Günümüzde artık pek çok insanın ihtiyaç duyduğunda psikolojik destek almaya gittiğini biliyoruz. Toplumuzda psikolojik bilimi ile ilgili ön yargılar büyük oranda azalmış durumda. Yine de ne zaman psikolojik destek alınması gerektiği ile ilgili yaygın ama yanlış bir inanış var.
Psikolojik desteğe baş vurmak için sanki büyük travmatik olaylar olması, ağır bir depresyon yaşanması ya da işlerin çığırından çıkması gerekiyormuş gibi düşünülüyor. Oysa psikolojik danışmanlık ve psikoterapi sürecine başvurmak için bunların olmasına gerek yok. Hatta bunlar varsa çoğu zaman tek başına psikoterapi süreci yeterli olmaz ve psikiyatrik müdahale gerekir.
Psikolojik danışma süreci kişinin kendisini yakından tanıma fırsatı bulduğu, davranışlarının sorumluluğunu aldığı bir süreçtir. Mutsuzluk, değersizlik hissi, takıntılı düşünceler ya da potansiyelini fark etme ihtiyacı destek almak için yeterlidir.
“Psikolojik destek alıyorum” cümlesini söylemekten çekinen pek çok danışanım var. Yakın çevreleri tarafından “sorunlu” olarak algılanmak istemiyorlar. Psikolojik destek alan birine "sorunlu biri demek ki" demek, evini temizleyen birine "pis demek ki" demekle ya da kitap okuyan birine “cahil demek ki” demekle aynı şeydir.
Psikolojik danışma süreci cesaret gerektirir. Psikolojik danışman ve danışmanın terapötik işbirliği ile yürütülen bu süreç profesyonel ve sistematik bir yardım sürecidir. Zamanında alınan psikolojik destek önleyicidir. Bu nedenle destek almak için “bir şey olmasını” beklememek gerekir.