Psikoloji bizi yönetiyor

İnsan, davranışlarının üzerinde ne kadar etkindir, düşündüğü, hissettiği duygu düşüncelerde ne kadar özgürdür? Doğduğumuz andan bu ana özellikle çocukluk ve ergenlik çağlarımızda yaşadığımız, yaşayamadığımız iyi-kötü gerçekleşmesi ve yaşanması gereken olaylar, duygular ve hisler vardır. Tüm bunlar yaşanmadığında ya da yaşanamadığında travmalarımız ortaya çıkar ve bu travmalar kendilerini tamamlamak için şimdimize etki ederler. Tüm bu travmaların hayatımıza nasıl etki edip yön verdiğine açıklık getiriyoruz.

Psikoloji bizi yönetiyor

Öyle ya da böyle hepimiz travmalara sahibiz. Zamanında doğru atlatılması gereken bu travmalar kendilerinin keşfedilip, farkındalık sağlanana; müdahale edilene dek hayatımız boyunca bize, davranış ve düşüncelerimize eşlik eder. Bizler, aldığımız kararlar üzerinde özgür ve etkin olduğumuzu düşünürken aslında içinde bulunduğumuz olaylarda travmalarımızın bizi yönettiğinden bihaber yaşarız.

Herkes travmalara sahiptir çünkü kimse -ebeveynler dahil- mükemmel değildir. Elbette bizleri yetiştiren insanlar hata yapacaklar, kaldı ki herkes çocuk pedagojisinde uzman değil, hepimiz olamayız da. Travmalara sahip olmak bizi bizden bağımsız yöneten bir güdüye sahip olmak demektir ve bu korkutucudur çünkü yaptıklarımız üzerinde özgür değilizdir. Bu travmalar geçmişten geliyor çözülemez mi? Çözülebilir hatta sağlıklı çözüldüğünde bu travmalarınız sizin gücünüz olabilir. Travmalarınızı keşfedip onlara müdahale etmek, üzerinize yapışan keneyi almak gibi, acıktığınızda sizi yemekten başka bir şeyi düşünmenize engel olan açlık duygusunu gidermek gibidir. Asıl özgürlüğünüze kavuştuğunuzu anladığınızda yeniden doğarsınız adeta. O zamanlar müdahale edemezdiniz çünkü çocuk ya da toydunuz. Şimdi hayatınız sizin elinizde ve aldığınız kararlar sizin sorumluluğunuzda.

Peki nedir bu travmalar bizi nasıl yönetirler?

Bu soruya bazı travmaları baz alarak bir örnekle cevap vermeye çalışalım.

Önce aşağıda yazan travmalardan birine ya da birkaçına sahip misiniz ona bakalım.

  1. Başkalarını düzeltmeye çalışmak,

  2. Herkesi memnun etmeye çalışmak,

  3. Bağımlılık,

  4. Dışsal onaylanma ihtiyacı,

  5. Terk edilme korkusu

  6. Kendi ihtiyaçlarına yönelik önceliği azaltmak,

  7. Kendini kanıtlama ihtiyacı,

  8. Sınırları aşan davranışları tolere etmek,

  9. Prensiplerden ödün vermek,

  10. Narşist partner çekmek,

  11. Sınırları koymada zorluk yaşama.

Yukarıda sadece birkaç travmadan bahsedildi. Şimdi bu travmaların hayatımızı nasıl yönettiğine bir örnek getirmeye çalışalım.

Ailesinin eve gelecek olan gelinin karakter ve ahlakından ziyade güzelliği ile ilgilenen bir evde büyüyen ve bu örneklere çevresi tarafından sürekli maruz kalan bir birey eğer kendini ailesine, çevresine hatta kendisine kanıtlama ihtiyacı (7) duyarsa yani benlik algısı düşükse ailesinin ve çevresinin onaylayabileceğini düşündüğü bir partner bulduktan sonra onu elde edebilmek uğruna kendine uymayan davranışlar sergileyebilir. Tüm bu davranışlar aslında kendini kanıtlamaya yönelik ihtiyaçlardır. Partnerini sevmesindeki güdü, kendi düşüncelerinden ziyade travmaları olmuştur. Bu partneri elde edebilmek ve onunla birlikteliği sürdürebilmek adına normalde hiç yapmayacağı şeyleri yapabilir, çok farklı düşünmeye başlayabilir. Yani kendi sınırlarını aşan davranışlar sergileyebilir (8) Buradaki güdü seçtiği partneri onun için mükemmeldir ve onu terk etmemelidir çünkü o varsa kişi de vardır. Bu gibi durumlarda karşıdakini kusursuz görmeye başlanılan anlarda normalde kişinin hoş karşılamayacağı bir davranış partneri tarafından yapıldığında tolere edilir, çok kez alttan alınır, kendinden taviz verilir ki partneri onu bırakmasın. (çünkü hayır dediğinde partnerinin bundan hoşlanmayacağını ve kendini bırakacağına inanır içten içe.) Dolayısıyla terkedilmeye karşı korku duyar (5) Sürekli tolere edilen bir partner ise, karşısındakinin nasılsa kendini bırakamayacağını düşünerek saygı - sevgi sorumluluklarını bırakabilir, istediği gibi ve sorumsuzca sadece kendine yönelik narşist davranışlar sergilemeye başlayabilir böylece kişi narşist partneri de ortaya çıkarmış olur (10) çünkü tüm bu travmalar böyle davranmayı ve bu tür yaşantıları doğurur, zemin oluşturur. Bu davranışlar da narşist kişi ve davranışların hoşlanacağı travmalardır. Byle durumlarda kişiye tanımadığı ya da kendinin -daha doğrusu travmalarının- ortaya çıkarttığı bu narşist partner o kadar mükemmel görünür ki onun her davranışı doğru kabul edilir, yaşanılan olaylarda kişi kendini suçlu hisseder ve narşist partnerine daha çok aşık olabilir. Hatayı yapan kendisi, o mükemmel çünkü. (bilinçaltı düzeyde kusursuz kabul edilmesinin sebebi kişinin psikolojik açığını kapatacağı kişinin o olmasına inanmasıyla alakalıdır ve psikolojik açıkları sebebiyle onu üstün görmeye meyilidir.) Partneri aslında kendisinin olmak istediği özelliğe sahiptir, kendinden emin olmaya. Dolayısıyla kişi partnerine sarılır çünkü onun onayı, yanında oluşu kendine -mış gibi yani olmak istediği kişilikmiş gibi hissettirebilir. Başaramadığını başarmış kişi onu onayladığında iyi hisseder, onaylamadığında suçluluk duyar ama kusur hep ondadır.

