İlişkilerde bağlanma kuramı

İlişkilerde  bağlanma kuramı

Alper 30’lu yaşlarda  kendi restoranının sahibi iyi bir aşçıdır. Alper genelde günübirlik ilişkiler yaşayan ve ilişkileri cinsellik üzerine olan bir adamdır. Kadınlara bağlanmaktan korkmaktadır.  Bir gün bir kitapçıya girer ve Ada adında bir kızla karşılaşır. Alper Adanın güzelliğinden çok etkilenir ve onu takip eder. Ada çocuk kostümleri tasarlayıp dikmektedir. Alper onu takip ettiğinde dükkanını öğrenir ve dükkanına birkaç kez giderek tanışırlar. İlk başta Ada Alpere ters davranır daha sonra Ada da Alperden etkilenir. Alper onu evine yemeğe davet eder ve o günden sonra birlikte olmaya başlarlar. İlk başta güzel birliktelikleri vardır güzel günler geçirirler. Alper Adayı annesiyle de tanıştırır ama Alper annesiyle hep mesafelidir. Annesi Alper’in her zaman insanlardan uzak olduğundan, kendi kendiyle vakit geçirmekten hoşlandığından, duygularını bastırma çabasından ve sevgisini asla belli etmediğinden bahseder. Alper, ailesinin yaşadığı kasabadan İstanbul’a gelip kendine yeni bir hayat kurmuş ve ailesini yeni hayatının çok uzağında tutmuştur.   Alper özgürlüğüne düşkün bir adamdır. İlk günlerde ilişkiler düzgün gidiyordu daha sonra Alper bu durumdan sıkılmaya başlamıştır. En sonunda Alper bu duruma dayanamayıp herşey güzel giderken Ada ya ayrılmak istediğini söyler ve ayrılırlar. Ayrılırken Alper Ada ya ‘’ Ben kanımda bir mikropla yaşıyorum der.’’ Alper eski özgürlüğüne kavuşur ama yine mutlu değildir ayrıldıkları için çok acı çeker. Aralarında ki ilişki böyle son bulu bir daha yıllar sonra bir yerde karşılaşırlar ikisi de kötü olur ama kendilerini iyi gibi göstermeye çalışırlar. Alper Adaya aşık olmuştur ilişkileri sırasında çok değişmiştir fakat bağlanmayla ilgili korkuları vardır ve sonunda Ada dan ayrılır ama ayrıldıktan sonra çok acı çeker. Alper lüks yaşamayı seven, işinde başarılı ama özel yaşantısını her gün farklı kadınlarla geçirerek düzene koyamamış, yaşamını; yaptığı yemekler, zengin kadınlar çevresinde yaşayan birisidir. Ada ise Alper’in modern hayatının aksine çok mütevazı, hayatta fazla inişleri çıkışları olmayan genç bir kızdır. Alper bağlanma sorunu yaşayan bir adamdır. Alper Adayı bu kadar severken neden ondan ayrılıp acı çekiyor? Bunun en temel nedenlerinden biri Alperin bağlanma sorunu yaşamasıdır.

“Bağlanma” terimi İngiliz psikiyatrisi John Bowlby tarafından ortaya atılmıştır. Bowlby uzun yıllar boyunca bebeklerin, ebeveynlerine ya da onlara bakan kişilere olan bağlanma şekillerini incelemiş ve “bağlanma teorisi”nin temellerini bu gözlemleri üzerine kurmuştur. Bu gözlemler 6 ay ve 2 yaş arası bebeklerin stres verici durumlarda onlara bakan kişilerle nasıl iletişim kurduklarını incelemiştir. Bebekler doğduklarında savunmasız oldukları için içgüdüsel olarak onları dış dünyadaki tehlikelerden koruyacak, onları kollayacak ve sakinleştirecek kişilerin varlığına ihtiyaç duyarlar. Bu kişiler genellikle ebeveynler ya da bebeklere bakan kişilerdir. Bebekler bu kişilere bağlanır ve bu bağlanmanın şekli, bebeğin ona stres veren durumlarda bu kişiyle ilişkisine bağlıdır. Bebeklik çağında sağlıklı bir bağlanma sekli geliştirememiş bireyler, yetişkinlikte romantik ilişkilerinde ayni bağlanma sorunlarıyla karşı karşıya gelebilirler. Bireylerin ebeveynlerine bağlanma stilleriyle, partnerlerine bağlanma stillerinin çok benzer olduğu görülmüştür. Bireyler, geçmişte ebeveynleriyle deneyimledikleri bağlanma şekillerine göre, kendilerinden ve ilişkilerinden olan beklentilerini şekillendirir. Bireylerin erken yaşlarda ebeveynleriyle veya çevrelerindekilerle yaşadıkları deneyimler, ileride onların ilişkilerinde oluşturdukları bağlanma tarzlarını etkilemektedir. Bireyler biyolojik olarak, hayatta kalabilmek için, başkalarıyla bağ kurma ihtiyacı içinde olarak dünyaya gelirler, fakat onların ne tür bir bağlanma şekli geliştirdikleri deneyimleriyle bağlantılıdır. Ebeveynleriyle farklı bağlanma şekilleri kurarak büyümüş bireyler, ilişkilerinden de farklı beklentiler ve inançlar içinde olurlar. Bu bağlanma şekilleri, bireylerin ilişki kalitesine olumlu ya da olumsuz biçimde yansıyabilir. Araştırmalara göre bireyler bağlanma şekilleri açısından 4 gruba ayrılabilir. Bunlar güvenli, saplantılı/kaygılı, kayıtsız/kaygılı ve korkulu/kaçıngan bağlanmadır.

