KAYGI BOZUKLUKLARI


Kaygı bozukluğu ile karşılaştığımızda öncelikle genel tıbbi durum değerlendirmesi, kullanılan maddelerin (kafein, sempatomimetikler, bitkisel) gözden geçirilmesi önemlidir. Fiziksel hastalığı olmayan genç ve tipik kaygı belirtileri taşıyan kişilerde temel labaratuar incelemeleri, daha ileri yaşşda ve bedensel hastalığı olanlarda ileri labaratuar incelemeleri yapılır.
Kaygı bozuklukları sıktır. Tahmini yaşam boyu görülme sıklığı panik bozukluğunda %2.3-2.7, yaygın anksiyete bozukluğu %4.1-6.6, obsesif kompulsif bozukluk ta %2.3-2.6, travma sonrası stres bozukluğu %1-9.3, sosyal fobi %6-13.3 (en yaygın ve erken yaş (11-20 yaş) başlangıçlıdır) sıklıktadır. Kadınlarda daha sıktır. Kadın:erkek oranı yaşam boyu 3:2’dir. Hem genetik hem de çevresel etmenlerle ortaya çıkar. Hemen her yaşta; çocuklarda (ayrılık anksiyetesi), ergenlerde, erişkinlerde ve ileri yaşlarda (tıbbi hastalıklara, madde kullanımına, depresyona eşlik eden) görülür. Kişinin yaşam kalitesi ve yetilerini bozar.
Tedavide acil servis başvurularında çeşitli anksiyolitik tedaviler kullanılır. Psikiyatrik tedavide kapsamlı yaklaşım önemlidir. Genel tıbbi durum ve beslenme (kafein, tezgah altı ilaç, bitkisel) değerlendirildikten sonra ve kişiyle birlikte karar verilerek farmakoterapi/psikoterapi birlikte ya da ayrı ayrı ayrı uygulanabilir. Masaj terapi (Kas gerginliği), başetme becerileri bozulmuşsa sosyal yaklaşımlar gereklidir.