Yani, gerek ailesinden, gerek kendi kişiliğinden o ya da bu sebeple bir özgüven eksikliği yaşamanın oluşturduğu travmanın yaşatabileceği yaşantılardan biridir bu.

Hâl mesele böyle iken, manipüle edilmeye açık bir duruma düşersiniz ve aynı zamanda manipüle etmeye çalışan biri olursunuz bu da uyum problemlerini ortaya çıkarır. Tüm bunlar aslında sizden habersiz, bilinçaltı düzeyde olur.

Peki neden bilinçaltı bize bunu yapar, o kötü mü?

Zamanında yaşanması ve sağlıklı atlanması gereken gelişim ödevleri yerine yetirilmediğinde bilinçaltının mekanizması mutlaka bu ihtiyaçları karşılayacak şekilde kodlandığından bunu tamamlamak için uğraşır ve bunu sizin benlik bütünlüğünüz için yapar. Yani bilinçli bir şekilde sizin yapmanız, deneyimlemeniz ve nihayetlendirmeniz gereken şeyleri zamanında yapmamış, yaşayamamış olduğunuzdan ileri ki süreçlerde perdenin ardından o yaparak aslında yardımcı olmaya çalışır çünkü bu gelişim ödevleri tamamlanmaksızın kişilik bütünlüğü sağlanamaz.

Gittiğimiz bu örnek üzerinde tek bir travmanın hangi davranışlara ve nelere yol açabileceğine bir örnek getirmeye çalıştık. Tüm bu travmalar,düşüncelerimiz ve davranışlarımız üzerinde bu kadar güçlü bir etkiye sahip olabilirler. Buınların çözümü psikolojik bir cerrahiyi gerektirir. Psikolojik Danışma seanslarında Danışmanınıza getireceğiniz hayat hikayenizi birlikte yorumlar bakış açısı geliştirirsiniz. Bu cerrahi müdahale danışmandan danışmana değişecebileceği gibi genel olarak: Problemin tanımı, keşfi (nereden kaynaklandığı) ve müdahale (gerçek siz’in ne yapacağı) üzerinde şekillenir.

Tüm bunlar yalnız gidilmemesi gereken karanlık yollardır. Kendi başınıza yapabileceğinizi düşünüyorsanız tüm bu süreçte size ve konunuza uygun kitaplar, makaleler, video yayınları izleyip okumayı tercih edebilirsiniz ya da bir uzman eşliğinde kendinizi keşfedebilirsiniz.

Bu makale 6 Mart 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Dan. Beraat Köstekçi

Merhaba, hoşgeldiniz. Liseyi bir meslek lisesinde Bilişim Teknolojileri Web Tasarlama bölümünde okudum. Ardından Üniversite öğrenimimi Rus & Amerikan ekolünü harmanlayarak eğitim veren Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesinde Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünü okuyarak tamamladım. Lisans sürecinde bu ekollere sahip geliştirici bir dizi programlara katıldım ve çeşitli eğitimler aldım. 2020 yılında lisans eğitimimi bitirdikten sonra Türkiye'ye döndüm ve 2 yıldır aktif Danışmanlık yapıyorum. Yetişkin Psikolojisi, Anlam Arayışı, Yaşanılan ruhsal ve davranışsal sorunlar,  Kayıp/Yas, Deprasyon, Aile, Çocuk,Evlilik Psikolojisi konuları temel olmak üzere çeşitli psikolojik konular üzerine çalışıyorum. Şahsi web sitemde bu konular hakkında deneyimlerime dayalı yazılar yazıyorum.   İnsan olarak çeşitli sebeplerle birden fazla yaşantı ...

Etiketler
Manipülasyon
Psk. Dan. Beraat Köstekçi
Psk. Dan. Beraat Köstekçi
Bitlis - Psikolojik Danışman
Facebook Twitter Instagram Youtube