Doktorsitesi.com

KARNINIZ MI AÇ YOKSA RUHUNUZ MU?

Klinik Psikolog Handan Horasan
Klinik Psikolog Handan Horasan
27 Mayıs 202536 görüntülenme
Randevu Al
Kişinin aile içinde yaşadığı problemler, iş hayatının yüklediği sorumluluklar ve stres, toplum baskısı, depresif durumlar, mod bozuklukları, uyku düzensizliği gibi pek çok durumla baş etme yöntemidir kontrolsüz yemek yeme davranışı…   Açığa çıktığında kişiyi hoşnutsuz edecek her türlü duygu ve dürtülerin bastırıldığı bir gerçektir. Zaman zaman kaygı yaratan bu durumlarda kaygıyı azaltmak için aşırı yemek yeme davranışı sergileyebiliriz.
KARNINIZ MI AÇ YOKSA RUHUNUZ MU?

Günümüzde süregelen kilo problemi yaşayan, kontrol edemediği sağlıksız yeme davranışlarından şikayet edenlerin sayısı oldukça fazladır. Bu bağlamda değerlendirilmeye değer bulduğum konuda asıl önemli olan bu davranışın kaynağı ve neden çözümlenemediğidir.    Artan toplum baskısı ve bedene yapılan yatırım insanlara güzel olmanın yolunun zayıf olmaktan geçtiği gibi bir düşünce aşılamaktadır. Dolayısıyla özellikle kadınları etkileyen bu algının getirdiği baskı bireylerin benlik saygısını, özgüvenlerini kaybetmelerine sebep olmakta, sosyal hayattan mesleki yaşama kadar uzanan pek çok yaşam alanında özgürlüklerini kısıtlamaktadır.

Klinik değerlendirmede kilo almanın sebebi olarak hiçbir fiziksel bulguya rastlamamak problemin psikolojik kaynaklı olduğunun bir göstergesidir. Buna rağmen kişi kontrolsüz  ve sağlıksız yeme davranışının önüne geçememekte ve bu durum “yemenin önüne geçemiyorum”, “bir bakmışım bir sürü şey yemişim”, “ne vardı bu kadar yiyecek”gibi  kendilerini suçladıkları bir döngünün içine girmektedirler. Bu suçluluk duyguları onları bu davranıştan alıkoymamakla birlikte aksine daha çok yemek daha çok suçluluk şeklinde yaşamlarında var olmaya devam etmektedir.

Kişinin aile içinde yaşadığı problemler, iş hayatının yüklediği sorumluluklar ve stres, toplum baskısı, depresif durumlar, mod bozuklukları, uyku düzensizliği gibi pek çok durumla baş etme yöntemidir kontrolsüz yemek yeme davranışı…   Açığa çıktığında kişiyi hoşnutsuz edecek her türlü duygu ve dürtülerin bastırıldığı bir gerçektir. Zaman zaman kaygı yaratan bu durumlarda kaygıyı azaltmak için aşırı yemek yeme davranışı sergileyebiliriz.  Eğer yemek yemeyi bir “içe alma”davranışı olarak düşünürsek hangi boşluğu yiyeceklerle dolduruyoruz ? sorusunu sorabiliriz kendimize.  Hangi durumlarda daha kontrolsüz yemek yiyoruz?, stres anında mı tam tersi mi?,  yemek yedikten sonra ne düşünüyorsunuz: mutluluk mu suçluluk mu? şeklinde bu davranışımız konusunda farkındalığımızı artırabiliriz.

Hayat arkadaşınızdan ayrıldığınızda kendinizi bir çikolata havuzuna atmak istiyor olabilirsiniz ya da hevesle başladığınız birtakım olumsuz sebeplerle yarım kaldığında aklınızdan deli gibi yemek geçiyor olabilir. Bu ve benzeri sizin için olumsuz durumlarda gerçekten şu soruyu sormanız yararınıza olacaktır: Karnınız mı aç, ruhunuz mu?....

Etiketler

Vücut ihtiyaçlarıYeme bozukluğuYetersizlikDuygusal açlıkruh sağlığıboşluk duygusudeğersizlik

Yazar Hakkında

Klinik Psikolog Handan Horasan

Klinik Psikolog Handan Horasan

“Eğer bir insanı anlamak istiyorsam, tüm bilimsel bilgileri bir tarafa bırakıp, önyargısız bir tavır
benimserim.”
— Carl Gustav Jung
Psikolojiye ve insana yaklaşımımda bu sözü rehber ediniyorum. Akademik temellerim bu anlayışla
şekillendi. 2015 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldum. Ardından
Maltepe Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’nı tamamladım. Mesleki gelişim
sürecimde farklı psikoterapi ekollerini öğrenmek amacıyla çeşitli eğitim programlarına katıldım. Bu
süreçle birlikte, insanlara şifa olma niyetiyle başladığım mesleki yolculuğum bugün 8 yılı aşkın bir
süredir devam ediyor.
Eğitim hayatım sonrasında çeşitli hastane ve kliniklerde çalışma deneyimlerim oldu. Pandemi
süreciyle birlikte çevrim içi bireysel seanslara ağırlık verdim. Hâlen online ve yüz yüze görüşmelerle
aktif olarak danışan takibi yapıyor, aynı zamanda eğitim programlarında yer alıyorum.
Yaklaşık üç yıl süren Bütüncül Psikoterapi eğitimimin ardından sürecimi Dinamik Psikoterapi
eğitimleri ve süpervizyonlarıyla destekledim. Bunları Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) ile EMDR
Terapisi eğitim ve süpervizyonları izledi.
Son 3 yıldır ise Jungiyen Koçluk Okulunda aldığım koçluk eğitimiyle birlikte, bireysel ilgi alanım olan
Tasavvuf Düşüncesi ve Nefs İlmi üzerine yaptığım araştırma ve aldığım eğitimleri, psikoterapi
süreçlerine bütüncül bir bakış açısıyla entegre ediyorum. Bu çok katmanlı yaklaşımların, her danışan
için en uygun yöntemi belirleme sürecinde değerli katkılar sunduğunu tecrübe ettim.
Terapiye başlamak, güçlü bir içsel niyetin göstergesidir. Jung’un da dediği gibi:
“Bulmaya en çok ihtiyacınız olan şey, bakmayı en az istediğiniz yerdedir.”
Eğer sizde bakmaya hazırsanız yollarımız zaten kesişecektir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.