Öfke Üzerine


Adı kötüye çıkmış bir duygu, öfke...
Sıklıkla zararlı, yıkıcı ve olumsuz algılanıyor ve etiketleniyor. Bazen de bir kişilik özelliği gibi görülüyor. Oysa öfke sadece bir duygu. Tıpkı neşe, üzüntü, kaygı, korku gibi. Tüm duygular gibi öfkeyi de, bir şey olduğunda hissediyoruz ve sonra geçiyor. Bu yüzden öfke de tüm duygular kadar doğal, normal, olması gereken ve beklendik.
Peki neden adı kötüye çıkmış öfkenin ?
Öfkeyi kontrol edememek birçoğumuzda bağırıp çağırma, küfür ya da hakaret etme, saldırganlık gösterme gibi davranışlarla tanımlanıyor olsa da içeriği düşündüğümüzden daha geniştir. Öfke patlaması yaşanmadığında bile öfke duygusu yaşamak kişiyi sıklıkla rahatsız eder baş, mide ve kas ağrılarına sebep olabilir.
İşte bu noktada öfke kontrolü konusunda sorun yaşayan hemen hemen herkes bilir ki klasik yöntemler (10’a kadar saymak vb.) işe yaramaz. Öfke yoğun biçimde yaşandığında kontrolü güçleşir. Kontrol edilemeyen, bastırılan öfke de, depresyona ve kaygı bozukluklarına sebep olur. Psikoterapi de yapılan terapötik görüşmelerle kişiyi öfkeye götüren, öfkenin şiddetini artıran zihinsel süreçler üzerine çalışarak, asıl sebepleri fark edilmeye, adlandırılma ile birlikte, kişinin öfke duygusunu daha az sıklıkta ve yoğunlukta yaşamasını, kızgınlık duygusunu uygun şekilde ifade edebilmesi hedeflenmektedir.
Destek almaya başlamayı zorlaştıran en önemli husus ise sıklıkla sorunun çözümüne ilişkin duyulan umutsuzluktur, bir çok kişi öfkeyi kalıtsal değiştirilmesi imkansız bir şey gibi görür. Ancak durum gerçekte böyle değildir. Öfke ifadesi öğrenilmiş bir şeydir ve farklı ifade şekilleri de öğrenilebilir.