Hangimizin çocukluk çağları, ergenlik yılları, bugünleri ufak da olsa sorunlarla çarpışmadı ki? Bugün içinden çıkamadığımız durumların, geçmişimizde ve hatta bebeklik, çocukluk döneminde yaşadığımız olaylarla bağlantısı bulunmaktadır. 0 dan inşa edilen, herşeyi 0 dan öğrenen bir bebek beyni, çevresinde gelişen olayların tümüne hakimdir. Mesela ilk bağı kurduğu ebeveyni kimse ( genellikle annedir ancak değişkenlik gösterebilir, baba, anneanne, bakıcı) bebek zamanla o kişinin onnu doyurduğunu, koruduğunu bilir. Bu yüzden yanından ayrıldığı zamanlarda ağlamaya başlar bebekler. Çünkü kendilerini güvende hissetmezler. Bu bağı kurduğu kişinin öfkesini, huzursuzluğunu hissetmeye başlar. Tam da o günden başlar işte aslında 0 dan inşa edilen bebeğin psikolojisi.. Zamanla yaşadığı sorunlar, sıkıntılar, kültürel gelişimler, doğuştan gelen mizaç, ergenlik dönemi problemleri, büyüme çağı, çalışma hayatı derken bir çok sorunla karşılaşırız.
Bebeklikten itibaren hiçbir sorunla karşılaşmamış bir insan düşünebilir misiniz? Pek mümkün değil. Yani demek oluyor ki, psikolojisi tam takı yerinde bir insan olabilmesi mümkün değil.. Bazılarımız bu sorunlarla nasıl başa çıkacağımızı biliriz. Hatta bir çoğumuzun problemle karşılaştığında baş etme stratejileri vardır. Ancak durum bunlarla baş edebilmekle bitmez. Çünkü o anki durum için geliştirdiğimiz baş etme stratejisi, anlıktır. Geçmişte yaşanan travmaları, yanlış baş etme stratejilerini çözümlemediğimiz yani bir uzman desteği almadığımız zaman, sorunlar giderek içinden çıkılmaz bir hal almaya başlayabilir.
Bu noktada içe kapanma, öfke patlamaları, uykusuzluk, iştahta azalma/artma gibi bazı sorunlar yaşanabilir. Günlük işlevleri yerine getirmekte bile sıkıntı yaşamaya başlayabiliriz. İçinden çıkılmaz bir hal alana kadar da psikoloğa başvurma gereği duymayız. Unutmayın ki strese dayalı bazı sağlık sorunları ile de karşılaşabiliriz. Şeker hastalığı, tansiyon, vitiligo gibi.. Ancak sorunların baştan farkında olabilsek, psikoloğa gitmekle ilgili önyargılardan arınabilsek, çok büyük problemler yaşamadan da hayatımızda bir psikolog barındırmanın yanlış bir şey olmadığını ve en önemlisi “deli miyim ben?” gibi kavramlardan uzaklaşabilirsek, kendimiz için faydalı bir adım atmış olabiliriz. Yaşam kalitemizi arttırmak, gerekli istikrarı sağlamak, bir uzmandan görüşü alabilmek hayatımıza bir eksi değil, artıdır. Nasıl ki grip olduğumuzda, boğazımız ağrıdığında doktora gidiyor, ilaçlarımızı alıyor, evde dinlenerek, ıhlamur gibi direncimizi destekleyici bitki çayları alarak iyileşme sürecine giriyorsak, psikologları da ruhumuzun hastalıklarını iyileştirmek için var olan insanlar olarak görmeliyiz. Gerekli tedavi sürecine girildiğinde, ruhsal olarak da iyileşme mümkündür. Unutmayın ki psikoloji bir bilimdir ve ruhsal sıkıntıların çözümlenmesi için size destek olmaya hazır bir hizmettir.
Neden terapi desteği almalıyız
25 Ekim 2019
0