Güvenli Bağlanma: Ebeveynleriyle güvenli bağlanma geliştirmiş kişiler genellikle şöyle düşünür: “Benim için başkalarını kendime duygusal anlamda yakın hissetmek zor değildir. Başkalarına rahatça güvenebilirim ve başkalarının da bana güvenebileceğine inanırım. Yalnız kalmak ya da başkalarının beni kabul etmemesi gibi endişeler taşımam”. Genellikle sıcak ve sevgi dolu bir aile ortamında büyümüş olan kişiler, ileride de partnerleriyle güvenli bağlanma geliştirirler. Bu kişiler, genellikle kendileri, partnerleri ve ilişkileri hakkında olumlu bakış açısına sahiptirler. Diğer bağlanma tarzlarına sahip kişilere nazaran güvenli bağlanma geliştirmiş kişilerin, ilişkilerinden daha fazla doyum aldıkları ve partnerlerine daha kolay uyum sağladıkları görülmüştür. Güvenli bağlanmaya sahip kişiler partnerleriyle yakınlık kurabilirken aynı zamanda bağımsızlıklarını da koruyabilmektedirler. Bence Alper ebeveyniyle güvenli bir bağlanma gerçekleştirememiş. Eğer gerçekleştirmiş olsaydı Adayla olan ilişkisine daha olumlu bakardı, ilişkisine daha kolay uyum sağlayabilir ve bağımsızlığını koruyabilirdi. Bu yüzden Alper ebeveyniyle güvenli bir bağlanma gerçekleştirememiştir.

Saplantılı/Kaygılı Bağlanma: Kaygılı bağlanma geliştirmiş kişiler partnerleriyle ya da çevresindekilerle duygusal anlamda tamamen yakın olmak ister ve genellikle diğerlerinin onların bu aşırı yakınlık isteği karşısında isteksiz olmalarından yakınırlar. Yakın ilişki kuramadıklarında rahatsız olur ve diğerlerinin onlara, onların verdiği kadar değer vermediklerinden yakınırlar. Bu kişiler partnerlerinden yüksek derecede yakınlık, onay ve hassasiyet beklerler. . Bu kişiler ilişkilerinde duygularını abartılı bir şekilde belli eden, endişeli ve dürtülerini kontrol etmekte güçlük çeken bireylerdir. Alper ebeveyni ile saplantılı/kaygılı bağlanma gerçekleştirmemiştir. Eğer gerçekleştirmiş olsaydı Ada ya karşı daha duygusal yaklaşır ve son zamanlarda Adanın ona yakınlık göstermesinden rahatsız olmazdı. Bu yüzden bence Alperin bağlanma şekli saplantılı/kaygılı bağlanma değildir.

