İyi huylu prostat büyümesi (benign prostat hiperplazisi-bph)!

İyi huylu prostat büyümesi (benign prostat hiperplazisi-bph)!

Toplum olarak prostat hakkında çok şey bildiğimizi zannederiz. Ancak gerçekte çok az şey biliriz ve bildiklerimizin de çoğu doğru değildir.

İdrar yapma problemleri olan kişilere prostat mı oldun veya prostatın mı var sorusu da doğru değildir. Çünkü prostat böbrek gibi, karaciğer gibi, kalp gibi bir organdır. Üreme sisteminin bir parçasıdır. Prostatla ilgili en büyük sorun içinden geçen idrar yoludur. Yaş ilerledikçe büyüyen prostat içinden geçen idrar yolunu sıkıştırır ve idrar yapma zorluklarına sebep olur. Sonuçta prostat hastası zayıf akımlı, düşük debili, kesik kesik ve çatallı idrar yapmaya başlar.  

Prostat her erkekte mevcuttur. Yaşın ilerlemesiyle her erkeğin prostatı büyür. Ancak kimi erkekte çok kimisinde az büyür. İdrar yapma şikayetleri yapması için bu da yeterli değildir. Çünkü büyüyen her prostat içinden geçen idrar yolunu sıkıştırmaz. Dolayısıyla büyük prostatı gerek medikal gerekse cerrahi tedavi ile tedavi etmek için prostatın büyüklüğü bir kriter değildir. Tedavi için gerek ve yeter koşul musluk örneğindeki gibi idrar akımında bir direnç oluşması ve idrar akımının engellenmesidir.

İdrar akımının engellenmesi temelde iki ana soruna sebep olur. Bunlardan hastanın gördüğü idrar yapma problemleridir. Bu problemler geceleri idrara kalkma, düşük debili idrar yapma, çatallı idrar yapma, çok sık idrara gitme, idrardan sonra rahatlayamama veya içeride idrar kalmış hissinin olması, idrardan sonra damlama, ıkınarak idrar yapma, kesik kesik idrar yapma, idrar yapmadan önce bekleme, idrar gelince bekletememe gibi şikayetlerdir.

Bu şikayetlerin hepsi hastada olması gerekmez bir ya da bir kısmının olması yeterlidir. Ve bu şikayetler yıllar içinde geliştiği için hastaya ağrı da oluşturmaz ve bu yüzden bir kısım hastalar için bunlar şikayet olarak da kabul edilmez.  Ancak ikinci ana sorun ise prostata ait direncin olduğu bölgenin gerisindeki idrar basıncının yükselmesi ve bu yüksek basınç nedeniyle hastanın hissetmediği mesane dediğimiz idrar torbasının ve böbreklerin gördüğü zarardır. Maalesef bu hasarlar oluşurken de hasta ağrı hissetmediğinden doktora bu hasarlar oluştuktan sonra gelmektedirler.

Bu hasarların en ciddileri böbrek yetmezliğinin gelişmesidir. Diğer bir önemli konu ise kasılıp gevşeme özelliği olan idrar torbasının bozularak bu özelliklerini yitirmesidir. Mesane fonksiyonları bozulduktan sonra prostatı tedavi etmenin bir yararı yoktur. Çünkü prostatın yaptığı direnç ortadan kaldırılsa bile mesane kası içinde biriken idrarı kasılarak dışarıya atamayacağı için eskisi gibi idrar yapma şikayetleri devam edecektir.

Prostatın muayenesi pelvis dediğimiz karın alt kısmından ya da makattan yapılan ultrasonografi ile ve parmakla yapılan rektal muayene ile gerçekleştirilir. Bu son durum toplumumuzda idrar yapma şikayetleri olan erkeklerin ürologa gitmeme sebeplerinden birisidir.  

