Öfke, doyurulmamış isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere verilen duygusal bir tepkidir. Öfkeyi bedensel olarak, şiddet veya bir şeylere zarar verme olarak dışsallaştırmak aslında sözel ve duygusal olarak yeterince iyi ifade edememekten kaynaklanır. Kişi duygularını, düşüncelerini yeterince açık ifade edemediğinde, karşısında otorite figürlerinin olması veya karşısında kendini ifade etmesine engel olan biri bulunduğunda veya öfkeyi kendine yönlendirdiğinde içe atılan öfke bir süre sonra kişinin kendine veya başkasına yönlendirdiği öfke olarak da dışsallaştırılabilir. Bastırılan öfke dışarıya çıkarken daha güçlü ve yıkıcı olarak kendini gösterebilir, yön değiştirip aslında öfkelenilen kişiye değil başka bir durum veya kişiye yönlendirilebilir.
Öfke kontrolü çocukluk çağında başlar ve beyin ön bölgesinin bir işlevidir. Kötü çocukluk çağı yaşantıları ve yanlış tutumlar çocuklarda öfke kontrolünü bozar. Öfke Kontrol Bozukluğu yaşayan bireylerde mutluluk hormonu adı verilen serotonin hormonunun çalışmasında da bir sıkıntı olduğu bilinmektedir.
Öfke, bir taraftan bizi bir problem olduğu konusunda uyarırken, diğer taraftan da kendini koruma adına saldırganlık eğilimini harekete geçirir. Vücut stres ve öfke altında kaldığında, “adrenalin” salgılar ve tehlikeye karşı bireyi hazırlar, alarm durumuna geçer.
Bu durumda ;
- Kan basıncı artar
- Kalp atışları hızlanır
- Kanın büyük kas gruplarına akışı artar
- Sindirim yavaşlar
- Solunum sıklaşır
Öfke anında birtakım duygular oluşur; üzüntü, hayal kırıklığı, kaygı, korku, utanç, suçluluk, sinirlilik, değersizlik, yetersizlik, anlaşılamamak gibi öfkenin ardında duygular saklıdır." Öfke rüzgar gibidir, bir süre sonra diner; ama birçok dal kırılmıştır bile." Mevlana'nın bu sözünden yola çıkarak öfkenin insanlarla iletişimde ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmekteyiz.
Öfkeyi tetikleyen ya da artıran çoğunlukla iç konuşmalarımızdır. Yani burada yapılması gereken şey iç konuşmalarımızdaki duygu ve otomatik gelişen olumsuz düşünceleri yakalayarak bunları olumluya çevirebilirsek öfkemizi de kontrol altına almayı başarabiliriz. Yani düşüncelerimiz duygularımızı, duygularımız da davranışlarımızı etkiler. Öfke yaratan düşüncelerimizi değiştirdiğimizde öfkemizin şiddetinin azaldığını görürüz.
Öfkeyle baş etmede kullanılan yanlış yollar ;
- Öfkeyi Yok Sayma
- Öfkeyi Başkasına Aktarmak
- Öfkeyi Saldırganca Ortaya Koymak
- Öfkeyi Pasif Davranışlarla Ortaya Koymak
- Öfkeyi Kendine Yöneltmek
- Öfkeyi alkol ve madde kullanımı ile bastırmak
Hangi yöntemler öfkemizin taşmasını önler?
Öfke kontrolünü sağlamak ile ilgili yaklaşımlar psikoterapide en çok kullanılan yöntemlerdir. Bu yaklaşımlarda kişinin var olan öfkesini kontrol etmeyi öğrenmesi amaçlanır. Bu tür çalışmalar oldukça yarar sağlar.
- Gevşeme Egzersizleri
- İç konuşmalarımızı değiştirme yöntemi
- Dikkati Kaydırma
- Gevşeme Egzersizleri
- Duyguları Özgür Bırakma Yöntemi
- Düşünme Tarzını Değiştirme
- Ortamdan Uzaklaşma gibi yöntemler öfke kontrolünde oldukça etkilidir.