Korkulu/Kaçıngan Bağlanma:Korkulu/Kaçıngan bağlanma şekline sahip bireyler başkalarıyla duygusal anlamda yakınlık kurmakta zorlanır. Her ne kadar, çevresindekilerle ve partneriyle yakın ilişki kurmak istese de, başkalarına tam anlamıyla güvenemediği için bunu yaparken kendini rahat hissetmez. Başkalarıyla yakınlık kurarsa incinebileceğinden ve üzülebileceğinden korkar. Bu kişilerin yakın ilişkiler hakkında karmaşık duygu ve düşünceleri vardır. Bir yandan duygusal yakınlık kurma isteği içindeyken, bir yandan da bu yakınlık onları korkutur. Partnerleri ve kendileri hakkında olumsuz inançlara sahiptirler. Genellikle kendilerini değer verilmeye layık görmezler ve partnerlerine güvenmezler. Kayıtsız/kaçıngan bağlanma tarzına sahip kişiler gibi, korkulu/kaçıngan bağlanma tarzı geliştirmiş kişiler de partnerlerinden daha az duygusal yakınlık bekler ve çoğunlukla duygularını bastırmayı ve saklamayı tercih ederler.

Kayıtsız/Kaçıngan Bağlanma: Kayıtsız/Kaçıngan bağlanma şekline sahip kişiler yakın duygusal ilişkiler olmadan kendilerini rahat hissederler. Bu kişiler için özgürlükleri, bağımsızlıkları, kendi kendilerine yetebilmeleri, başkalarına bağımlı olmamak ve başkalarının da onlara bağımlı olmaması önemlidir. Bu kişiler yüksek derecede özgürlük arayışı içindedirler. Bu bağımsızlık isteği, çoğu zaman onların yakın duygusal ilişkilere girmekten ve bağlanmaktan kaçınmaları nedeniyle olur. Bu kişiler kendilerini, kendi kendine yetebilen ve başkalarıyla yakınlık kurma ihtiyacı içinde olmayan bireyler olarak tarif ederler. Bu kişilerden bazıları ilişkilerin gereksiz olduğundan bile bahsedebilir. Bu kişiler partnerinden daha az derecede yakınlık talep eder ve onlar hakkında kendilerine olduğundan daha olumsuz düşüncelere sahiptirler. Araştırmalar kayıtsız/kaçıngan bağlanma tarzına sahip bireylerin duygularını yoğun bir şekilde bastırmaya çalıştıklarını ve hislerini sakladıklarını göstermiştir. Bu bireyler, reddedilme korkusunu ve durumunu yaşamamak için kendilerini çevresindekilere ve partnerlerine yaklaştırmaz, onlarla yakın ilişkiler içine girmekten kaçınırlar. Alperin bağlanma şekli kayıtsız/kaçıngan bağlanma olabilir çünkü filme baktığımız zaman Alper bir süre sonra Adayla olan ilişkisinde kendini rahat hissetmez ve özgürlüğüne kavuşmak için üzülsede ondan ayrılır. Film boyunca Alperin hiçbir arkadaşı olmadığı dikkatimi çekti çünkü kayıtsız/kaçıngan bağlanmaya sahip insanlar kendi kendilerine yetebiliceklerini düşünürler ve başklarına bağımlı olmak istemezler. Alper Ada’ya: “Ben kanımda bir mikropla yaşıyorum” derken aslında Alper’in bahsettiği mikrop, onun ilişkilerde yakınlık kurmasını, insanlara güvenmesini engelleyen, birçok tek gecelik ilişki yaşamasına neden olan ve aşık olsa bile onu ilişkiyi devam ettirmekten alıkoyan şeydir: yani çocukluk çağında geliştirdiği güvensiz bağlanma şeklini kendi ilişkilerine yansıtmasıdır. Bence filmde Alper kayıtsız/kaçıngan bağlanma şekline sahip bir birey portresi çizmektedir. Alper’in bağlanma şekli sadece kız arkadaşı olan Ada’yla değil, annesiyle olan ilişkisindeki mesafesi ile belli olmaktadır. Hiçbir zaman kendini insanlara yakınlaştırmayan, kendi kendine yaşamayı tercih eden, yüzeysel ilişkiler yaşayan Alper, güvenli bağlanma tarzına sahip Ada’nın çabası ve sevgisiyle bir süreliğine değişmiş ve duygularını bastırmayan, onları açığa vurabilen, bağlanmaktan korkmayan veya rahatsız olmayan bir birey haline bürünmüştür. Fakat sadece bir süreliğine. Daha sonra Alper yukarıda bahsettiğimiz gibi, kendisinin bile farkında olmadığı kaygı ve korkular nedeniyle Ada’dan ayrılır, sonrasında çok acı çekse de.

 

Pedagoglar&Psikologlar org.

Bu makale 10 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Emel Denizci

Etiketler
Kayıtsız/kaçıngan bağlanma
Uzm. Kl. Psk. Emel Denizci
Uzm. Kl. Psk. Emel Denizci
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube