Kardeş rekabeti - 1

Kardeşin gelişi şüphesiz tüm çocuklar için duygusal olarak sarsıcı bir süreçtir. Her çocuk bu zorlanmayı farklı yaşar ve değişik şekillerde yansıtır etrafına. Bu yazıda çocukların yaşadığı duygusal zorlanmaların kökenine ve rekabeti en aza indirgemek için kardeş dünyaya gelmeden önce nelerin yapılabileceğine değinmeye çalışacağım.

Kardeş rekabeti - 1

 KARDEŞLER REKABETİ

 

Ebeveynelerin çocuklarını yetiştirirken en zorlandıkları ve kendilerini en çaresiz hissettikleri konulardan biri şüphesiz kardeş rekabetidir. Bu yazıya sizlere,  rekabet duygusu, kardeş rekabetinin sebepleri ve kardeşin dünyaya gelişinden önce yapılabilecekler konusundan sizlere bilgiler sunmaya çalışacağım.

Kardeş rekabeti konusunda kendini çaresiz hisseden ebeveynlerin bilmesi gereken ilk şey, bunun evrensel olarak normal bir duygu ve bir süreç olduğudur. Rekabet ve kıskançlık da tüm duygular gibi kabul edilebilir olmalıdır. Atılacak doğru adımlarla, süreci adil olarak ve minimum olumsuz tepkiyle yönetebilmek asıl ve gerçekçi hedefimiz olmalıdır. Yapılan bir çok araştırma, kardeş rekabet iyi yönetildiği takdirde çocukların kişilik gelişimine, paylaşma, sorun çözme, rekabeti yönetebilme, empati, dayanıklılık, uzlaşma becerilerine olumlu etki ettiğini göstermektedir.

Yapılan bir çok çalışmada kardeşler arası yaş farkı azaldıkça, rekabet ve kıskançlık şiddetinin arttığı görülmektedir. Bunun en belirgin nedeni olarak ise 3 yaş öncesi, annenin ilgisine ihtiyacın yoğun olması ve annenin ilgisini paylaşmak zorunda kalan çocuğun kardeşine ve annesine  karşı tepkisi olarak gösterilmektedir.

Kardeş Rekabetinin Temel Nedenleri

Her şeyden önce çocuk davranışlarının sebepleri anlaşılmadan, çözüme ulaşmanın mümkün olamayacağını bilmek gerekir.

İlk çocuk, kardeşi olana kadar, ebeveynlerin ve tüm yakın çevrenin ilgisini, sevgisini tamamen üzerinde hisseder. Fakat kardeşin dünyaya gelişi ile bir anda ilgiyi kaybeden çocuğun sevgiyi de kaybedeceğine dair kaygıları başlar. Çocuklar hem bu kaygıyı sözel olarak ifade etmeyi bilmez hem de bununla nasıl baş edeceğini bilemez. Yetişkinler tarafından anlaşılamadığında ve süreç iyi yönetilemediğinde, kardeşin varlığını tehdit olarak algılamaya başlar ve çocukta öfke meydana gelir.

Kardeşin gelmesi ile üzerindeki ilginin azaldığını fark eden çocuk farklı şekillerde dikkati çekme eğiliminde olabilirler. Ebeveynler tarafından “yaramazlık-haylazlık” olarak adlandırılan bu davranışlar aslında çocukların “beni görün, bende buradayım” deme şeklidir. Kimi zaman çocukların ilk başlarda verdiği bu sinyaller fark edilemez ve öfke ile birlikte, kardeşine zarar verici davranışlar oluşmaya başlar. Yalnızca bu şekilde ebeveyninin dikkatini çekebildiğini fark eden çocuklar da ise bu davranışlar giderek pekişir.

Kardeşin doğumundan sonra ebeveynlerin ilk çocuktan beklentileri giderek artar. Öncesinde sorumlukları olmayan çocuğa “abi/abla” sorumluluğu verilir ve yetişkinlerce onun artık akıllı, anlayışlı, uslu olması, ebeveynlerinin işlerini kolaylaştırması beklenir. Normal şartlarda her çocuk büyümek ister. Fakat kardeş gelişinin ardından kimi zaman ebeveynler adeta çocukluğuna veda etmesini, bir gün birkaç hafta gibi kısa bir zamanda olgunlaşmasını bekler.

Bunlarla birlikte, süreçte oluşan kardeş rekabetini tetikleyip arttıracak çok farklı nedenler olabilmektedir. Ancak bunların en başında ebeveynlerin sağlıksız yaklaşımlarını ilk sırada söylemek mümkündür.

