Korona günlerinde ebeveynlik

Korona günlerinde ebeveynlik

Koronavirüs, sosyal mesafe, sosyal izolasyon, karantina… Bir hafta önce bunlar bize uzak ve bilmediğimiz terimlerken, şu anki dönemde sosyal medyamız, günlük konuşmalarımız, televizyonlarımızda sürekli olarak konuşulan ve maruz kaldığımız konular oldu. Sürekli olarak saatlik bile değişen bu gündemde tekrar tekrar bilgileniyoruz. Bütün planlarımız, günlük rutinlerimiz, beklentilerimiz çok kısa zaman aralıklarıyla değişiyor. Bu belirsizlik halini bütün toplum olarak yaşadığımız günlerden geçiyoruz.

Okulların kapatıldığı, bazılarımızın işlerini evden yönettiği bu dönemlerde Koronavirüs ve ebeveynlik hakkında birçok yazı yazıldı, birçok uzman çocuklarımıza bu hastalığı nasıl anlatabileceğimiz, okulların kapatılması hakkında çocuğumuzla nasıl konuşacağımız hakkında çok yardımcı olacak bilgiler paylaştı. Ben de bu yazımda çocuklarımızın bu belirsizlik dolu süreçte evde geçirdikleri vakitleri bir ebeveyn olarak nasıl ele alabiliriz hakkında yararlı olacağını düşündüğüm ipuçlarını paylaşmak için yazıyorum.

 Sohbet başlatmaktan korkmayın. Unutmayın ki Korona gündemi hakkında sürekli olarak yeni bilgilere maruz kalıyoruz, telefonda sevdiklerimizle kaygılarımız hakkında konuşuyoruz, televizyonlarımızda yeni haberler gelmeye devam ediyor ve biz fark etmesek bile çocuklarımız bunların hepsini duyuyor, gözlemliyor ve bunlara maruz kalıyor. Çocuklar gözlemleme konusunda hepimizden daha başarılıdır fakat ne yazık ki yorumlama kısmında çok iyi değiller. O yüzden günlük olarak çocuğunuzla Korona hakkında sohbetler başlatıp, yeni öğrendiği bilgileri, bu bilgileri nasıl yorumladığını sorun. Yanlış yorumladığı hatalı bilgileri düzeltin. Aklında olan soruları size sormasını sağlayın. Bu konuşmayı yapmadan önce kendi kaygınızı yatıştırdığınızdan, samimi ve kısa cevaplar verdiğinizden, sormadığı bilgilere onu maruz bırakmadığınızdan emin olun. Unutmayın ki çocuğunuz yaşadıklarına karşı verdiği tepkileri sizin tepkilerinize göre şekillendirir.  Cevaplarını bilmediğiniz soruları sorduklarında bilmiyorum demenizde hiçbir sakınca olmadığı unutmayın.

Virüs üzerindeki gücünü vurgulayın. Çocuğunuzun virüs karşısında kendini/sizi güçsüz ve pasif hissetmesini engellemek için hepinizin virüsün yayılmasını engellemek için çalıştığınızı vurgulayın. Aldığınız önlemlerin (el yıkamak, sosyal mesafeyi arttırmak, sağlıklı beslenmek gibi) ne kadar güçlü olduğunu, bu sayede bütün insanlara iyilik yaptığınızın altını çizin. Çocuğunuzun yaşına göre aileniz, virüsle savaşan süper kahramanlara dönüşebilir.

 Hayatında değişen şeyleri vurgulayın. Okullar tatil edildi, belki arkadaşları ile yaptığı buluşma planları, sinemada gitmeyi kararlaştırdığınız film, belki arkadaşının veya kendisinin doğum günü partisi iptal edildi. Bu değişikleri vurgulayın ki bu konular hakkındaki duygu ve düşüncelerini ifade etmesi için çocuğunuza alan yaratmış olun. Unutmayın bu iptaller ve değişimler engellenmişlik hissettirir ve engellenmişlik karşısında öfkelenmesi, üzülmesi, çaresiz hissetmesi beklenen tepkilerdir. Çocuğunuzun öfkesini dindirmeye çalışmak yerine ‘Evet, arkadaşının doğum gününe gidemiyor olmak seni çok sinirlendirdi.’ Gibi cümlelerle duygusunu anladığınızı belirten cümleler kurmak çocuğunuzun kendisini iyi hissetmesinde daha çok etkilidir. Bu sayede kendini sizin tarafınızdan anlaşılmış ve kabul görmüş hisseder.  Çünkü bunlara ağlamakta, sinirlenmekte hatta bazen birazcık bağırmakta bir sıkıntı yok. Çocuklarımız sadece küçük saf değiller bütün bu yapamadıkları şeyleri iyi ki yapamadıklarını düşünmelerini beklemek ütopik olacaktır.

 Aynı kalan şeyleri vurgulayın. Çocuklar da bizim gibi hayatları rutin ve öngörülebilir olduğu zaman kendilerini daha rahat hissederler. Hayatlarında değişmeyen şeyleri vurguladığınız zaman alışkanlıklarının bazılarını devam ettirebiliyor olduklarını fark etmek tehlike hissini azaltır.  Kahvaltıda hala yumurta yiyeceğini bilmek, yatma saatinin değişmeyeceğini bilmek çocuğunuzu rahatlatır.