Tedavi medikal ve cerrahi tedavi olarak iki ana gruba ayrılır. Medikal tedavide kullanılan ilaçlar iki ana gruba ayrılır. Bunlar prostatı hormonal yönden etkileyerek uzun süreli kullanımda prostat hacmini küçülten ilaçlar diğer grup ilaçlar ise mesane boynunun ve idrarın prostat içinden akacağı yolun çapını genişleten ilaçlardır. Her iki grup ilaçlar da prostat sorununu kökünden çözmeyen sadece semptomlara yönelik yapılan tedavilerdir. Hastalar bu ilaçları kullandığı sürece ameliyatın verdiği rahatlamanın %10 yada %15 i kadar fayda görürler. İlaçlar bırakıldığı zaman aynı şikayetler tekrar başlar. Bu yüzden hiçbir zaman cerrahi tedavinin yerine geçemezler ve cerrahi tedavi gibi sorunu kökten çözmezler.

Cerrahi tedavi ise zamanında ve deneyimli ellerde yapılırsa hasta prostat probleminden kurtulur ve çok rahat idrar yaptığı gibi böbreklerini ve mesanesini de korumuş olur.  Peki cerrahide kapalı yöntemler mi yoksa açık cerrahi mi daha iyidir? Aslında her iki tedavide de prostatın alınan bölümü aynıdır.

Prostatı bir portakal kabul edersek her iki ameliyatta da portakalın kabuğu bırakılır içi boşaltılır. Halk arasında açık ameliyat olursa prostat büyümesi tekrarlamaz inanışı doğru değildir. Ancak prostatı çok büyük hacimde ve prostatla birlikte mesane içerisinde taşların olduğu hastalarda açık cerrahi tercih edilmelidir. Kapalı yöntemle yapılan ameliyat hastanın penisinden girilerek prostatın içerisinin değişik enerji kaynakları kullanılarak boşaltılması esasına dayanır.

Bir zamanlar ülkemizde de çok popüler olan green light lazer tedavisi neredeyse rafa kaldırılmış bir tedavidir. Çünkü bu tedavide her hasta için bir lazer probu kullanılmakta ve bu da tedavi maliyetini çok artırmaktadır. Ayrıca uzun dönem sonuçlarının sanılanının aksine iyi olmadığı görülmüştür. Bu günlerde ise popüler olan tedavi plazmakinetik tedavisidir. İyi huylu prostat büyümesinin tedavisinde altın standart transüretral prostat rezeksiyonu denilen TUR-P tedavisidir.  TUR-P tedavisinin bir versiyonu olan plazmakinetik tedavisi TUR komplikasyonlarını ve kanama riskini minimale indirmiştir ve daha çok kullanılan bir tedavi haline getirmiştir.

Peki hangi hastalar ameliyat edilmelidir?

Prostat büyümesinden dolayı idrarını hiç çıkaramayan tıkanıp kalan ve bu nedenle sonda takılan hastalar, prostat büyümesinden dolayı kanama geçiren hastalar ile böbrek fonksiyonlarında bozulmalar başlayan hastalar mutlaka ameliyat edilmelidir. Diğer grup hastalara semptomları orta derecede ise medikal tedavi yapılabilir. Ancak medikal tedavi ne kadar uzun yapılırsa yapılsın ameliyat ihtiyacı olan hastaları ameliyattan kurtaramaz.

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Mete Kilciler

Prof. Dr. Mete KİLCİLER, Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Kadrosunda olup, Bursa VM Medicalpark  Hastanesinde görevini sürdürmektedir. Prof. Dr. Mete KİLCİLER,1965 yılında Ankara'da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından 1983 yılında Gülhane Askeri Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1989 yılında başarıyla tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, 1992 - 1996 yılları arasında Ankara GÜlhane Askeri Tıp Akademisi Üroloji Ana Bilim Dalı'nda tamamlayarak Üroloji Uzmanı olmuştur. Androloji üzerine yan dal ihtisas eğitimi bulunmaktadır. 1996 yılında Üroloji Uzmanlığını aldıktan sonra aynı ana bilim dalı başkanlığında göreve başlamış 2000 yılında Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi Üroloji Ana Bilim Dalı'nda Yardımcı Doçent Doktor olmuştur. 2002 – 2003 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletleri, O ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
youtube
Prof. Dr. Mete Kilciler
Prof. Dr. Mete Kilciler
Bursa - Üroloji
Facebook Twitter Instagram Youtube