Kardeş Gelmeden Önce Neler Yapılmalı?

Çocuğunuza, kardeşi olacağını ne zaman söyleyeceğiniz dikkat edilmesi gereken ilk hususlardan biridir. Uzmanları çoğu haberi paylaşmak için annenin, gebeliğin riskli olan ilk 3 ayı atlatmayı beklemesi yönünde görüş belirtmektedir. Gebeliğin sonlanabilmesi durumunda çocuğun bunu anlamlandırması oldukça zordur. Eğer mümkünse cinsiyetinin belli olması ve karının belirginleşmeye başlamasının ardından bu haberi ebeveynleri çocukla paylaşılabilir. Ancak bu süreçte çocuğun, bu haberi çevresinden duyma ihtimali varsa, etrafında gizli-saklı konuşmalar olacak ve çocuğu kaygılandıracaksa ve ebeveyne olan güveni sarsacaksa çok beklemeden ebeveynler hazır hissettiğinde, haberi çocuğa açıklamak daha sağlıklı olacaktır.

 Büyük çocuğun hayatında önemli bir değişiklik yapılacaksa (tuvalet alışkanlığı, odasını ayırma/değiştirme, okula başlama vb.) ya doğumdan bir süre önce ve hatta kardeş haberini çocuk ile paylaşmadan ya da doğumdan bir süre sonra yapılmalıdır. Çünkü bu tarz ciddi değişiklikler çocuğun dünyasında ilk etapta tehdit olarak algılanabilir ve direnç oluşturabilir. Bu tür değişimleri kardeşin gelişi ile ilişkilendirmesi sonraki süreci de zorlaştırmaktadır.

Kardeş için hazırlık yapılırken, çocukta eğer istekliyse, birlikte yapılması, kendi kişisel tarihine dair süreçlerinde anlatılması fayda sağlayabilmektedir. Ancak çocuk istekli değilse bu konuda hiç zorlanmamalıdır.

Çocuklar çoğunlukla kardeşleriyle hemen oyun oynayacağı hayali ile doğumu beklerler ve doğumun ardından hayal kırıklığına uğrarlar. O sebeple gebelik sürecinde çocuğu buna hazırlamak önemlidir. Başlarda bir süre kardeşinin sürekli uyuyacağı, zaman zaman ağlayacağı, büyümesinin ardından onunla oynayabileceği yine kendi bebekliği üzerinden de anlatılması sürece katkı sağlayacaktır.

Doğum öncesinde, kardeşin dünyaya gelişi ve sonrasını anlatan, çocuklar için hazırlanmış birçok terapötik hikâye kitabı bulunmaktadır. Gebelik sürecinde bu türde kitaplar okunarak çocuğun duygu dünyasını hazırlamak faydalı olabilmektedir.

Doğum çocuklar için anlamlandırması oldukça zor bir durumdur. Annenin sıkça hastaneye gidişlerine ve gebelik sürecine şahit olan çocuk, annenin sağlığı ve güvenliği ile ilgili endişe duymaya başlar. Bu sebeple doğumdan bir süre önce, çocuğu yaşanacaklar hakkında bilgilendirmek çocuğun ruhsal dünyasını düzenleyici bir etki yaratmaktadır. Anne doğuma gittiğinde çocuğun kiminle kalacağı, ebeveynlerini ve kardeşini ne zaman görebileceği konusunda bilgilendirilerek çocuk psikolojik olarak hazırlanabilir.

Bu makale 7 Ekim 2022 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Hilal Dilmenler

Uzm. Kl. Psk. Hilal Dilmenler, ilk ve orta öğrenimini Bursa’da tamamladıktan sonra %70 başarı bursu ile kazandığı İstanbul Kültür Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü 2012 yılında tamamlayarak Psikolog unvanını almıştır. Yüksek lisans eğitimini ise Üsküdar Üniversitesi Klinik Psikoloji alanında tamamlamıştır. 


Alanda kendini çocuk psikoterapileri üzerine geliştirmiştir. 5 yıl kadar bir sivil toplum kuruluşunda devlet koruması altındaki travma mağduru çocuklarla çalışmıştır. Uzun bir süre de aynı kurumda gönüllü olarak psikoterapi çalışmalarına devam etmiştir.


Uzm. Kl. Psk. Hilal Dilmenler, şuan mesleki çalışmalarına Spontan Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nde ve anaokullarında Kurum Psikoloğu olarak devam etmektedir.

Etiketler
Eyvah ! yeni kardeş geliyor
Uzm. Kl. Psk. Hilal Dilmenler
Uzm. Kl. Psk. Hilal Dilmenler
Bursa - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube