Parkinson hastalığı, Alzheimer Hastalığından sonra en sık izlenen, beyindeki hücre dejenerasyonu (işlev kaybı ile hücre ölümü) ile giden bir nörolojik hastalıktır. Bu hastalıkta beyinde dopamin isimli bir molekülü üreten nöronların kaybı izlenmektedir. Dopamin salgılayan hücreler özellikle beyin sapında substantia nigra isimli bir bölgede bulunmaktadır ve bazal ganglia isimli, beyinde motor hareketin düzenlenmesi görevini üstlenmiş olan başka bir bölge ile yakın ilişki halindedir. Substantia nigradaki hücrelerin zamanından önce ölmesi sonucunda bazal gangliaya yeterli dopaminerjik sinyalin gitmemesi sonucunda bazal ganglianın beyin korteksindeki uyarıcı etkisi azalmakta, bunun sonucunda da hareketlerin yavaşlaması, titreme, denge kayıpları gibi yakınmaların oluşmasına neden olmaktadır.
Parkinson hastalığının sıklığı nedir?
Parkinson hastalığı özellikle ileri yaşlarda ortaya çıkmaktadır. 50 yaşından önce başlaması çok nadirdir. Erkeklerde kadınlara göre yaklaşık olarak iki kat daha sık olarak izlenmektedir. 60 yaş üzerindeki insanlardaki sıklığı %1’dir. Görülme sıklığı yaklaşık olarak her 100.000 kişide 300’dür.
Türkiye’de 60.000 civarında Parkinson hastasının olduğu tahmin edilmektedir. Giderek yaşlanan toplumumuzda sıklığın önümüzdeki yıllarda daha da artacağı düşünülmektedir.
Parkinson hastalığına yatkınlık yaratan faktörler var mıdır?
Parkinson hastalığına genetik bir yatkınlığın olduğu bilinmektedir. Özellikle son yıllarda ortaya konan, bazı genetik mutasyonlara sahip kişilerde (LRRK2, α-sinüklein, parkin genleri), bu mutasyonlara sahip olmayan kişilere göre daha sık izlenmektedir. Aile öyküsü özellikle genç yaşta Parkinson hastalığına yakalanan kişilerde daha belirgindir. Bu bilgiye rağmen geç başlangıçlı tek yumurta ikizi Parkinson hastalarında her iki kardeşte Parkinson hastalığı olma sıklığı çift yumurta ikizlerine göre daha fazla değildir. Genç yaş Parkinson hastalarında ise bu oran daha sık olarak bulunmuştur. Esansiyel tremorlu hastalarda ileri yaşlarda Parkinson hastalığı gelişme sıklığı 4 kat daha fazladır. Bazı kimyasalların Parkinson hastalığına neden olabileceğine dair kanıtlar vardır. Bunların başında sentetik bir toksin olan MPTP gelmektedir. Bazı çalışmalarda kuyu suyu kullanımı, kırsal yaşam ve
tarımda kullanılan bazı ilaçlara maruz kalan kişilerde de Parkinson hastalığına yakalanma riskinin arttığını gösterilmiştir.
Son yıllarda bağırsak florasının Parkinson hastalığında önemli rol oynadığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Parkinson hastalığının ilk önce bağırsak sinir hücrelerinde başladığı ve daha sonra da beyne doğru ilerlediği bazı çalışmalarda gösterilmiş ve bu durum tedavi için umut vermiştir.
Parkinson hastalığının belirtileri nedir?
,Parkinson hastalığında parkinsonizm başlığı altında toplanan belirtiler bütünü izlenmektedir.
Parkinsonizm temel olarak dört ögeden oluşur:
1. İstirahat halinde izlenen titreme (tremor)
2. Hareketlerin yavaşlaması (bradikinezi)
3. Pasif eklem hareketlerini zorlaştıran kaslarda sertleşme (rijidite)
4. Ayakta durma dengesinin bozulması (postural instabilite)
Parkinson hastalığının motor bulguları ortaya çıkmadan bazı başka belirtiler kendini gösterebilir. Bunlar arasında ağrı, koku alma bozukluğu, REM uyku davranış bozukluğu (geceleri çok canlı rüyalar görüp, etrafındakilere zarar verebilecek vurma gibi bazı hareketlerle ortaya çıkan bir uyku bozukluğudur) ve otonomik sistem (mesane-bağırsak, tansiyon değişiklikleri gibi) bozuklukları gibi bulgular da izlenebilmektedir. Parkinson hastalığının tipik bulguları ortaya çıkmaya başladığında yürürken kolları iki yanda normal şekilde sallamama, elde, bacaklarda veya çenede istirahat döneminde titreme, mimiklerin kaybının izlendiği maske yüz belirtisi, yazının giderek küçülmesi şeklinde zor okunur bir yazıya sahip olma, göz kıpma sayısında azalma, öne eğik ve yavaş şekilde yürüme, sık düşmeler, küçük adımlarla yürüme, donup kalmalar, hareketin ve konuşma hızının yavaşlaması, yutma bozuklukları, kabızlık, cinsel işlev bozuklukları, depresyon, psikoz, hayal görme, halüsinasyon, gündüz uyuklama hali, dürtü kontrol bozukluğu, ciltte yağlanmanın artması (sebore), bunama da izlenebilir.