebileceklerin oldukça fazla olması da ayrı bir zorluktur. Sevgi kavramının yarattığı etkiyi anlamlandırabilmek için her bireyin farklı bakış açısına sahip olduğunu göz önünde bulundurarak bir o kadarda farklı tanımın yapılabileceğini anlamamız açısından önemlidir.
İnsanlar yaşamın ilk dönemlerinde yani hayata gözlerini ilk açtıklarında karşılaştıkları sevgi, ilgi, ihtiyaçlarının karşılanması; sevgi kavramının oluşmasındaki temel düşüncelerin başlamasını sağlar. Bu ilk dönemlerde sevgi ve ilgiden uzak kalan bebeklerin yaşamlarının ileri dönemlerinde ağır ruhsal sorunlar yaşamalarının muhtemel olduğunu söyleyebiliriz. Bebeğin en çok bir arada olduğu kişilerden gördüğü ilgi, sevgi ve şefkatin; temel duyguların oluşumunun sağlıklı bir şekilde ilerlemesini ve olgunlaşmasını sağlar. Daha sonraki yıllarda; bebeklikten çocukluğa geçtiği yıllarda, gelişiminde herhangi bir anormallik olmayan çocuklarda çevre ile etkileşimin artması sonucu sosyal ortamlarda bulunmasının artması ve yaşadığı ev dışındaki kişilerden gördüğü sevgi, gelişimini son derece önemli bir şekilde etkilemektedir. Çocukluk ve ergenlik döneminde daha çok insanla etkileşime girmeye başladıkça ve artık sosyal ortamlarda, yaşadığı ortamdan kimsenin eşlik etmediği yani bir birey olarak toplumun içinde kendi başına yer aldığı durumlarda gördüğü sevginin ise farklı bir anlam ifade ettiği, kendi olarak kabul görmesi sağlıklı bir benlik oluşumunun gerçekleşmesi açısından önemlidir.
Sevgi duygusunun yoğunluğu, duyulan yakınlık ile doğru orantılıdır. Sevginin temelinin ihtiyaçlara dayandığını söylemek yanlış olmaz. Ama bu sevginin bir ihtiyaç olduğunu göstermez, sevginin ihtiyaçlarımızın karşılanma gereksiniminden kaynaklandığını gösterir. Daha da açıklayacak olursak; sevgi duygusunu oluşturan ve sevdiğimizi hissetmemizi sağlayan, sevgi kavramını, ihtiyaçlarımızın karşılanması için hissedilen yakınlık olarak tanımlayabiliriz.
 

 

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Murat Bilim

Etiketler
İhtiyaç
Psk. Murat Bilim
Psk. Murat Bilim
Mersin - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube