KAYGI BOZUKLUKLARI
Kaygılanmak ve tasalanmak gündelik hayatımızda herkesin yaşadığı durumlardır. Tasalanmak sağlıklı olumsuz olarak değerlendirilirken, kaygılanmak çözüme götürmeyen ve sağlıksız bir durum olarak değerlendirilebilir. Kaygı genel anlamıyla olumsuz bir durum oluşabilme ihtimaline karşı bir üzüntü duyma durumudur. Bu duruma daralma, sıkıntı basması, terleme, çarpıntı, göğüste sıkışma, karın ağrısı gibi somatik belirtiler etki eder. Kaygı duyan kişilerde kalp çarpıntısı, yerinde duramama, sık idrara çıkma, göz bebeklerinde büyüme, baş dönmesi ve sersemlik gibi durumlar ortaya çıkar.
Korku ve kaygı birbiri ile karıştırılan iki kavramdır. Korku gerek göz korkutucu olay ya da nesnelere verilen tepki iken, kaygı gelecekte olabilecek olumsuz yaşantı ihtimallerine verilen tepkidir. Korku “savaş kaç” tepkisini ortaya çıkarırken kaygı daha çok kas gerginliği şeklinde gelecek olan tehlikeye karşı tetikte olma halidir.
Kaygı bozuklukları bu kaygı tepkilerinin işlevini kaybettiği ve kişiyi birden çok alanda işlevsiz hale getirdiği zamanlarda ortaya çıkar. Genellikle çocukluk çağında ortaya çıkar ve eğer tedavi edilmezse yaşam boyu sürer. Bazı genler kaygı bozukluğunu yakınlaştırdığı gibi bazı yaşamsal olaylarda bu yakınlaşmayı sağlayabildiği çalışmalarca gösterilmiştir.
Ayrılma kaygısı olan kişiler bağlandığı kişilerden ayrılmaya yönelik çok yoğun bir kaygı duyarlar. Bağlandığı kişiyi kaybedecekleri, onlara zarar geleceği ya da ayrılmak durumunda kalabilecekleri durumlara yoğun kaygı tepkileri gösterirler. Belirtiler genellikle çocukluk çağında oluşur, yetişkinlikte dışa vurulmaya başlar.
Panik atakta ise kişi beklenmedik şekilde ataklar yaşar. Devamlı panik atak yaşayacağına dair kaygı yaşar ve davranışlarını buna uygun olarak değiştirirler. Örneğin kalabalık ortamlardan atak geçirecekleri korkusu ile uzaklaşırlar. Panik atak birden başlayan, dakikalar içinde artarak devam eden bedensel belirtileri içeren bir durumdur. Panik bozukluk bir neden ile birlikte ortaya çıkabileceği gibi bir sebep yokken de ortaya çıkabilir. Kaygı bozuklukları içerisinde yer alır fakat madde kullanım bozukluğu ve depresyon gibi rahatsızlıklar ile eş tanı alabilir ya da yordayıcısı olabilir.
Agorafobi kaçmanın güç olacağı ya da yardım gelmeyeceğine dair düşünceler ile ortaya çıkan kaygı bozukluğu çeşididir. Bu nedenle kişi toplu taşıma kullandığında, evden çıktığında ve açık alanlarda bulunduğunda yoğun kaygı belirtileri gösterir. Bu nedenle bu durumlardan kaçınırlar ve eşlik edecek birine ihtiyaç duyarlar.
Yaygın kaygı bozukluğu kişinin zor denetim altında tuttuğu işten okula değişik alanlarda sürekli ve aşırı düzeyde yaşanılan kaygıdır. Bunlara bedensel belirtiler eşlik eder. Örneğin uyku bozukluğu, kolay yorulma, huzursuzluk ve kas gerginliği gibi.
Sosyal fobi ise kişinin değerlendirileceğine dair yaşadığı korkudur. Toplumsal etkileşimlerde sık karşılaşılır. Bu nedenle kalabalık ortamlardan kaçınırlar. Örneğin tanımadığı insanlarla karşılaşma, yerken içerken izlendiğine dair his, başkasının önünde bir etkinlikte bulunma gibi durumlara kaygı tepkisi gösterirler. Başkaları tarafından yargılanacağı, eleştirileceği ve utanç duyacağına dair bir korku duyarlar.
Özgül fobisi olan kişiler ise sınırları belli nesne ve durumlara karşı kaygı duyarlar. Korku duyulan uyaran kişide kaygı duygusuna ve kaçınmaya yol açar. Bu tepkiler süreklidir ve karşılaşılan tehlike ile orantısızdır. En yaygın özgül fobiler: hayvan (örümcek, yılan) korkusu, uçak korkusu ve kan-enjeksiyon-kanamadır.
Madde ile ilacın yol açtığı kaygı bozukluğu ise madde yoksunluğuna ya da ilaç tedavisine bağlı olarak kaygının artmasıdır. Başka bir sağlık durumuna bağlı kaygı ise, başka bir sağlık durumunun fizyolojisi olarak ortaya çıkar.