Yeni rutinler oluşturun. Çocuklar ne yaşayacaklarını bildiklerinde kendilerini daha rahat ve güvende hissederler. O yüzden saat saat sıkı planlar olmasa da çocuğunuzla birlikte evde geçirdikleri bu günlerde neler yapabileceği hakkında bir çizelge oluşturun. Oyunlar, evde yapabilecekleri dans, spor gibi aktiviteler, film izlemek, ders çalışmak, resim yapmak, kitap okumak, müzik dinlemek gibi aktivitelerin içeriği değişecek olsa bile günün hangi zamanlarında yapacağına birlikte karar verin ve bir çizelge oluşturun. Bu çizelgeyi buzdolabı gibi bütün aile fertlerinin göreceği bir yere asın. Çocuğunuz okuma yazma bilmiyorsa bu çizelgeyi küçük resimlerle de oluşturabilirsiniz. Bu çizelgeyi oluştururken, bütün günü farklı aktivitelerle doldurmak gibi bir hedefiniz olmasın, bu aktivite çılgınlığı hem sizi yorar hem de çocuğunuzun sıkılmasının engellenmesi yaratıcılığının gelişmesini de engeller.

 Belirli zamanlarda telefonunuzdan uzaklaşın. Çocuğuz size bir şey anlatırken veya oyun oynadığınız bir zamanda aslında tam olarak onunla olmadığınızı, onu hımm’layarak geçiştirdiğinizi ve o sırada sosyal medya ekranınızı aşağıya doğru kaydırdığınızı emin olun hemen fark ediyor ve kendini huzursuz hissediyor. Önerim telefonunuzu hiç elinize almamanız değil, sadece telefon kullanımınızı çocuğunuzla vakit geçirdiğiniz zamanlarda kısıtlamanız ve bu konuda ona açık ve net olmanız. Oyuna veya sohbet etmeye başlayacağınız zamanlarda ‘Şu an seninle vakit geçirirken telefonumun bizi rahatsız etmesini istemiyorum, onun için onu şuradaki masaya koyacağım’ veya ‘Birkaç dakika sonra telefonuma bakacağım, o esnada seninle ilgilenemeyeceğim’ gibi ifadelerle hem kendinize hem çocuğunuza bu sınırları çizebilirsiniz.

Oynayabildiğiniz kadar oyun oynayın! Çocuklar endişe ve korkularını bizim kadar rahat söze dökemezler. Onların en rahat hissettikleri ve uzman oldukları dil oyun dilidir. Çocuğunuzun yanına oturun ve kurallar koymadan, yönlendirmeden kendinizi onun oyununa bırakın. Bırakın Spiderman virüsü ağlarıyla çevirsin, Elsa virüsü dondursun ve çocuğunuz oyununda virüse dair olan korku ve öfkesini çıkartsın ya da belki oyuncak hayvanları birbiri ile buluşmaya okula gidecekler. Siz müdahale etmeden, çocuğunuzun istediği gibi oyununu sürdürdükçe kendi ihtiyacını oyununda canlandıracak, kendi problemlerini oyun yolu ile çözmeye çalışacaktır. Sizin oyundaki örtük anlamları anlamanıza veya bilmenize gerek yok, yanında ona destek olmanız yeterli olur.

Bardağın dolu tarafını fark edin. Hepimizin dışarı çıkarken daha temkinli olduğu, bazılarımızın işini evden yürüttüğü bu günlerin hiç beklenmedik pozitif yönlerini de deneyimliyoruz. Belki uzun zamandır sizi rahatsız eden, hiçbir şeye vakit bulamamak, çocuğunuz ve aileniz ile doya doya vakit geçirememek problemimiz bu günlerde eskiye oranla çok daha azaldı. Çocuğunuz ile daha çok vakit geçirebiliyor olmanın sizin için ne kadar kıymetli olduğunu, evinizde birlikte bir şeyler yapıyor olmanın sizi ne kadar mutlu ettiğini çocuğunuz ile sık sık paylaşın. Unutmayın çocukların verecekleri tepkiler, ebeveynlerinin olaylara bakışı ve davranışlarına göre şekillenir.

Bu makale 25 Aralık 2020 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Ceren Fırıncı

 

Uzm. Kl. Psk. Ceren Fırıncı, lisans eğitimini tamamladıktan sonra Yeditepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nde başlamış olduğu psikoloji  lisans eğitimini onur derecesi ile tamamlayarak Psikolog olmuştur.İhtisasını ise, TED Üniversitesi (Ankara)  Gelişim Odaklı Klinik Çocuk ve Ergen Psikolojisi yüksek lisansını tamamlayarak Uzm.Kl. Psk olmuştur.

Uzm. Kl. Psk. Ceren Fırıncı, mesleki çalışmalarına ise Psikoloji Antalya Lara / Antalya Klinik Psikoloji Enstitüsü’nde devam etmektedir.

Etiketler
Psikolojik
Uzm. Kl. Psk. Ceren Fırıncı
Uzm. Kl. Psk. Ceren Fırıncı
Antalya - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube