Doktorsitesi.com

KAYGI BOZUKLUKLARI

Uzm. Dr. Özlem Öztürk
Uzm. Dr. Özlem Öztürk
25 Temmuz 202561 görüntülenme
Randevu Al
İlkel ortamda korku tepkisi uyumu sağlar. Korkutucu uyaran amigdaladan beynin diğer merkezlerine yayılan otonomik ve davranışsal tepkilere yol açar. Bunlar çarpıntı, kalp atımlarında hızlanma (kan akımını hızlandırır bu dokulara daha fazla oksijen gönderilmesini dokularda oluşan yıkım ürünlerinin de daha çabuk atılmasını sağlar), hızlı soluk alıp verme (dokuların artan oksijen oksijene ihtiyacını karşılanmasına yardımcı olur), terleme (vücudu soğutma, kolay tutulamama), sersemlik (kanda oksijen artışı, kanın vucudun büyük kaslarına yönelmesi), ellerde ayakta soğuma (kanın periferden çekilerek yaralanmalarda kan kaybını azaltma), donakalma (rakibi tarafından görülmeme) gibi tepkilerdir. İlkel hayatımızda işe yarayan oysa günümüz dünyasında ortaya çıktığında kaygı bozukluğuna yol açan bu bedensel tepkiler aslında sadece birer savunmadır. Oysa günümüz dünyasında anlaşılmaz ve korkutur. Eğer ortam aslında güvenli ama biz tehlike varsayıyor isek işte bu kaygıdır ve bu bedensel belirtiler eşlik eder.
KAYGI BOZUKLUKLARI

Kaygı bozukluğu ile karşılaştığımızda öncelikle genel tıbbi durum değerlendirmesi, kullanılan maddelerin (kafein, sempatomimetikler, bitkisel) gözden geçirilmesi önemlidir. Fiziksel hastalığı olmayan genç ve tipik kaygı belirtileri taşıyan kişilerde temel labaratuar incelemeleri, daha ileri yaşşda ve bedensel hastalığı olanlarda ileri labaratuar incelemeleri yapılır.

Kaygı bozuklukları sıktır. Tahmini yaşam boyu görülme sıklığı panik bozukluğunda %2.3-2.7, yaygın anksiyete bozukluğu %4.1-6.6, obsesif kompulsif bozukluk ta %2.3-2.6, travma sonrası stres bozukluğu %1-9.3, sosyal fobi %6-13.3 (en yaygın ve erken yaş (11-20 yaş) başlangıçlıdır) sıklıktadır. Kadınlarda daha sıktır. Kadın:erkek oranı yaşam boyu 3:2’dir. Hem genetik hem de çevresel etmenlerle ortaya çıkar. Hemen her yaşta; çocuklarda (ayrılık anksiyetesi), ergenlerde, erişkinlerde ve ileri yaşlarda (tıbbi hastalıklara, madde kullanımına, depresyona eşlik eden) görülür. Kişinin yaşam kalitesi ve yetilerini bozar.

Tedavide acil servis başvurularında çeşitli anksiyolitik tedaviler kullanılır. Psikiyatrik tedavide kapsamlı yaklaşım önemlidir. Genel tıbbi durum ve beslenme (kafein, tezgah altı ilaç, bitkisel) değerlendirildikten sonra ve kişiyle birlikte karar verilerek farmakoterapi/psikoterapi birlikte ya da ayrı ayrı ayrı uygulanabilir. Masaj terapi (Kas gerginliği), başetme becerileri bozulmuşsa sosyal yaklaşımlar gereklidir.

Yazar Hakkında

Uzm. Dr. Özlem Öztürk

Uzm. Dr. Özlem Öztürk

Uzm. Dr. Psikiyatr. Özlem Öztürk 1972’de Ankara’da doğdu. İlköğretim ve lise eğitimini TED Ankara kolejinde, lisans eğitimin Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamlayıp 1996 yılında “Tıp Doktoru” unvanını aldı. Ankara Numune Eğitim Araştırma Hastanesinde başladığı Aile Hekimliği asistanlığını, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başarıyla tamamlayarak 2000 yılında “Aile Hekimliği Uzmanı” oldu. Aile sağlığı, çocuk ve ergen sağlığı, kadın ve erkek üreme sağlığı, erken teşhis ve danışmanlık hizmetleri sunan Edirne Ana Çocuk Aile Sağlığı merkezinde 1 yıl çalıştıktan sonra 2 yıl süreyle Edirne Devlet Hastanesi Acil Servisinde Aile Hekimliği Uzmanı olarak çalıştı. Ardından Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde psikiyatri ihtisasına başladı ve başarıyla tamamlayarak 2009 yılında “Psikiyatri Uzmanı” oldu. Psikiyatri Uzmanlık eğitimi esnasında Bilişsel Davranışçı Psikoterapi teorik ve süpervizyon eğitimlerini tamamladı.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.