Hasta ne ister?

Hasta ne ister?

Hasta ne ister?

Her doktorun kendisini seven, tutan, takip eden hastası vardır. Hastaların ihtiyacı değişkendir, kimisi tam şifa ister, kimisi yakınmasının geçici de olsa giderilmesini bekler, kimisi yakınmalarının araştırılmasını, kimisi ameliyat gibi kökten tedaviler ister, kimisi “ameliyat deme bana” der, kimisi sadece dertlerini anlatıp biraz dinlenmeyi ister. Doktorun sanatı, karşısındaki hastanın ihtiyacını algılayıp, tedavisini hastanın uygulayabileceği seviyede sunabilmesidir.

Doktorun görevi hastanın şifasını bulmasına aracı olmaktır. İyileşen, hastanın kendisidir, doktor dahil, tüm tedavi yöntemleri bu süreçte aracıdır.  Bu nedenle tedavi hastaya göre, kişiye özel düzenlenmelidir. Standart tedaviler bu nedenle doğru bir yaklaşım değildir. Elbette tedavide bir standart vardır, o da kişinin şifasını bulması gereğidir.

Hastanın sağlığını bozan bir durum varsa bununla kendi bildiği gibi ilgilenir, yakınmasını gidermeye çalışır, buna da hakkı vardır. Rahatsızlığıyla başa çıkamazsa bunu getirir doktoruna danışır. Doktorun burada yaptığı birkaç işlev vardır, biri mevcut yakınmayı gidermek, diğeri tekrarını önleyecek önlemleri almak, ve belki en önemlisi hastanın bu hastalıkla değişmesi ve gelişmesine aracı olmak. Sağlığın bozulması kişinin hayatında yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunun göstergesidir.

Kişi hayat yolunda yürürken sürekli kararlar alır, bunların bir kısmı kişinin kendine has özel yaşam yoluna uygundur, sağlık ve huzur verir, uygun olmayanlar sağlığın bozulmasına ve huzursuzluğa yol açar. Bir insanın kendini gerçekleştirip gerçekleştirmediğini, hayatının yolunda olup olmadığını gösterecek daha güvenilir bir bulgu yoktur. Her rahatsızlık kişiye bir şey anlatmaya çalışır, hastanın tekrar yolunu bulması için bir uyarıdır. Dolayısıyla önlem alınıp hata tekrarlanmazsa kişide davranış değişikliği ve ilerlemeye gelişmeye neden olur. Bu anlattığımızın o kadar çok çeşitliliği ve derinliği vardır ki ancak her insanın kendi özelinde değerlendirilebilir. Yani rahatsızlığın kişideki neyi etkilemesi ve değiştirmesi gerektiğini en iyi hastanın kendisi bilir. Hastalık bu anlamda kullanılması gereken bir bilgidir, insanın başına gelmiş bir bela, hemen giderilmesi gereken bir sorun değildir. Doktorun aracı olacağı, rehberlik edeceği bölüm işte bu bilginin kullanılması ve hastanın yaşamında ve davranışlarında değişiklikler yapabileceği öneriler getirebilmektir.

Hastalık ve yakınmalar çok değerlidir, heba edilmemelidir. Eğer kişi bu bozukluktan dersini almaz, yaptığı yanlışları tekrar ederse hastalık tekrarlayacaktır, hem de giderek artan şiddette, ta ki kişi sorunu algılayıp kendini değiştirene kadar. Hasta bunun bilincindedir, zihniyle bunu fark etmese de. Doktorundan kendisine öğretmesini ister, çoğu zaman bunu ifade edemese de.

Bu makale 16 Ağustos 2022 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Hüseyin Güray Alın

1968 yılında İzmir’de doğdum, lisans öncesi eğitimlerimi tamamladıktan sonra Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başlamış olduğum lisans eğitimi başarı ile tamamlayarak Tıp Doktoru unvanını aldım. İhtisasımı ise, Ege Üniversitesi Hastanesi'nde  tamamlayarak Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı oldum. Sonrasında İzmir’den ayrıldım, ülkenin hemen tüm bölgelerinde çalıştım ve insanlarıyla yaşadım. Dünyanın her yerinden hastalarım oldu, turizm merkezlerinde uzun süre çalıştım. Klasik ortopedi ve travmatoloji tedavileri yanında bütünleyici tedavi tekniklerini de çalıştım. Klasik tıp bilgilerimizin yeterli olmadığı kronik ağrılarda Çin Tıbbı ve akupunktur, nöral terapi, fitoterapi, manuel terapi, ayurveda, homeopatik uygulamaları ekledim. Hastalıklara ve hastalarıma integratif bir bakış geliştirerek tedavi amacını “tam iyileşme” olarak yolumuzda rehb ...

Etiketler
İletişim
Op. Dr. Hüseyin Güray Alın
Op. Dr. Hüseyin Güray Alın
İstanbul - Ortopedi ve Travmatoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube