İçimde beni sürekli eleştiren ses kimin?

İçimde beni sürekli eleştiren ses kimin?

Yaşadığımız her olaya, tanıdığımız her kişiye ve en çok da kendimize dair düşüncelerimiz vardır. Bize göre insanlar genel olarak iyi, yardımsever, çıkarcı, kabadır ya da biz güzeliz, çirkiniz, anlaşılmazızdır. Tanıştığımız insanlar değişse ya da biz değişip gelişsek de, etkilendiğimiz insanlar hayatımızdan çıksalar ya da yeniler dâhil olsalar da bu kanılar ciddi anlamda değişiklik göstermezler. Kendimize, dünyaya ve diğerlerine dair genel geçer inançlarımız kötümser ya da kaygı verici ise bu noktada psikolojik bazı sorunlar yaşayabiliriz. Bu inançlar genelde çocukluğumuza dayanan güçlü inançlardır ve kişinin kendi taraflı bakış açısı ile bu inancı sarsması ve yıkması çok güçtür. Bu noktada psikoterapi ihtiyacı doğmuş demektir.

Taraflı bakış açısını fark etmek ve değişimi başlatmak için psikoterapi önemli bir seçenektir.

Terapi sürecinde kişi yaşadığı durumlara bir adım uzaktan bakma sürecine girer. Düşündüklerinin, inançlarının gerçekliklerini sınamaya başlar. Gerçekten anlaşılmıyor muyum, ya da gerçekten sevilmiyor muyum gibi temel inançlar sorgulanmaya başlar. Bu sorgulanma sürecinde inançlarımızı doğrulayan gerçekçi sebeplere bakılır ve hislerin tartışılmaz gerçekliğinden çıkılıp o hissin doğruluğu incelenir. Çocukluğumuzdan bu yana bizimle olan kalıplaşmış inançlarımız tamamen yok olmasa da sarsıntıya uğrar. Terapinin ilk aşamasında beklenilen ilk adım kişinin “Acaba ben, çevremdekiler ve dünya benim ezberimdeki gibi olmayabilir mi, böyle düşünmemde benim etkim olabilir mi?” gibi sorular sormasıdır. Kişi bu soruları sormaya başladığında yapacağı objektif gözlemler olumlu sonuçlar doğurabilmektedir.

Her zaman gerçeklerin onun düşündüğü gibi olmadığını fark eden kişi harekete geçip sürekli yaptığı davranışları bırakıp, kendi ezberini bozar.

Bu noktada hayata, diğer insanlara ve kendisine yeni bir bakış açısı oluşacak ve yeni bir benlik inşa edilmeye başlayacaktır. Gelişen bu yeni bakış açısı ile kişi kalıplaşmış kötümser bakış açılarından kurtulup, kendisi, dünya ve diğerleri ile tekrar tanışacak ve yeni bir hayatta yaşamaya başlayacaktır. Fakat bazı kişilerde kalıplaşmış inançlar çok güçlüdür ve kişi gerçeği mantığını kullanarak gördüğünde bile “biliyorum güçsüz değilim ama öyle hissediyorum, yeterli olduğumu biliyorum fakat her an yetersizmişim gibi hissediyorum” gibi düşünebilir. Bu noktada kişi bu kalıplaşmış inançları ile yaşamak zorunda mı kalacaktır

Bu makale 3 Eylül 2021 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Ayşenur Moral Erden

Uzm.Kl.Psk Aysenur Moral Erden 1989 yılında Bursa'da doğdu.2006 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü'nünde lisans eğitimine başladı.2010 yılında University of Helsinki'de Erasmus öğrencisi olarak bir dönem eğitim gördü. 2011 yılında Psikoloji ve Halkla İlişkiler (çift anadal) Programlarından mezun olmuştur. 2013 yılında Duygusal Beslenme ve Öfke arasındaki ilişkiyi inceleyen bitirme teziyle Okan Üniversitesi Klinik Psikoloji Bölümü'nden mezun olup Klinik Psikolog ünvanını almaya hak kazandı.

Mesleki çalışmalarına ise şu an Ayşenur Moral Erden Danışmanlık Merkezi'nde devam etmektedir.

 

Etiketler
Fikir
Uzm. Kl. Psk. Ayşenur Moral Erden
Uzm. Kl. Psk. Ayşenur Moral Erden
Bursa - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube